Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Mehmet Ali AYDIN


HATIRALAR HATIRLANDIKÇA-41

SENİN ARAMANA GEREK YOK O SENİ BULUR-2


Şikâyet olayından yüzümüzün akıyla çıkınca, bizimle uğraşanlarla uğraşmamız gerektiğini anlamamız gecikmedi ve bizde harekete geçtik. Gerçekte hakkı yenen Rüştü’ye olanları anlattıktan sonra, kendisinin de Nevzat Hoca ve avenesinden şikayetçi olmasını ve hakkını aramasını istedik. Bunun üzerine Rüştü’nün babası da Nevzat Hoca başta olmak üzere dersine giren Meslek dersleri öğretmenlerinden şikayetçi olduğunu dilekçe ile okul idaresine bildirdi.

Zaten Meslek dersleri öğretmenlerinin çoğu ile arası iyi olmayan Müdürümüz Mehmet Yaylı bunun üzerine şikâyet edilen öğretmenlerden yazılılarını, cevap kağıtlarını ve not defterlerini istedi ve yeni bir komisyon kurarak onların yazılıları da incelemeye aldı. Komisyonda yer alanlar çoğunlukla onların arkadaşı idi. Yapılan incelemelerden sonra komisyon, bazı öğretmenlerin Rüştünün doğru cevaplarını silerek yanlış cevap yazarak notunu kırdığını, yine aynı öğretmenlerin Sebahattin’in kağıdındaki hataları silerek doğrularını yazıp notunu yükselttiğini ve böylece Rüştü’nün ortalamalarını düşürüp, Sebahattin’in ortalamalarını yükselttiğini, böylece de okul birincisinin seçilmesinde yanlı davrandıklarını tutanakla tespit ettiler.

Bu olup bitenden öğrencilerin ve öğretmenlerin çoğunun belki de haberi bile olmadı. Neticede Sebahattin okul birincisi olarak İlahiyat Fakültesine (Yüksek İslam Enstitüsü de olabilir) Rüştü’de girdiği Üniversite imtihanı sonunda bileğinin hakkı ile Hukuk Fakültesine girmeye hak kazandı. Olay böylece kapanmadı tabii ki. Durum bakanlığa kadar intikal etmiş olacak ki, yaz tatilinde okulumuza bir Bayan Bakanlık Müfettişi gönderilerek olayın araştırılması sağlanmış.

Ben o yaz kısa dönem askerlik görevimi yapmak için Isparta 40. Piyade Alayı Avcı Taburu 2. Bölüğe katıldım. Tarihler 2 Temmuz 1984. O gün ilk çocuğumuz Salih Bey dünyaya teşrif etmiş, onu nüfusa kayıt ettirdikten sonra otobüsle yola revan olmuş ve o gün akşam üzeri alaya teslim olarak vatani görevime başlamıştım. Ben askerde iken eşimin yanında genel de Rahmetli babam refakatçi olarak kalmıştı.

Alucra minibüsleri genelde tek başına seyahat eden bayanları haremlik-selamlığa dikkat ederek bayanlarla oturturlardı. Eşimle babam, Alucra’ya gidişlerinden birinde eşimin yanına tanımadığı bir bayan oturuyor. Uzun yolculuk sırasında birbirleri ile tanışıyorlar. Bayan kendisinin Bakanlık Müfettişi olduğunu ve bir soruşturma nedeniyle Alucra İmam-Hatip Lisesine gittiğini söylüyor. Bunun üzerine: “Eşimde orada çalışıyor” diyor. Bu defa Bakanlık Müfettişi Hanımefendi:” Eşiniz kim” diye sorunca eşimde adımı söylüyor. Bunun üzerine Müfettiş Hanım: Soruşturma konusu olan öğretmenlerden birisi de o” diyor.

Bakanlık müfettişi bütün evrakları istiyor, gerekli incelemeleri yapıyor, komisyon raporlarını gözden geçiriyor. Yapılan haksızlıkları, yazılılardaki oynamaları bir bir tespit ediyor. Sonra da okul müdürümüze benimle ilgili olarak herhangi bir işleme gerek olmadığını, herhangi bir hak yenmesinin söz konusu olmadığını, evraklarımın gayet düzenli olduğunu söyleyerek iade ediyor ama diğerlerinin evraklarının incelenmesinden sonra ilgililerle ilgili gerekli işlemin yapılacağını ve evraklarını da yanında götüreceğini söyleyerek okuldan ayrılıyor.

Daha sonra onlara “Kıdem Durdurma cezası” başta olmak üzere çeşitli disiplin cezaları takdir ediliyor ve cezalandırılıyorlar, arkasından da bu arkadaşların bir kısmı Alucra’dan tayin isteyerek okuldan ayrılıyorlar. Böylece hak yerini bulduğu gibi bazılarının da ne olduğu ortaya çıkmış oluyordu. Okulda öğrenciler bazı öğretmenlerden nefret eder hale gelmişler ki, bu öğretmenlerin bazıları yüzünden okulu terk ederek tahsil hayatına son verenler olmuş ki bu oldukça acı bir durum. Arkadaşlarına kumpas kurabilecek zihniyette olan bir öğretmen, öğrencilere hayda hayda kurar. Onların istikbali ile oynar. Sağ olsun bir öğrencim paylaşımlarıma yaptığı bir yorumda:” Hocam size katkım olsun, biz öğretmen ve öğretmenciği sizin sayenizde öğrendik. Sizin kalbimizdeki ve gönlümüzdeki yeriniz çok başka” diye yorum yazmış. Kendisine ayrıca teşekkür ederim.

Her zaman söylerim, bir kez daha söylüyorum; ben görevimden başka bir şey yapmadım ve hep tek işim oldu o da öğretmenlik. İşinizi doğru yaparsanız, çalıştığınız yerde iz bırakırsınız, gerçi yapmasanız da iz bırakırsınız da ikisi çok farklı olur. Alucra’da görev yaptığım üç yıl boyunca görevimi layıkıyla yapmaya çalıştım. Bu diğer görev yaptığım yerlerde de hep böyle oldu. Nerede olursa olsun hep haksızlığa karşı çıktım, bu uğurda çok da bedel ödedim.

Otuz üç yıl görev yaptım, gittiğim her okulda kısa dönemlerde de olsa idarecilik yaptım. Alucra’da da okul müdürümüz yıllık izine ayrılınca çoğu zaman yazları Okul Müdürlüğü vekaletini bana bırakmışlardı. Tek yapamadığım şey siyasilerle geçinememek oldu. Oy verdiğim partilerden yediğim kazığın haddi hesabı yok. Onlardan bir talebim olmadığı gibi onlarında beni bir yere getirmek diye bir dertleri olmadı. Bunda belki de benim sivri dilli olmam ve onların yanlışlarını yüzlerine vurmamın da etkisi mutlaka olmuştur.

Hayatta hep şöyle düşünmüşümdür, onların adama ihtiyacı yoksa benim de koltuğa ihtiyacım yoktur. Hizmet etmek için illa bir makam ve mevki sahibi olmaya da gerek yoktur.

27 TEMMUZ 2021

Mehmet Ali AYDIN