Bugün, 19 Aralık 2025 Cuma

Abdulkadir DEMİR


GÜNÜMÜZE  IŞIK TUTAN TESBİT VE TEŞHİSLERE BİR UFUK TURU

GÜNÜMÜZE  IŞIK TUTAN TESBİT VE TEŞHİSLERE BİR UFUK TURU


 

“Kula bela gelmez Hak yazmayınca.

Hak bela yazmaz,kul azmayınca."

Kuluna zulmetmez asla Hüdası. 

Kulun çektiği kendi nefsinin cezası.

Hak kulundan intikamını yine kul eliyle alır, Bilmeyen bunu kul yaptı sanır.

ALLAH isterse kulun işini mermere geçirir çürük dişini, ALLAH istemese kulun işini lokum  yerken kırar sağlam dişini.

Evet yaşadıklarımızın hepsinin dayandığı bir yasa var. Buna İslam ıstılahında “Sunnetullah” diyoruz. Tabir caizse sosyal hadiselerin kanuniyeti. Sebep sonuç ilişkilerini gösterir kanunlar. Allah, kitabında bu kanuniyetleri kâh direk olarak kâh daha önce yaşamış olan kavimlerin kıssaları üzerinden bildiriyor. Kullarını dikkatini şu hususa yoğunlaştırıyor: “Ben bu kıssaları size hikâye olsun diye nakletmiyorum. İnsanı halk eden yaratıcı olarak onun nasıl bir varlık macerası yaşayacağını en iyi ben bilirim. Onun için de sizleri uyarıyorum. Geçmiş kavimler şunu şunu yaptılar ve karşılığında da bunu buldular. Eğer sizlerde onların yaptıklarını tekrar edecek olursanız başınıza gelecek onların başına gelendir. Mazeretinizi ortadan kaldırmak için bunu böylece sizi bildiriyorum.”

Dolayısıyla bu gün Müslümanlar olarak yaşadıklarımıza bu pencereden bakıp “Biz acaba nerede hata yapıyoruz” diye bir muhasebe ve murakabe yapmak günü. 

İlmi, ahlakı, adaleti siyasete kurban etmemeliyiz. Doğru ve adil olanı yapıp neticesini sonsuz kudretin sahibine bırakmalıyız. Hasıl olana rıza ederek tam bir teslimiyetle O’na yöneleceğiz.

KIRMIZI KAR

Babası oğluna, 

“Kaplumbağa ile timsah” 

Hikâyesini anlatıyormuş; 

Oğlum; Timsah ağzına 

Kaplumbağayı almış, 

Tam yutacak, fakat

Kaplumbağa sıçramış 

Nehrin kenarındaki 

Kavağa çıkmış deyince, 

Oğlu itiraz etmiş: 

Babacığım! Kaplumbağa 

Nasıl ağaca çıksın? Baba; 

Oğlum, yaşaması için 

Kavağa çıkması gerekir!

Hani derler ya, 

“Balık kavağa çıkınca” 

“Kırmızı kar yağınca” 

Ne balık kavağa çıkar, 

Ne de kırmızı kar yağar. 

Âhirzaman fitnelerinin 

Gel gel dediği günümüzde, 

Müslüman’ca yaşamak için 

Olmazları oldurmak gerekir!

Önce "Yazı”mızı değiştirdiler, sonra yazgımızı.

Önce dilimizi bozdular, sonra dinimizi.

Latin'in dikenini gül eylediler.

Bin yıllık müktesebatı kül eylediler.

Binalar dolusu hazinelerimizi pul eylediler.

Hafızasını kaybetti şairler.

Ahraz oldu hatipler.

İlmini unuttu Alimler.

Arşı alaya yükseldi cahiller.

Kaderimiz değişince, ederimiz de değişti.

Okuduğunu anlama,

fikrini anlatma

ve kendi dilini doğru konuşmada Dünyada sonuncuymuşuz.

Ortalık;

doğru anlayamayan,

doğru anlatamayan

ve doğru anlaşamayanlarla dolu.

Konuşurken kıran-kırılan,

muhabbeti muharebeye dönen,

diliyle yarenini yaralayanların izdihamıyla, hınca hınç Adliyeler.

Teklif ederken tehdit eden, özür dilerken ömür tüketen, taltif ederken tahkir edenlerden geçilmiyor.

Dilimiz hasta,

Gönlümüz yasta,

Yüreğimiz fersiz,

Sineler kedersiz,

Erkekler yüreksiz,

Kadınlar iffetsiz.

Çocuklar edepsiz… Oldu.

Diyor ya Şair;

"Bize bir nazar oldu, Cumamız Pazar oldu

Ne olduysa bize hep, azar azar oldu"…

HAYIRLI CUMALAR