Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Mustafa KÖKSAL


GÜNAYDIN ORDU

Çayı demle yalnızlık, bugünde insanlık olarak sende olalım, derdimizi ancak sen dindiriyorsun sımsıcak bakışınla..


Çayı demle yalnızlık, bugünde insanlık olarak sende olalım, derdimizi ancak sen dindiriyorsun sımsıcak bakışınla..

Senle içerken düşünüyorum inan, niye hayatında kredisi biten insanı taşırsın ki? Onlara pirim limit verme, bırak gitsin hayatından. Çayın tadıda bozulmasın.

Niye insanlık ağlasın madem güçlü denen bir hükumet varsa, yetimi ağlar, yoksulu ağlar, garibi ağlar, analar ağlar..

Onları ağlatan inleten yalın ayak gezdirene ben devlet demem diyemem.

Ben bu ülkeyi, ilimi tanımak istemezmiyim. İnsanlar nasıl huzurlu mu, mutlu mu, yoksa huzursuz mu, mutsuz mu? Kim eğitimden, haktan, hukuktan, çalıyorsa orada zaten insanlık olmaz.

Bir ilin insanının ekmeği, emeğı, şehrin alt yapısı, huzuru çalınmışsa seni rüyanda kandırıyordur.

Pisliğe gücün yetmiyorsa dua et, beddua etme, kötülükte yapma. Bugün insanlığı çürük evlerin enkazından öldüren namussuzlar yatlarda zevkü sefadalar. Bunlar ruhlarını maddiyata satan ucuz alçaklar. Mutluluklar düşlendiği gibi sevgi, özlendiğini gibi yorumlar, hayal ettiğin kadar güzel olsa bari. Şu geniş dünyaya sığmayan gönül bir odaya kapanmış ise lanet olsun insanlığımıza.

Saygı, şükür, komşuluk şükür hala ülkemde bitmedi. Ateş düştüğü yeri yakmaz kalbi insan olan bizleri de yakar.

Kimsenin uzun hikayesi yoktur. Anlattığı yada anlatamadıkları olur.

Yaşam fırtınanın geçmesini beklemek değil, kötü günde birlikte olabilmeyi öğrenmektir.

Ne olur sanki hayat bizi şaşırtsa be Ordum, ama inanın şerefsizliği anlatmak çok zor, hele fotoğrafını çekmek ise olduğunca berbat ve zor..

Ordu seni seviyorum.. Harikasın aşığım sana.

 

BİR İNSANA

Değer verirsin, onun için en güzel sözü kullanırsn "KARDEŞ"..  Ama senin ona verdiğin her değer, yürek, onların bir kez umurunda olur mu bilmem de, ben 65 yaşındayım ve bu konuda dost dediğinde aklıma sadece, çocukluğum, şarkiyedeki candan arkadaşlarım, ilk okuldaki ortaokuldan canlar, sporda beraber olduğum beş on kişiler geliyor, hepsi gerçekten dost, hasta olduğumda Alo dediğimde yanımda olan iki dostumu ve benim için kardeşim Alim gibi Erzurum'da ki yıllarca yüreğimde olan o can dostlarımı, dost bildim kim derseniz, dost açlığında, yokluğunda elindekini bölüp verendir, siyasette, eğitiminde, kavganda yanında olan, sana KARDEŞ, diyendir.

Ama bakıyorsun bir yere gelince o kişiler ilk önce KARDEŞ dediklerine uzak oluyorlar. Sanıyorlar ki makamlar onlara tapulu, koltuk ilelebet onlara helal, o an o masalarda, koltuklarda değişen gök kuşağına dönen yürekleri ile öyle itici olurlar ki, ben bunlar içinmi koştum dersin.

Lanet edersin insanlığına, ki bu senin Kardeşlik düşüncen ötesi kabuslardırda ondan, bu geçici aleme onurunu aramışlar, o kardeş dediklerine..

Ama sevinirsin ki sen kendini Rabbine emanet edersin ya o onlar kim ne sana gösteriyor. şükür..

Bir insana diyorum ya, bugünü demiyorum, 50 yıl önce kardeş deyip oynadıklarını diyorum.

Bugün 2020 çok kişi var da "KARDEŞ " biraz zor, herkes çay tadında arkadaş o kadar.

Herkes bir düşünsün, siyaseten yanında kostuklarını, eğitimde koştuklarını, işinde koştuklarını, hayalleri hak olunca hayallerde sen var mısın bir bak KARDEŞ, hani kardeş olunca yürekler eller bir olurdu...

Boş versene herkes ederi kadar. Kim olması hiç fark etmez. Bu düğmede her kardeşe iliklenmez. KARDEŞ.