Bugün, 16 Nisan 2024 Salı

Abdullah ALTAŞ


EĞİTİM - ÖĞRETİM

ÖĞRETMEN - ÖĞRENCİ İLİŞKİSİ


Eğitim davranışla, öğretim zihin ve hafıza ile ilgili kavramlardır. Öğretmenlik dünyanın neredeyse ilk mesleğidir. Öğretmenlik mesleğinin yaşı, insanlığın yaşı kadar eskidir. Dünyanın en kutsal mesleğidir denilebilir.

Peygamberler de aynı zamanda günümüzün ifadesiyle birer muallim, yani öğretmendir. Peygamberimiz aleyhisselamın bu konu ile alakalı bir sözü vardır.  "Ben, ancak bir muallim (eğitici ve öğretici) olarak gönderildim" buyurmuştur.

Eğitim ve öğretim şekli, tarzı, kullanılan malzemeler süreç içerisinde değişikliğe uğramıştır. Eğitim ve öğretimin değişikliğe uğramaması gereken bir yönü vardır o da "sevgi ve saygı"  dır.   

Öğretmen, bildiğini, bilmeyene öğretecek, güzel davranış nasıl olmalı? Bunları şahsında uygulayacak, öğrencilere kazandıracak. Öğrenciler, öğretmenlerinden almış oldukları, yaşamsal önemi olan bu kazanımları süreç içerisinsinde kullanacaklar, öğretmenlerine saygı ve minnettarlık hissi içinde olacaklardır.

Öğretmenler de hayata hazırlamış oldukları öğrencilerinin üzerinde yapmış olduklar emeklerinin olumlu neticelerini gördükleri zaman bundan manevi bir haz duyacaklardır.

Allahu Teala, Müslümanların yapması lazım gelen ödevleri  kitabımız olan Kur'an-Kerim'de ayrıca peygamberimiz de sözlerinde belirtirken, görevleri sadece bir tarafa yüklememiştir. Görevlerin karşılıklı olduğunu belirtmiştir.

İşçi - işveren, karı - koca, amir- memur, idareci- idare edilen, Öğretmen-öğrenci.  Dinimiz, her iki tarafa da yükümlülük ve sorumluluk vermiştir.

Biz şimdilik öğretmen - öğrenci ile ilgili kısmına değiniyoruz. "Öğretmen, öğrencisine sevgi ve şefkat öğrenci de öğretmenine karşı saygı" duymalıdır.

Basınımızdan öğrendiğimiz kadarıyla değişik zamanlarda eğitim ve öğretimde, öğretmen ve öğrenci ilişkilerinde işin şirazesinden çıktığını görüyoruz.  Sokakta öğretmen görse utancından yol değiştiren bir nesilden, öğretmenine sınıfın içinde ve dışında saygısızlık yapan, öğretmenini bıçaklayan eğitim ve öğretimi engelleyen,  öğretmene görevini yaptıramayacak hale getiren bir nesil meydana geldiğini görüyoruz.

Bu mesleğin içinden geçmiş birisi olarak söylüyorum. Maalesef, ülkemizde, siyasilerin birçokları oy kaygısı ve vatandaşa şirin gözükmek amacıyla öğretmen ve öğrenci ilişkilerinde daima parmağını öğretmene karşı sallamıştır.

Ülkemizde, öğretmenlere şöyle telkinde bulunan: "Bırakınız çocuklar  saçlarını büyütsün kendilerine 'öz güven' gelsin" diyen, Milli Eğitim bakanı görev yapmış, öğretmenin, eğitim ve öğretimdeki disiplin ve ağırlığı erozyona uğratılmıştır.

  Gerçekten de öğrencilerin özgüveni! fazlasıyla! gerçekleşmiştir. Öğretmen devamlı suçlanılan bir konuma düşürülmüş, Öğrenci maalesef şımartılmış, tabiri yerindeyse dizginlenemez hale gelmiştir. Tabiiki bu tespiti ve benzetmeyi tüm öğrenciler için söylemiyoruz.

İşte bugün geldiğimiz sonuç bu...  Öğrenci okula cep telefonu ile geliyor, biraz sonra öğretmeni nasıl komik duruma düşüreceğini telefon kamerasıyla kaydediyor. Sonra...  Sonrası  malum...  öğretmen suçlanıyor.

Suçlu kim? Bu konuda suça bulaşmamış, suçlu olmaktan nasibi olmayacak yok gibi.