Mehmet Ali AYDIN

Tarih: 28.09.2022 07:00

HATIRALAR HATIRLANDIKÇA-57

Facebook Twitter Linked-in

Biz Türk milletinin hatıralarının baş köşesinde her zaman “Askerlik Hatıraları” genelde birinci sırada yer alır. Herkes askerlik anılarını anlatırken ballandıra ballandıra anlatırlar. Hatta çoğu zaman içine birazda fantezi katarak onu daha da önemli hale getiririz. Bir araya gelindiğinde “ben şurada askerlik yaparken” diye başlanılır ve askerlik sırasında yaşadıklarımızı büyük bir keyifle anlatırız. Bizim toplumumuzda askerliğini yapmayanı adamdan bile saymazlar.

Ailenin en büyük evladı ben olmama rağmen, en son askere giden ben oldum. Rahmetli babam benden bir küçük kardeşim Ekrem (kendisini rahmetle anıyorum, mekânı cennet olsun) ile aramız 14 ay olduğu için ikimiz aynı anda askerde olmayalım diye onu benden üç yaş küçük yazdırmış ve ben askerliğimi yapıp geleyim de o daha sonra gitsin diye. O askerliğini yaptı, geldi, evlendi çocuğu oldu ben ondan kaç yıl sonra askere gidebildim. En küçük erkek kardeşim Mustafa ile ben aynı dönemde askerlik yaptık. O uzun dönem bahriye ben kısa dönem avcı piyade olarak.

Biz yüksek okul mezunu olduğumuz için yedek subay olarak askerlik yapma hakkına sahip idik. 1980 yıllarda yedek subay adaylarına dört ay kısa dönem askerlik yapma hakkı tanımış ve bu haktan yararlanmak isteyenlerden dilekçe alınmıştı. Bende uzun dönem yedek subay olarak yapmaktansa kısa dönem er olarak yapmayı tercih etmiştim. Dört aylık askerliğimi yaz döneminde yaparım diye düşünmüştüm. Aynı zaman da bizler ücretsiz izinli sayılıyor ve askerlik görevi bitince aynı görev yerimize dönüyorduk.

Nihayet 1984 yılı yaz döneminde askerlik sıramız geldi. Temmuz ayının birci günü Pazar günü olduğu için 2 temmuzda birliğimize teslim olmamız gerekiyordu. Aynı gün ilk çocuğumuzda dünyaya gelmişti. O gece sabaha karşı doğan oğlumu nüfusa kaydederek akabinde yola çıktım ve akşam olmadan askerlik görevimi ifa edeceğim Isparta 40. Piyade alayı Avcı Taburu 2. Bölüğe teslim oldum. Biz kısa dönemlerin sona kalan neferleri olduğumuz için sadece iki bölük kalmıştık. Ama bölüklerimizin mevcudu yanlış hatırlamıyorsan 400 kişi kadardı. İki bölük olduğumuza göre koca alayda kısa dönem olarak sadece 800 kişi vardık.

Isparta’ya vardık, alayın kapısından içeri girdik, askerlik şubesinden aldığımız sevk evraklarını kapıdaki nizamiyeye teslim ettim ve bizi kapının hemen içerisinde bir alanda topladılar, her yeni gelen aramıza katıldı. Akşam 20.00 saatlerine kadar kapıda bekledim ve mevcut tamamlanınca bizi bölüklerimize ayırarak başımıza birer çavuş vererek yatakhanelerimize doğru hareket ettik. Bu arada kapıda beklerken başımıza usta erlerden birini verdiler, bizimle ilgileniyor. Canı sıkıldıkça bize “çümelin arkadaşlar” diyar biz çömeliyoruz. Çök dese nizami çökmeyi hiçbirimiz bilmiyoruz. Biraz sonra bu defa komut değiştiriyor “kalkın arkadaşlar” diyor bizde kalkıyoruz. Yaklaşık üç saat boyunca bunu tekrarlayıp durduk.

Bölük yatakhanesine gittim ve hepimize birer numara vermişlerdi ve benim numaram da 638 idi. Herkesi numara sırasına göre ranzalara yerleştirdiler, böylece askerlikte ilk gecemizi geçirmiş oldum. Ertesi sabah bölük kapısında içtimaa çıktık, bizi levazıma götürdüler ve orada askeri kıyafetlerimiz rastgele dağıttılar kimine küçük, kimine büyük kimine de denk gelen kıyafetleri aramızda tekrar karşılıklı olarak değiştirerek üzerimize en uygun kıyafetleri edinmeye çalıştık. Daha sonrada bölük yatakhanesine gelerek askerlik görevi boyunca kalacağımız koğuşları ve ranzaları gösterdiler, eşyalarımızı koymak için yatakhanenin giriş kapısında bulanan dolaplardan herkese birerde dolap tahsis ettiler. Böylece artık askerliğimiz resmen olduğu gibi fiilen de başlamış oldu.

Ben bölükte ikinci mangada yer aldım, bölüğümüz 100 er kişilik dört mangadan oluşuyordu. Bölüğümüzde bölük komutanı olarak bir yüzbaşı, onun yardımcısı bir üst teğmen. Bir yedek subay, iki astsubay yeteri kadar çavuş ve onbaşıdan meydana gelen komuta kademesi ve acemi bölüğü olduğu için yeteri kadar da usta asker vardı.

Eğitimlere başladık, manga çavuşları üst kademenin gözüne girebilmek için bizleri diğer mangalarla yarıştırıyor ve komutanlarından aferin almak için çabalıyorlardı. Yine bölükte üniversite mezunu olup da bizim gibi kısa dönem askerlik hakkını kazanamayan ama askerliğini çavuş olarak sekiz ay yapanlar da bulunuyordu ve onlarla bizim anlaşmamız daha kolay oluyordu. Her mangada bir uzun dönem çavuş, bir de kısa dönem çavuş vardı.

Sabah erkenden kalkılıyor, kahvaltı, eğitim alanına geçiş, sabah içtiması, daha sonra eğitime devam. Öğle arası tatili öğle yemeği sonra tekrar eğitime devam saat 17.00 mesai bitimi. Ardından akşam yemeği ve yatış saati geldiğinde yat borusu ile herkes yatakhanelerine. Kuralların eksiksiz uygulandığı yerlerin başında Askeriye geldiği için bunlar günlük olarak monoton olarak devam ediyor. Emir komuta zinciri içerisinde herkes görevini yapmakla mükellef. Burada emir demiri kesiyor. Zaten daha gelmeden sizin belleğinize yerleştiriyorlar: “Burada aslanı kediye boğdururlar”. Sözün bittiği yerdesiniz…

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —