Millet olarak tarihimizin en önemli seçimlerinden birini 28 Mayıs 2018 Tarihinde gerçekleştirdik.
Bir tarafta 21 yıldır iktidarda olan ve icraatları ile milletin gönlünde taht kurmuş, dünyada tüm liderler nezdinde saygınlığı olan, ülkemizin tanınmasında ve saygınlığının artmasında şüphesiz pay sahibi olan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN var iken;
Diğer Tarafta 2010 yılından beri Ana muhalefet Partisi olan Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanlığını yürüten 13 yılda 12 seçim kaybeden, kıvrak zekâsıyla Teşkilatlarında istediği desteği her seferinde yine yeniden alan Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU vardı.
Seçim sürecini öncesiyle, sonrasıyla herkes yakından takip ettiği için detaylara girmek istemiyorum.
Bu seçim takip eden itibariyle, katılım itibariyle, seçim öncesinde, seçim sürecinde, seçim sonrasında yapılan açıklamalar ve tebriklerle dünya genelinde merakla sonucu beklenen bir sonuç olması hasebiyle bence dünyanın en önemli seçimi idi.
Sayın Cumhurbaşkanımızın seçimi kazanmasını yürekten isteyen devletler olduğu gibi; Sayın Kılıçdaroğlu’nun kazanmasını da en az Cumhurbaşkanımızı isteyenler kadar yürekten isteyen devletler, liderler mevcuttu.
Peki, kim neden bizim seçimlerimizle bu kadar ilgilendi acaba?
Sayın Cumhurbaşkanımızın kazanmasına sevinen KKTC, Azerbaycan, Katar, Bosna Hersek, Arnavutluk, Kosova, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya gibi sınırlı güç sahibi ülkeler sevinirken,
Sayın Kılıçdaroğlu’nun kaybetmesine üzülen: ABD, Almanya, İngiltere, Fransa, Belçika, İsveç gibi Ekonomisi gelişmiş güçlü ülkeler üzülmüştür.
Nerden biliyorsunuz kimin sevinip üzüldüğünü diye soracak olursanız: Alenen yapılan destekler, beyanlar var internetten çok rahat bulabilirsiniz.
Bilhassa Tayyip Erdoğan’ın devrilmesi gerektiği ile ilgili söylem ve ülkelerinde yapılan eylemler mevcut.
Neyse konumuzu dağıtmadan toparlamak gerekirse;
Baktığımızda Rusya gibi ortak hareket ettiğimiz ve gönül bağımız olan ülkelerin Cumhurbaşkanımızı desteklemesini anlıyoruz ancak neden müttefik olmamıza rağmen başta ABD ve teknolojik olarak güçlü olan Avrupa ülkelerinin Cumhurbaşkanımızı istemedikleri konusu önemli.
Sıralayacak olursak:
- Neden Ekonomik (güçlü devletlerin pazarı iken, güçlü devletlerin pazarına ortak olacak yatırımlar ve teknolojik hamleler yapan bir Türkiye)
- Neden Siyasi (İstedikleri gibi yönetemedikleri, söz geçiremedikleri bir lider olması)
Dünyayı yönetme oyunu oynayan bu küresel güçler ve onların hizmetindekiler asla yaptıkları asırlık planların önünde engel istemez.
İşleyen çarklarına çomak sokacak bir lider istemezler.
Bunun için her şeyi yapabilirler.
Terör örgütleri eliyle saldırırlar.
Ülkede iç karışıklık çıkarabilirler.
Ekonomik olarak yıpratacak yaptırımlar uygularlar.
Lideri yok edecek planlar yapabilirler (suikast vb.)
En nihayetinde savaş açabilirler.
Bu bahsettiğim hemen her şeye maruz kalan bir lider ve Türkiye önümüzde.
Bizi küçük hesaplarda boğup (patates, soğan) büyük resmi görmemize engel olmak isteyen küresel güçlere Osmanlı Tokadını bir kez daha indiren necip milletimize şahsım ve evlatlarım, ailem ve geleceğinden endişe duyduğum sevdiklerim adına teşekkürlerimi sunuyorum.
Allah sizden razı olsun.
Ekmek ile vatan arasına sıkıştırıldığınızda dahi önce vatan dediniz.
Rabbim sizi iki cihanda aziz eylesin.
İyi ki bu milletin bir ferdiyim.
İyi ki bu topraklarda yaşıyorum.
İstanbul’umuzun Fethinin 570. Yıldönümü Kutlu ve Mübarek olsun.
Selam olsun En Güzel Komutana
Selam olsun En Güzel Komutanın övgüsüne mazhar olan Fatih Sultan Mehmed Han’a ve askerlerine.
Rabbim bu necip, aziz millete daha nice Fetihler ve zaferler nasip eylesin inşaallah.
Amin amin amin…
Selam ve dua ile kalın sağlıcakla…