Bugün, 10 Mayıs 2025 Cumartesi

Hüseyin DENİZ


HAK VE BATIL MÜCADELESİ

HAK VE BATIL MÜCADELESİ


Aziz dostlarım en başta Allah'ın o kullarına verdiği emir şudur; "Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. (Ali İmran 193) Başka bir çıkar yolumuz ve çaremiz yoktur, bunu da bilmemiz gerekir.

Bu günün konusu çok hassas bir konudur;

Hak ve batıl konusunu hep beraber sizlere işlemeye çalışacağım, Öncelikle hak ve batılın bir tanımını yapalım sonra sizlerle sohbete devam edelim. Buna göre "hak",  Allah'ın bütün emirlerini, "bâtıl" ise, bütün yasaklarını kapsar. "Hak ile bâtıl arasındaki mücadele"den kasıt da, birinin diğerini bertaraf etmesidir. İnsanlar temelde temiz bir yaradılışa (fıtrat) sahiptirler.

İlk insandan itibâren hak ve bâtıl arasında bir mücadele başlamıştır. Gerçekten de imtihan dünyasında; îman ve küfür, hidâyet ve dalâlet, tevhid ve şirk, hayır ve şer, ihlâs ve nifak, salâh ve fesad, şükür ve nankörlük şeklinde birbirinin zıddı olarak ikiye ayrılmış mefhumlar ve onların mensupları dâimâ var olagelmiştir.

Birinin mükâfâtı cennet, diğerinin fecî âkıbeti cehennem olan bu iki grup; insanlık tarihi boyunca mücadele hâlinde olmuş ve kıyâmete kadar da mücadeleye devam edecektir. Demek ki mü’min, hem iç dünyasında nefse ve şeytana karşı, hem de dış dünyada, kendisinin ve Allâh’ın düşmanlarına karşı mücadele etmek mecburiyetindedir.

Cahil insan ne bilecek neyin mücadelesini yapacaktır ki!

Onun için bu dinin mensubu ve bir müslüman olarak mutlaka her konuda bilgili birikimli ve deneyimli olmamız gerekiyor

"OKU" Emri vahiy bilgisinin insanı olgunlaştırmadaki önemini belirtmektedir. Buna göre yaratanı tanımak, ilmin de dinin de temelini teşkil eder. İlk vahyin “oku” emriyle başlaması ve bu emrin beş kısa âyet içinde iki defa tekrar edilmesi, okumanın insan hayatında ne kadar önemli olduğunu göstermektedir peki.

Cenabı hak Kur’an-ı Kerim’inde bizlere ne emretmektedir; "Oku, Yaratan Rabbin Adıyla! "O insanı alâktan yarattı.

Oku! Çünkü Rabbin sonsuz kerem sahibidir

O, kalemle yazı yazmayı öğretti.

O, insana bilmediğini öğretti.” (Alâk 96/1-5)

Şüphesiz Allah katında hak din (tek yaşam tarzı) İslam'dır. (Ali İmran 19)

Bir de öyle bir uyarı yapıyor ki Cenabı hak;

Artık bundan böyle kelamların en güzeli ahir zaman peygamberine gönderilen Kur'an’a ve onun temsil ettiği İslam’a uymamızı emretmektedir; şöyle ki! "De ki: "(Artık) Hakk geldi, bâtıl zail oldu. Hiç şüphesiz bâtıl sürekli yok olucudur. (Çünkü Hakk gelince bâtıl batacak, Güneş doğunca karanlık kaybolacaktır.)" Ve yine de ki: “Değişmeyen gerçek geldi, sahte ve tutarsız olan amaçsız ve anlamsız olan herşey de yıkılıp gitti. (İsra suresi 81

İslam dini bir özel isim olmayıp, insanlık tarihi boyunca Allah'a teslim olanların sahip olduğu paradigmadır. İslam dini evrenseldir.

Kur’an-ı Kerim Ali İmran 19. ayetinde aynen şöyle geçer; "Allah katında din, şüphesiz İslam'dır. Ancak, Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden ayrılığa düştüler. Allah'ın ayetlerini kim inkar ederse bilsin ki, Allah hesabı çabuk görür.

Evet: Cenabı Hak kelamların en güzeli olan Kuranı Kerim’de bizlere böyle buyuruyor: "OKU" diyor; Oku diye başlayan bir dinin mensupları olarak acaba kaç kişimiz bu Kuranı Kerim’i Allah’ın kelâmıdır diye, acaba Rabbimiz bize ne emrediyor diye okuduk mu? veya okuyabildik mi? okuduklarımızla ve öğrendiklerimizle amel etmeye çalışıyor muyuz?

Hayır, nedeni müslümanların çoğu ne ezanda nede namazda gözü var, hiç bir şeye aldırış etmiyorlar, sanki bir bölümü ibadetlerini yapınca diğerlerine gerek kalmıyor sanki! 

Benim derdim ve anlatmak istediğim konu sadece bu değil ki!

Başka bir üzerine durup anlatmak istediğim bir konu daha var!

