Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Abdullah ALTAŞ


HATASIZ KUL OLMAZ...

HATASIZ KUL OLMAZ...


 

Allahu Teala, insanı, hata edebilecek, günah işleyebilecek, kusur edebilecek bir  tarz ve  kabiliyette yaratmıştır.

İnsanlığın atası, aynı zamanda bir peygamber olan  Hz. Adem'de bu durumu görmekteyiz. Allahu Teala, Hz. Adem'i yarattığı zaman, o'na şöyle sesleniyor : "Ey Adem, sen ve eşin cennette oturun, ondan dilediğiniz yerde bol bol yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz!". (Bakara suresi  35. ayet)

Hz. Adem ve eşi cennette iken, şeytan onlara vesvese veriyor ve Allahu Teala'nın yasakladığı ağacın meyvesinden yiyorlar.

Allahu Teala bunun üzerine onlara, “Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytanın size apaçık bir düşman olduğunu söylemedim mi?” diye sesleniyor. (Araf suresi 22.ayet)

Dediler ki: “Ey rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz, bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz!” (Araf suresi 23. ayet)

Nihayet,  Allahu Teala, Hz. Ademi ve eşini yapmış oldukları hatadan dolayı sürgüne, dünya hayatına

gönderiyor.  Allahu Teala, tevbe kapısını açmış Hz. Adem ve eşinin tevbesini kabul etmiştir. Hata işlemekle ile ilgili en büyük örneği babamız Hz. Adem ve anamız Hz. Havva'da görmekteyiz.  Hz. Adem ve eşi Hz. Havva yaptıkları hatanın farkına varmış, pişman olmuş, tevbe etmiş olmaları önemlidir.   Allahu Teala onların tevbelerini kabul etmiştir.

Hangi kul, Allahu Teala 'nın, huzuruna, karşısına tertemiz, kusursuz, çıkabilir?  Böyle bir babayiğit  varmıdır?  Kusursuz olan Allahu Teala’dır.  Kültürümüzde bir deyimdir. "Beşer, şaşar"  Hepimiz doğal olarak süreç içinde, bir insan olarak hata yapabiliriz. Bundan daha önemli olanı yapmış olduğumuz hatalardan ders çıkarmalıyız. Durumumuzu düzeltmeliyiz. Hatalara böyle bakılırsa hataların bize faydası vardır. Allahu Teala' nın en çok hoşlandığı davranış, kulun günah ve hata işledikten hemen sonra pişman olmasıdır. Allah'ın rahmeti, gazabından ilerdedir.  Allahu Teala, mü'minlerin  özelliklerini anlatırken şöyle buyurmaktadır "Onlar, çirkin bir iş yaptıkların da, yahut özbenliklerine zulmettiklerinde hemen  Allah'ı hatırlarlar, işledikleri günah, suç ve hataları için af dilerler. Günahları Allah'tan başka kim affedebilirki? Ayrıca mü'minler işledikleri hatada, kusurda, bile bile israr etmezler"(Ali İmran suresi 135. ayet)

Bu ayetten anlıyoruzki hata, günah, kusur doğal yaşam süreci içinde olabiliyor. Hemen Allah akla geliyor...  Yapılan hatadan hemen pişman olunu yor...  Hatadan ders alınıyor... Hatada ısrar edilmiyor...  Yoksa, önce bir hata yapalım! Nasıl olsa bir tevbe ederiz... İş olur, biter...  diye düşünülmemelidir.  İlk kez yapılan hata, hatadır. Aynı hata ikinci kez yapılıyorsa bu bir tercihtir.  Gündelik yaşantımızda bir kimseye karşı yaptığımız hata için özür dilemiyor muyuz? Özür dilediğimiz muhatabımız bundan memnun olmuyor mu?  Hatta bu özür dileme bizi olgunlaşmaya götürmüyor mu?

Peygamberimiz: "Her insan hata yapabilir. Hata edenlerin en hayırlısı tevbe edenlerdir." Buyurmaktadır. Gene peygamberimiz "Günahından dolayı tevbe eden hiç günah işlememiş gibidir. " buyurmaktadır.

Özet olarak şunu diyebiliriz : İnsanın yaratılşında suç işleme, hata etme özelliği vardır. Hata eden kul, Allah'tan ümidini kesmemeli. Çünkü Allah'ın şefkat ve merhameti kainatı kaplamıştır. Allahu Teala, kul kendisinden af talebinde bulunup durumlarını düzelttiğinde affedeceğine garanti vermektedir. Biz de bir insan bir müslüman olarak bu anlayış ve inanç içinde bulunmalıyız, ümidimizi kaybetmemeliyiz.