Dünyaya geldiğimize ve belli bir zaman süreci kalacağımıza ve bu süreç içindeki tavır ve davranışlarımızın sonucunu öbür dünya dediğimiz ahirette göreceğimize göre; Hazırlıklarımızı ona göre yapmamız gerekir. Atalarımızın dediği gibi “ne ekersen onu biçersin”. Bu dünyada ektiklerimizin mahsulünü öbür dünyada biçeceğiz. Kim güzel şeyler yaptı ise onu, kim çirkin işler yaptı ise onu biçecek.
Bu dünyaya geliş gayemiz dünyaya kapılıp gitmek, onun zevk ve sefasını sürmek, şan şöhret sahibi olup meşhur olmak ve insanların bize gıpta etmesi değil, bize yüklenen misyonun gereğini yaparak cenneti kazanmaktır. Ve cenneti kazanmak da o kadar kolay değil.
Yüce Allah, insanları doğru yola iletsin ve Kendisinin buyruklarını insanlara bildirsin diye gönderdiği peygamberlerini bile ağır imtihanlardan geçirmiştir ki bizim o imtihanları başarmamız mümkün değildir. Bizlerde onların geçtiği imtihanlara tabi tutuluyoruz ve tutulacağız da.
Kimimiz Lut (a.s) ve Nuh (a.s) gibi hanımının ve çocuğunun küfre ve helake sürüklenmesi ile imtihan edileceğiz.
Kimimiz Eyyüb (a.s) gibi ağır hastalıklarla ve kayıplarla,
Kimimiz Yusuf (a.s) gibi kardeşlerinin hasediyle,
Kimimiz Yakub (a.s) gibi en sevdiği evladına yıllarca hasret kalmakla,
Kimimiz de Zekeriya (a.s) gibi iftiralara uğramak ve kör testere ucunda canını Allah’a takdim etmekle imtihan olunacağız.
Kimimiz Süleyman (a.s) gibi muazzam bir hükümdar iken tahtını tacını kaybetmekle imtihan olunacağız.
Fakat onlar tabi tutuldukları bu ağır imtihanları büyük bir iman, teslimiyet ve itaat ile kabullenmişler ve Rablerini razı edecek şekilde imtihanlarını yüz akıyla vermişlerdir.
Hz. İbrahim ise canı, malı ve evladı ile imtihana tabi tutuldu. Canı pahasına putları kırdı, bunun karşılığı olarak devasa ateşe atıldı, bütün malını Allah yolunda harcamaktan çekinmedi ve oğlu İsmail’i kurban adamak suretiyle evladıyla imtihan oldu.
Peygamberimiz (s.a.v) ise hepsinden daha ağır imtihanlara tabi tutuldu ve bunlardan başarı ile geçti. Sağlığında Hz. Fatıma hariç bütün evlatlarını kaybetti, başta amcası Ebu Lehep olmak üzere müşrik Kureyşlilerin yaptığı zulümlere göğüs gerdi. İslam’ı yayarken karşılaştığı bütün zorluklara direndi ve bütün imtihanları yüzünün akıyla başardı.
Bizler Allah’ın kulları ve Hz. Peygamberin ümmetleri olarak yukarda saydığımız imtihanlardan ve zorluklardan hangisine muhatap olduk ve nasıl bir tavır sergiledik, bu imtihanlardan sabır, sebat, iman ve ihlasla mücadele verip başarılı olduk. Üzerinde düşünülmesi gereken bir durum.
Herkes cenkte gitmek istiyor ama gitmek için acaba neler yapıyor?
Bu soru önce kendime sonra muhatap olanlar. Ayrıca başka sorum yok.
Yüce Allah bizi cenneti hak eden kullarından eylesin. Gerisi teferruat.