 Neden bir İslam ülkesinde İslam’ın ana kaynağı Kuranı Kerim’in parayla satılması inanki içim acıtıyor,

Buna Diyanet  İşleri Başkanlığımız bir el atsa, İslamın Yüce kitab-ı Kur'an-ı Kerim’i bizde de ücretsiz olsa, herkesin evinde birden fazla olsa herkes okusa. Dininden diyanetindan haberi olsa vede işte o zaman şunu diyebiliriz Türkiye Müslüman bir devlet %99’u Müslüman.. EEE peki nerede %99’ %99’u

Demekki öyle anlatıldığı gibi değilmişiz!

Bir boşluk yaratmışız ki! 

Bizde bir eksiklik var ki! Bu boşluğu sözde diyer dinlere ait olan başkaları dolduruyor.  Meşhur bir atasözümüz vardır; Meşhur bir atasözümüz vardır Hani derler ya..! Müslüman pazarında salyangoz mu satılır! Maalesef aynen dediğin gibi oluyor. Adamlar dinlerine o kadar bağlı ki!  Hristiyan misyonerler hiç durmadan dinleri adına fedakarlık yapıp çalışıyorlar.

İçinizden şunu diyecek mutlaka olacaktır; Hocaefendi ne var bunda onların da bu ülkede cemaatleri ve mensupları var, elbetteki var bir parmağın sayısı kadar, %99’u nerede peki!

Beyler hak ve batıl mücadelesi, ta Adem’den (a.s) başlar ve bitmez kıyamete denk şirkin küfrün hilesi devam eder.

Gelin hep beraber şu dizelere kulak verelim,

...Âlidir islâm olmaz İslam hiç kimsenin kölesi

...Din adına tuzağın görülmemiş böylesi,

...Kur'an ve sünnete uymaktır bu ümmetin çaresi.

...Değerli kardeşlerim; son zamanlarda Hristiyan misyonerlerin Türkiye genelinde ve ordu ilimizde yoğun olarak başlattıkları misyonerlik faaliyetleri almış başını gidiyor. Efendim aslı astarı şöyledir; Aslında gerçek bir İncil'e sahip değillerdir. Daha sonradan yani Bursa İznik'te  konsüller tarafından yazılan ve dört kitaptan (bablardan) oluşan, (Matta, Markos, Luka ve yuhannana) adına “İNCİL” denen kitabı Türkiye'nin her yerinde ücretsiz dağıtmaktadırlar.

İl, ilçe köy, kasaba ve mahalle mahalle gezerek, işin en kötüsü üniversitelerde okuyan Üniversite gençliğine kapsama alanına almış olmalarıdır. Her bir İNCİL kıtabının içinde de 100 $ bulunmaktadır ne garip değil mi? 

Peki! Biz ne yapıyoruz? Bu Yüce dinin Kitab-ı Kur'an-ı Kerim'i resmen parayla satıyoruz, İşte! o zaman bu boşluğu hıristiyan misyonerler dolduruyorlar.

Gönül ister ki! Kur'an-ı Kerim herkesin evinde üçer beşer tane bulunsun ve aynı zamanda arapçasının yanında mealli Türkçesinin de olmasıdır.

Bir Müslümanın kitapta ki Allah'ın ilahi emirlerinden  haberdar olması gerekir.

Bir de bu dine hizmet ediyorum diyerek insanları aldattıklarını, dini duygularını bahaneler uydurarak para karşılığı sömürüldüklerine maalesef şahit oluyoruz

Din parayla ücret karşılığı alınıp satılmaz.

Alınıp satılan din hiç kimsenin kendi malı da değildir başkasına aittir. O'na da zaten din denenez.

Cebab-ı Hak Kuranı Kerim’de: "Allah’ın indirdiği kitabın bir bölümünü gizleyenler ve onu az bir şey karşılığında satanlar yok mu, onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Allah kıyamet gününde onlarla konuşmayacak, onları arındırmayacak! Onlar için elem verici bir azap vardır. (Bakara 174)  "Onlar, doğru yol karşılığında sapkınlığı, mağfiret karşılığında azabı satın almış kimselerdir. Ateşe ne kadar da dayanıklılarmış!” (Bakara 175)

...Değerli dostlarım; Günümüzde yüce İslam’ın bu güzel kitabının emirlerini insanlara anlatmak insanıları cehaletten ve karanlıktan aydınlığa çıkarmak varken bunu geçim derdi yapan çok insanların olduğuna şahit olduk hâlâ da olmaya devam ediyoruz. 

Kur'anın emirlere aykırı davrandığında yasakları çiğnediğinde bununla birlikte, Kur’an okuyor olsa bile para karşılığı ve çıkar bekliyerek okuyor ve bunun karşılığında para alıyorsa, Kur’an’da bu davranışları lanet etmektedir. Rahmet mağfiret ve şifa kaynağı, aynı zamanda yolunu kaybetmişlere, yol gösterici olan yüce Kur’an‘ın yolundan Cenab-ı Hak bizleri ayırmasın...

Hepinize selamlar sevgiler saygılar.

İlahiyatçı yazar: Hüseyin Deniz