Bugün, 21 Ocak 2025 Salı

Mehmet Ali AYDIN


GERÇEK SEVGİ!

GERÇEK SEVGİ!


 

Kıssa bu ya Öğrencilerden biri hocasına şu soruyu sorar:

Hocam gerçek sevginin kimde olduğunu nasıl anlayabiliriz?

Hoca bu soruyu bir tecrübe ile öğrencilerine anlatmak için evine davet etmiş. Eve gelen öğrencilere " Biraz sonra ayrı ayrı iki grup misafir gelecek ve onlara yemek ikram edeceğim. Onlar yemeklerini yerken siz onları takip edeceksiniz." demiş.

Az sonra dört kişilik ilk misafir grubu gelmiş ve sofraya oturmuşlar. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyundaki kaşıklar sofraya konulmuş. Hoca misafirlere "Yemekleri bu kaşıklarla yiyeceksiniz." demiş. Peki demişler ve yiyip içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden yemeği döküp saçmadan bir türlü ağızlarına götüremiyorlar. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.

Bunun üzerine bilge hoca "Şimdi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe." demiş. Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile ışıldayan güler yüzlü insanlar gelmiş oturmuş sofraya. Bilge hoca "Buyurun yemeğe!" deyince, her biri uzun boylu kaşığı çorbaya daldırıp sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.

işte, demiş bilge hoca, "Kim ki gerçek sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Kim ki kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır. Şunu da unutmayın, gerçek pazarında alan değil, veren kazançtadır."

Demek ki; sevgi neymiş?

Kendinden önce başkalarını düşünebilmekmiş. Kendini başkalarının yerine koyabilmekmiş.

Ne yazık ki şu anda yapamadığımız şey. Başkalarını düşünmek ve empati yapmak. En basiti ülkemize sığınan insanlar için çoğumuzun söylemi ne:

"Ne işleri var burada, memleketlerini müdafaa etseler ya. Bizim aç ve fakirimiz yok mu?" Halbuki bizim aç ve fakirlerimiz daha öncede vardı ve bunu söyleyenlerin onlara da yardım ettiğini sanıyor musunuz?

İnsanın en zorlandığı imtihan galiba nefsi ile olan imtihanı. O ki " hep bana, hep bana" der. Biz ise onun tersini yapabilirsek ancak insan olmanın zevkini tadarız.

Dünyanın serveti bizim olsa onu öbür tarafa götürme şansımız yok. Bir şansımız var o da onu insanların hayrına kullanabilirsek. 

Verdiklerimiz bizimle gelecek, diğerleri belki de bizim sırtımızda bize yük olacaklar.

Çıplak gelip bir kundağa sarıldığımız dünyadan giderken, bir kefene sarılıp gideceğiz. O nedenle bizim olmayan şeyler için insanları incitmek, kırıp-dökmek hiç akıllı işi değil.

Atalarımız ne güzel söylemiş:" Ne verirsen elinle, o gider seninle." 

Peygamberimiz (SAV) de: "Komşusu açken tok yatan bizden değildir." demiş.

Haydi bakalım "gerçek sevgide" buluşmak üzere...