Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Mehmet Ali AYDIN


HATIRALAR HATIRLANDIKÇA-18

İLK GÖREV İLK AŞK


Kararnamem elimde apar topar geldiğim Seben’de ilk işim okulun yerini sorup öğrenmek oldu. Minibüs durağı ile okul arasında epey bir mesafe vardı. Sora sora Bağdat bulunur misali okulu buldum. Bacaklarım titreyerek dört basamaklı merdiveni çıktım, hemen sol tarafta Müdür Yardımcıları yazan odaya girdim, iki tane müdür yardımcısı karşı karşıya oturmuştu.

Okulun ilk günleri olduğu için odada veliler ve öğrenciler müdür yardımcılarına bir şeyler soruyorlar onlarda onlara cevap yetiştirmeye uğraşıyorlardı. Nihayet oda boşaldı yaşlı olan müdür yardımcısı İsmail Bey bana bakarak: “Oğlum sen ne istiyorsun, senin derdin ne” diye bana yönelince; ben de okulunuza yeni tayin olan öğretmenim dedim. İsmail Bey bu defa; “çok özür dilerim, ben sizi öğrencilerden biri zannettim hocam aramıza hoş geldin” dedi.

Böylece mesleğimize hoş bir sürprizle başlamış olduk. Koridora çıkınca öğrenciler meraklı gözlerle beni süzüyor, içlerinden acaba bu da kim diyorlardır. Okulu Müdürü Sıtkı Beyin odasına çıktık, onula tanıştık derken diğer öğretmenler ve personelle tanıştık.

Ama bir mesele var ki ben bomboş gelmiştim, yanımda hiçbir şey yok. Kalmaya yerim yok. Neyse göreve başlamadan eşyalarımı getirmek için izine ayrıldım ve memleketin yolunu tuttum. O dönemlerde iletişim, ulaşım ve diğer imkanlar bu kadar gelişmiş değil. Memlekete geldim, gerekli olan eşya ve kitaplarımı paketledim, o dönemlerde Giresun’da Aksu SEKA kâğıt fabrikası vardı, oradan kâğıt kamyonlarla İstanbul’a gazetelere gönderiliyordu. O kamyonlardan tanıdık birinin kamyonuna eşyaları yükledim ver elin Bolu.

Bolu’dan ilçeye yolcu taşıyan minibüse eşyaları yükledim, önce okulun önüne yıktık, sonra da Orman işletmenin misafirhanesine geçici olarak yerleştim.

Bu arada benden kısa bir süre önce göreve başlayan ve daha sonra yıllarca birlikte oturacağımız Türkçe öğretmeni İsmail Bey, Askerlik Şubesi yakınlarında bir ev bulup oraya yerleşmişti. Bende kendisinden beraber durmamızı istedim ve bana türlü bahaneler ileri sürerek birlikte kalamayacağımızı kibar bir dille anlatarak teklifimi kabul etmedi.

Ev buluncaya kadar bir süre Orman İşletme misafirhanesinde ikamet ettim. Nihayet bir iki hafta sonra Kasap Kamil amcanın evinin alt katını tuttuk ve yerleştim. Mevcut eşyalarıma ilaveten ufak tefek eksikliklerimi tamamladım ve bizim bekar evi sıcak bir yuvaya dönüştü.

Bu arada okulda da derslere başladım, Müdür yardımcısı Hayri Bey benden önce göreve başladığı için Tarih derslerini almış aynı zamanda da ortaokul kısmındaki istediği sınıfları almıştı, bana da ondan artakalan sınıflar ile Coğrafya dersleri kalmıştı. Orta birinci ve ikinci sınıfların Sosyal Bilgileri ile Lise sınıflarının Coğrafya dersleri.

İlk dersim Lise ikinci sınıf edebiyat şubesine idi, zaten fen şubesi yok tek şube vardı. Bu sınıfın aynı zamanda rehber öğretmeni idim. Sabırsızlıkla, heyecanla ve titreyerek sınıfı kapısından içeri girdim. Öğretmen masasına oturdum, alt bir kaide olduğu için masa biraz yüksekçe ve sınıfa hakimdi. Öğrencilerim benim geleceğimi biliyor ama nasıl biri olduğumu bilemedikleri için belki de merak içinde idiler. O anki heyecanı anlatmak iççin yaşamak lazım diye düşünüyorum. Sanki ayaklarım yerden kesilmiş, uzay boşluğunda gibiydim.

Masaya oturdum, kendimi tanıttım, sonra öğrencilerle tanışma faslına geçtim, sınıf oldukça küçük öğrenci sayısı da yanılmıyorsan 20 kişi idi. Erkekler çoğunlukta idi ve özellikle kız öğrenciler çok tertipli ve düzenli idi.

Teker teker öğrencilerle tanışıyoruz, sıra arka sıralarda oturan hayatın çemberinden geçtiği belli, sesiz ve sakin bir şekilde oturan Rahmi Güder adlı öğrencime geldi, doğum tarihini söyleyince kulaklarıma inanamadım. Öğrencim benimle aynı tarihte doğmuş ve benden ay olarak büyük. Sonradan zaman geçince hikayesini öğrendim, yıllarca çobanlık yapmış fakir ve gariban bir aile çocuğu, okumak isteyince okula geç başlamış bu nedenle de arkadaşlarından 7-8 yaş büyüktü.

Sınıftakilerle aramızda çok fazla yaş farkı olmaması hem bir avantaj hem de dezavantaj. Tanışmadan sonra neler yapacağımızı nasıl ders işleyeceğimiz konuşurken ben de acemiliğin verdi çekingenlik ve amatörlük nedeniyle disiplini sağlamak için kendimi sert gösteremeye, asıp, kesip, biçip doğruyorum. Aradan zaman geçince her şey normal seyrine dönmeye ben de öğretmenliğe adapte olmaya başlıyorum.

Okulun bir tane de lise son sınıfı var, onlar daha kalabalık, aynı zamanda o dönemin gerçeklerinden biri olarak da siyasi düşünce ve fikir olarak iki öğrenci dışında benim tamamen karşıtım öğrencilerden oluşuyor. Tabi ben bunu zamanla öğreniyorum. Onlarla yaşadığım bir olay neredeyse ayrı bir yazı konusu. Bu günlük bu kadar yeter. Bir başka gün buluşmak üzere.

02 NİSAN 2020

Mehmet Ali AYDIN