Mehmet Ali AYDIN

Tarih: 21.09.2023 08:38

HALİMİZ BU

Facebook Twitter Linked-in

 

İnsan bazen çok şey yazmak istiyor ama isteseniz de bazı şeyleri yazamıyorsunuz. Zaten yazmak kadar onu okumak ve anlamak da çok önemli. Eskilerin bir tabiri var, genelde söylenileni istediği gibi anlayanlar için söylenmiş bir söz. Biraz kaba bir tabir ama tam da benim bu yazacaklarım için “çuk” diye oturuyor. “Gazı goz, kocakarıyı kız anlama” derlerdi.

Allah’a şükür ülkemizde yaşayan insanların %90’dan fazlası şeklen de olsa “Elhamdülillah Müslümanım” diyen tayfadan. Bu açıdan bakıldığında bir sıkıntı yok. Kemiyet olarak ekseriyetle çoğunluğu Müslüman olan bir ülkedeyiz. Fakat işin bir de keyfiyet boyutu var. 

Ne kadar Müslümanız?

Biraz garip bir soru oldu galiba değil mi? Müslümanlığın da ölçüsü mü olur? Metre ile mi yoksa kilo ile mi ölçeceğiz diyenlerimiz çıkabilir. Önce meseleye farklı bir boyuttan bakalım isterseniz. Müslim kelimesi teslim kökünden gelmektedir. Teslim olmak bir savaştaysanız düşmanınıza esir olmak ve onun insafına kalmak demektir. Sizi öldürebilir, işkence edebilir, aç susuz bırakabilir, sizden devletinizle ilgili bilgileri zor kullanmakla alabilir vs. vs. Kısaca onun insaf ve vicdanına kalmışsınız demektir.

Müslüman olduğunuza göre Allah’a teslim olmuşsunuz demektir. Üstelik bu teslim olmada bir gönüllülük esası da vardır. Sizi zorla kimse Müslüman yapamaz. Gönüllü olduğunuza göre İslam’la ilgili olan ve yapılması gereken her şeyi yapmak, yapılmaması gerekenleri de yapmamakla mükellefsiniz. İslam bir bütünlük arz eder, ben bir kısmını alırım, yaparım, bir kısmı benim işime gelmez yapmam, yapamam lüksüne sahip değilsiniz. Namaz kılamam ama oruç tutarım, zekât veremem (zekât düşüyorsa) şunu yaparım ama bunu yapamam diyemezsiniz. Yapmanız gerekirken yapmadıklarınızdan, yapmamanız gerekirken yaptıklarınızdan hesaba çekileceğiz.

Bir insanın bir işi yapabilmesi için öncelikle o işi iyi bilmesi, bu konuda araştırma, inceleme yapması, konu ile ilgili bilgileri edinmesi ve gerekli donanıma sahip olması elzemdir. Elektrikten anlamayan biri elektrikle ilgili bir iş yapmaya kalkarsa cereyana kapılıp ya sakat kalır ya da Allah göstermesin ölür gider. Bu hemen hemen her meslek ve işle ilgilidir. Her yapılan işin kendine göre incelikleri vardır. Onları öğrenmeden o işi yapmak bir takım yanlış sonuçlara ve sakıncalara yol açar. Öğretmenlikle ilgili bir eğitim almayanı öğretmen yaptığınızda sonucun ne olacağını hesap edin. Gerçi eğitimini alanların yetiştirdikleri çocuklarımız da ortada ya neyse. 

İslam’da böyle, hiç araştırmadan, öğrenmeden, bilgi sahibi olmadan ne kadar Müslüman olabilirsiniz ki? 

Ne yazık ki günümüz Müslümanlarının büyük bir kısmı anaları ve babaları Müslüman olduğu için Müslüman olmuşlar ve bunun için bir emek harcamadan miras yoluyla bu dine sahip olmuşlardır. Günümüzün en önemli sıkıntısı da işte budur! Takım tutar gibi Müslüman olmak! 

Sonrada neden Müslüman ülkeler batılı ülkelerden geri, niçin biz fakiriz, niçin bizde adalet yok gibi zırvalar dururuz. Kabahati hep Müslüman olmak ta ararız. Ne kadar Müslüman olduğumuzu sorgulamak aklımıza bile gelmez. Ondan sonra dinsizin birini musallaya bırakırlar biz de onu Müslüman diye namazını kılarız olur biter. 

Önce kendimizi sorgulamamız gerekir. Ben İslam’ı gerçek anlamda yaşayabilmek için neler yaptım, araştırdım mı, inceledim mi? Yaşadığımız hayatla ilgili İslam bizden ne bekliyor, biz ne yapıyoruz. İslami hayat diye yaşadığımız bu hayatımızın ne kadarı İslami. İlk emri “Oku” olan bir dinin mensubu olarak dinimizle ilgili neler okuyup bilgi sahibi olduk. Öncelikle dinimizin kutsal kitabı olan Kur’an-ı Kerimin Arapça aslını okuyabiliyor muyuz? Aslını okuduğumuz bu kitabın acaba mealini okuduk mu? Yüce Allah bu kitapta bize neler anlatıyor, hangi öğütleri veriyor, hangi mesajlar var baktık mı?

Kaç tanemiz bir tefsiri baştan sona okuyabildik. Birisi Müslüman olmaya karar verse ve bizden dinimizle ilgili bir şeyler öğrenmek istese acaba ona öğretebileceğimiz ne kadar bilgimiz var. Ya da bizim hayatımızı kendine örnek almak istese, yaşadıklarımızın ne kadarı İslam dairesi içinde. Daha doğrusu biz ne kadar Müslümanız? İslam’ı ne kadar yaşıyoruz? Kulaktan dolma bilgilerle millete ahkam mı kesiyoruz? İslam adına fetva veriyoruz!

Eminim şu an sorsanız ben Müslümanım diyenlerin büyük çoğunluğu bırakın sünnetleri farzları bile bilmiyordur. Abdestin, namazın, guslün, şartları bilerek uygulayan ne kadar Müslüman var acaba? 32 Farzı, 54 farzı bilen kaç kişiyiz. Ki 54 farz demek kişinin haramlardan uzak durması için bilmesi gereken mutlak farzlardır. Böylece ahlaklı bir Müslüman olabilesiniz.

Hayatında İslam’la ilgili hiç kafa yormamış ama bize Müslümanlığı anlatmaya kalkanlar az mı? 

Bir de dini siyasete alet etmeyin diyen bir güruh var. Müslümanın siyaseti de Müslümanca ve İslami kurallar çerçevesinde olmalıdır ve Müslüman mutlaka siyasetle ilgilenmelidir. Yoksa sizi Müslüman maskesi takmış sahtekârlar yönetir. Hayatında camide görülmemiş, namaz kıldığına şahit olan yok ama kutsal kitabımızı öpüp başına koyarak seremoni yapan sahtekarların peşinden gidersin haberin olmaz.

Önce dininizi güzelce öğrenin sonra da talip olduğunuz cennete gitmek için de gerekeni yapın, gereksiz şeylerle uğraşmayın!

Bilmem anlatabildim mi? 

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —