Bu haftaki yazımda çocukluğuma gittim…
Zaman zaman geriye dönerek benim çocukluğum böyleydi şöyleydi deriz ya hani bende o güzel anıları kendi içimde canlandırdım.
Hemen hemen herkes mutlaka hatırlar. O güzel günlere büyük bir özlem duyarız… Basit gibi görünüp detayında huzurun, samimiyetin ve sevginin hep olduğu anlar. Her biri adeta hafızamıza kazınmış, bizi olur olmadık zamanda geçmişe götürmek için sırasını bekliyor.
Mesela çekirdeği bardak hesabıyla aldığımız günler… Cebimizde yeterince para olmadığı anlarda bakkaldan bardak hesabıyla alırdık. Hele tabakla reçel aldığımız anlar… Kutu kutu aldığımız buram buram kokan bisküviler, gofretler ve daha niceleri. Ben yemeğe doyamazdım. O güzel tatları nasıl unutabilirim…
Aynı tabaktan yemek yerdik… Yiyip kolay kolay hasta olmazdık mesela. Yaptığımız yaramazlıktan sonra komşu amcadan azar işitirdik. Öğütler dinlerdik… Oyun oynarken mızıkçılık yapan arkadaşımla küserdim ben. Ertesi gün unutur hiçbir şey yokmuş gibi el ele oyun oynardık… Kapımızın önüne kilim serip evlerimizden getirdiğimiz yiyeceklerle piknik yapardık. Oyuncaklarımızı paylaşırdık. Beraber kitap okur ödevler yapardık. Ben o günleri özledim.
50 kuruşa dondurma alırdım. Çubuğundan bedava çıkan dondurma yazısını görünce mutluluktan havalara uçardım. Kaydığım kardırakları, salladnığım salıncakları, hele o mahalleye gelen dönme dolapları… Çocukluğumu özledim… Hayatımın en güzel mevsimi olan çocukluğumu…Gamsız, dertsiz, tasasız, hepimizin biz olduğu, herkesin, herkes gibi olduğu zamanlar çok güzeldi. Ben o eski günlerimi özledim… Peki ya siz?
Haftaya yeni yazımla görüşmek dileğiyle hoşça kalın kendinize iyi bakın.