Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Arzu ŞENEL


EKSEN

EKSEN


 

Uzunca bir aradan sonra tekrar merhaba dostlar…

İyisiyle kötüsüyle, acısıyla tatlısıyla, öğrendiklerimizle unuttuklarımızla günler art arda geldi geçti.

Hepsinin toplamında mühim olan mutluluk ve huzur.

İnşaAllah sağlık ve afiyettesinizdir…

Biraz bunun üzerine söyleşelim istiyorum bugün.

Kimler bir türlü toplama alamaz ve çarpar durur kendini oradan oraya hayat matematiğinin içinde.

Benmerkezci, gizli yahut açık narsist insanlar, dünyanın kendi ekseni etrafında döndüğünü sananlar.

İnançlı olsalar da îman sahibi midirler doğrusu bilemiyorum…

Âdeta ‘Truman Show’ gibi bütün insanların onların ihtiyaçlarını gidermek, onları mutlu etmek, doğru zamanda doğru yerde olmak, onların ihtiyacı olan cümleleri arayıp bulmak için var olduğunu düşünür ve bunu hissettirmekten ve zaman zaman söylemekten çekinmezler…

Sürekli mağdur edebiyatı yaparlar.

Başlarına gelen her olumsuzluğun sebebi için mutlaka bir günah keçileri vardır.

Asla kendilerinde hata aramazlar.

Ve hatalarını kabul edip hâl almazlar…

Kader onlara hiç gülmemiştir.

İnsanlar onları hiç anlamamış, hiç adil davranmamıştır…

Dünya kuruldu kurulalı anne/babası ölen yalnız kendisi imiş gibi yıllar geçse de bunun üzerinden ajitasyon yaparlar…

 

Asla unutmazlar!

Ne yaşananları, ne söylenenleri…

Geçmişle olan kavgaları bitmediği için ânı yaşayamazlar.

Temiz titiz gibi görünseler de gönül pencereleri kir pas içinde olduğu için güneş sızmaz içeri…

Mutlu insanlara da tahammülleri yoktur.

Onların yasını çekmek için vardırlar çünkü…

Bakarlar ama gör(e)mezler.

Daima anlaşılmayı beklerler.

Eksenlerinde dönüp duran insancıklar onları dinlemek, anlamak ve icap ettikçe harekete geçmek zorundadır.

Sabah doğan güneşle, denizden gelen iyot kokusuyla, kuşların sesiyle mutlu olmazlar.

Basit bir romantizmdir bunlar onlara göre.

Mutsuzluktan beslenirler.

İki kelam etmeye kalksanız sûr’a üflense de kopsa kıyamet diyeceğiniz kadar negatif enerji boca ederler üzerinize..

İşin garip tarafı şu ki bütün yapıp ettiklerini ustaca manipüle ederek okları size çevirdikleri için kendinizi suçlu ve sorumlu hissedersiniz ve bunu düzeltme arzusu ile bu tip insanlarla kopamayan bağlar kurarsınız..

Öyle ki siz onu anlamamışsınız gibi, haksızlık etmişsiniz gibi, dinlememişsiniz gibi.

Atalar demiş ya hani, “Bir insanı kırk yıl sırtında taşı bir gün indir, kırk yıl taşıdı demez bir gün indirdiğini söyler.”  o misal yıllarca taşırsınız ama hep indirdiğinizi hisseder, dinlersiniz.

Sıfır empati, şartlı vefa…

Çok mu bunalttım sizi?

Peki peki toparlıyorum hemen, çayınızdan/kahvenizden bir yudum alın ve derin bir nefes çekin.

Pandemi döneminde bu tip insanları daha çok gözlemlemişsinizdir.

Hep kötüye yorma, kötü anlamlar çıkartma, içinizi bayma durumları.

Hiç mi karşılaşmadınız sahi?

Korkarım ki pandemi biter sonra edebiyatını dinlersiniz bu tip insanlardan.

Ölünün yasını ve yapılan haksızlığın öfkesini bir ömür taşıyabilirler.

Oysa yüce Allah’ın verdiği en büyük nimettir belki unutmak, affetmek…

Gönlü nasıl da temizler, hafifletir.

Onlar unutmazlar demiştik ya mutlu olmakta da pek gözleri yok gibidir.

Mutlu olmayı acılarına ihanet gibi görürler…

Eminim etrafınızda hatta çok yakınınızda vardır böyleleri.

Değişmek isteyen buyursun nazına da cazına da eyvallah.

Ama değişmeyen, değişmek istemeyenlerle aramıza tatlı bir mesafe koymalı…

Zehirli sarmaşıklarını saramayacağı kadar mesafe.

Nefes alacağımız kadar mesafe.

Mutluluk bir tercihtir.

Mutsuz olmayı tercih edeni kendi karanlığında bırakıp her sabah doğan güneşe çevirmeli insan yönünü…

Her sabah yeniden doğuyoruz çünkü.

Ve hangi sabahın son sabahımız olduğunu bilmeden.

Evet acı da var hüzün de.

Ama toplama bakabilmeli insan.

Toplamda bir mutluluk, huzur yakalayabilmeli.

Sıfırla çarpmamalı bir kere geçtiğimiz şu yaşam yolculuğunu.

Hayatın matematiğinde toplama alamayanlar ancak edebiyatını yaparlar…

Öyle ya da böyle yolumun kesiştiği, nefes alabildiğim nefes olabildiğim herkese selam olsun.

Yunus’la bitirelim sözü; SEVELİM SEVİLELİM DÜNYA KİMSEYE KALMAZ!

 

Sürc-i lisan etti isek affola,

Kalın sağlıcakla…