Bugün, 11 Mayıs 2024 Cumartesi

Arzu ŞENEL


ELEDİM ELEDİM…

ELEDİM ELEDİM…


 

 

Sosyal medya ve telefon perhizi uygulamaya çalışıyorum bir süredir bilenler bilir. 

Bazen insanlar çok yorduğunda (mânen) bir elekten geçirmek gerekiyor ilişkileri.

Gereksiz ve zoraki hayatımıza dahil olanlar, ağırlık verenler, yük teşkil edenler dökülüyor birer birer…
Ve en nihayetinde kalanlar yetiyor.

 

Yani sürekli laf sokuşturan, hayat enerjini emen, yaptığın fedakârlıkları en önemlisi senin farkını görmeyen, arkanı dönemediğin samimiyetsiz samimiyetlere hiç gerek yok..

Bu küsmek tavır almak yahut duvar örmek değil.
Bir duruş!
Yine severek ve sayarak.
Daha çok severek hatta.
Çünkü negatif uyaranlar olmayınca daha çok seviyoruz.
Daha pozitif düşünüyoruz..


Hayattan her koşulda keyif almayı bilen, tefekkür ve tevekkül eden güzel insanlara ardına kadar açmalı kalbimizin kapılarını...

Arayan soran olmak yerine "artık aramıyorsun, yaşıyor musun?" diyenlere,

Sizin de aciz bir insan olduğunuzu unutup, sıfır hata ve mükemmeliyet bekleyenlere,

Cümle aralarına oya gibi işlenmiş laf sokmalarla hayat enerjinizi emenlere müsaade etmeyin...

Üzüm yemek değil bağcıyı dövmek derdinde olanlara,

Gülü değil dikeni görenlere taviz vermeyin...

İster akraba, ister arkadaş vaktinizi, emeğinizi vakfettiğiniz insan buna değsin!

 

Ayakta olduğunuzda yan yana yürümek kolay, düştüğünüzde elinizden, gönlünüzden tutabileni bulmak mesele..

Konu sevgi ve dostluksa azlık çokluk denkleminde nice azlar çoklara galebe çalar...

Az insan çok huzur!

Etrafımızdaki kuru kalabalıklar yahut sosyal medyada uçuşan beğeniler bir yere kadar...

İnsan her daim samimiyeti arar ve tanır.
Samimiyetin olmadığı yerde de başka bir gayesi yoksa usulca uzaklaşır…

 

Hayat türlü imtihanlarla örülü bir yolculuk ama her şeye rağmen çok güzel.
Ve bizi yormayan, bize kimi zaman yol kimi zaman yol haritası olan yoldaşlarla çok daha güzel...

Severken, sevilirken de bir duruşunuz olsun!

Hayat kısa...

Sürc-i lisan etti isek affola kalın sağlıcakla...