Bugün, 4 Aralık 2024 Çarşamba

Mehmet Ali AYDIN


FİRAVUN

FİRAVUN


 

Genç nesil çok bilmez ama bizim nesil çok iyi bilir. Kültürel yozlaşma ve kimlik erozyonunun bu kadar toplumu bu kadar yozlaştırmadığı zamanlarda insanımız birine kötü anlamda lakap takarken bazı kelimeleri özenle seçerdi. Bu kelimeler firavun, nemrut ve benzeri (burada başka kelimeler vardı ama Faceebok'un işine gelmedi ve silmek zorunda kaldım)) gibi kelimeler olurdu. Kişinin sergilediği tavra göre hitap edilirdi.

Geçenlerde katıldığım bir sohbette firavun kelimesinin anlamı, Kur’an’da geçen firavunun özellikleri sohbetin konusunu teşkil ediyordu. Bildiğiniz(!) gibi Kur’an’da Yusuf Peygamber ve Musa Peygamber ile ilgili bölümlerde firavundan bahsedilmektedir. Firavun Mısır’da devletin sahibi, tanrılara vekalet eden ve onun yeryüzündeki temsilcisi konumundaki kişidir.

Eski Mısır tarihinin önemli bir bölümü firavunlar dönemidir. Zaman zaman firavun sülaleleri değişse bile firavunların özellikleri değişmemektedir. Yine Mısır’da Kahire yakınlarındaki Gize’de yer alan piramitlerde firavunlar için inşa edilen anıt mezarlardır. Bu kadar tarihi bilgi yeter. Meraklı olanlar daha fazlasını öğrenmek için gayret gösterebilir. Gerçi bize okullarda yedi sülalesini ezberlettiler. Çocukların zihnini bulandırmaktan başka da bir işe yaramadı.

Kendi tarihinden habersiz olan nesillerin, yalan tarihle avunup övünen insanların Mısır tarihini bilmelerine de pek gerek yok. 

Gelmek istediğim esas mesele; firavunun özellikleri ve bu özelliklerden bizde ne kadar var. Yani firavunlaşmadaki durumumuz nedir! Farkına varmadığımız halde bu özelliklerden acaba bizde de var mı? Sorusuna verebilecek cevabımız nedir? Hazırsanız özellikleri tek tek sıralayalım. Bu özellikleri de ben belirlemedim onu da belirteyim.

Firavunun adı ne olursa olsun firavunların ortak özellikleri şöyle sıralanıyor:

Her şeyi kontrol ve yönetme isteği,

Hatalı olduğunu kabul etmemek,

Hakikatin belirleyicisi olduğunu zannetmek,

Muhtaç olduğunu kabullenmemek,

Üstünlük iddiası

Zalimlik

Hakikate kör olmak,

Makamını koruma isteği

Tanrının vekili olduğunu iddia etmek.

Evet, şimdi şöyle oturup kafamızı avuçlarımızın içine alıp düşünelim. Acaba şahsen buradaki özelliklerden bende hangileri var. Sakın yok demeyin! Hepimizde buradaki özelliklerden bir ya da birkaçı vardır herhalde. 

Bu özelliklerden bizde ne kadar varsa o kadar firavunlaşma ihtimalimiz var demektir. Şimdi bu özellikleri tek tek bakalım ve ön yargısız, peşin hükümlü olmadan ve mantıklı düşünerek cevap verelim. En basitinden “hatalı olduğumuz zaman”, bunu kabul eden kabul edenimiz kimler mesela. Sabun köpüğü gibi hep üste çıkmak isteriz.

Hangimizde “Üstünlük” iddiası yok. Her şeyi en iyi ben bilirim, bu konu benim alanım, bu konuda tahsil yaptım gibi sözler zaman zaman bizim ağzımızdan dökülmez mi?

“Hakikate kör olmak” başkalarının doğrularını kabullenmemek, kendi yanlışımızda ısrarcı olmak biraz daha ileri gidelim Yüce Allah bize peygamberler göndermiş, kitaplar göndermiş ama çoğumuzun hayatında bunlardan eser yok ve kendimize göre icad ettiğimiz bir dini yaşamakta ısrar etmiyor muyuz?

Belli bir makam ve mevkie geldiğimizde orada kalıcı olmak ve korumak adına neler yapmıyoruz ki! Ya da çevremizde bunu yapanlar yok mu? Kulların önünde bir makam için takla atanlarımız yok mu? Ya da birinin ayağını kaydırıp o makam ve mevkie gelmeyene çalışanlara rastlamıyor muyuz? 

Konuyu uzatmanın anlamı yok. Siz anladınız zaten. Maddeleri gözden geçirelim ve bizde bunlardan kaç tanesi mevcut. Firavunlaşmamak için bu huy ve davranışlarımızdan nasıl kurtuluruz ona bakmalıyız.

Başkaca da sözüm yok. Lafın tamamı deliye söylenir. Siz akıllı insanlarsınız anladınız sanırım.