Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

Mehmet Ali AYDIN


HATIRALAR HATIRLANDIKÇA-8

LİSE YILLARI


 

 

Yılar 1960’ların sonuna geldiğinde ben de Ortaokulu bitirmiş ve artık lise çağına gelmiştim. Ufak tefek, çelimsiz bir çocuktum. Belki de beni görenler o sıralarda ilkokulu yeni bitirmiş diyebilirdi. Bu halim nerdeyse lise son sınıfa kadar devam etti. Lise üçüncü sınıfa geçtiğim yaz tatilinde bende birden bire hızlı bir gelişim süreci başladı, tatil dönüşü arkadaşlarım bile bunu fark edince bana yaz tatilinde ne olduğunu sormadan edemediler.

Bizim Giresun’da Ortaokul ile Lise arasında sadece bir sokak ve iki kaldırım vardır. Ortaokul sahil tarafında Lise ise kalenin hemen eteklerindedir. Giresun Lisesi o zamanlar Giresun’un Üniversitesi demekti. Uzunlamasına denize bakan ve dört katlı bir okulumuz ve hemen bitişiğinde beden eğitimi derslerini yaptığımız spor salonumuz vardı.

O zamanlar Giresun’un en gözde okulu idi. Bizim zamanımızda okulun kapasitesi yetmez, lise birinci sınıflar hep öğleden sonra olur, lise ikinci sınıfların bir bölümü de öğleden sonra okula gelirdi. Kış mevsiminde biz okuldan çıktığımızda yatsı ezanı çoktan okunmuş olurdu.

Lise yıllarımızda da kılık kıyafet mecburiyeti vardı ve şapka takmak mecburi idi. Bazı uyanıklar şapkaya para vermemek için bir şapkayı iki kişi kullanır, sabahçılar çıkarken onlardan birinin şapkasını alır ve kapıdaki yoklamadan geçer, okulun arka tarafındaki camdan tekrar sahibine atardı. Bazen aynı sahne kravatı olmayanlar içinde geçerli olurdu.

Sınıflarımız ortalama 40-45 kişi civarında olurdu. O zamanlarda genellikle haylazlar bir sınıfta toplanırdı ve öğretmenlere illallah dedirtirlerdi. Lise ikinci sınıfta bir matematik hocamız vardı, sessiz, sakin ve otorite zaafı olan bir öğretmendi. Bizim sınıfta da okulun en azılı eşkıyaları vardı. Adamcağıza dünyayı dar ettiler ve öğretmenlikten istifa etti. Daha sonra duydum ki bizden sonra tekrar öğretmenliğe dönmüş. İz duruma üzülmüş olsak da elimizden de bir şey gelmezdi.

Biz ortaokul ve lise de iken Türkiye’de sağ ve sol olaylarının yaygınlaşmaya başladığı yıllar yaşanıyordu. Öğretmenler arasında sağ-sol ayırımı bizim lise yıllarımızda kendini hissettiriyordu. Lise de ki ilk yıllarımızda TÖS (Türkiye Öğretmenler Sendikası) adlı ve sol görüşlü öğretmenlerin mensup olduğu bir sendika vardı. Bu sendika hepimizin tanıdığı Fakir Baykurt tarafından 8 Temmuz 1965’de kurulmuş ve ülke genelinde illegal de olsa teşkilatlanmıştı.

Bildiğim kadarı ile o yıllarda memurların sendika hakkı yoktu.

Bu sendika 1969 yılının 15-18 Aralık tarihleri arasında genel bir boykot yapmış, boykotu kırmak isteyen farklı görüşten öğretmenlere de izin vermemiş ve onların derslere girmelerini engellemişti. O sırada bizim okulda da bu sendika üyesi öğretmenlerden oldukça fazlaydı ve genelde genç öğretmenler aktif rol oynuyordu.

Benim o yıllarda böyle sağ-sol olaylarından bir haberim yoktu. Sağ ve sol da nedir bilmezdim. Belki de benim gibi öğrencilerin çoğu da bilmezdir. Bu olay benim üzerimde şok etkisi yarattı. Ben öğretmenlerimizin de aralarında böyle farklılıklar olacağını hiç düşünmemiştim. Sonradan anladım ki bu düşünceler ülkemizde yıllardır var ve bölünmenin ve parçalanmanın nedenlerinden biri de bu.

Bizim çocukluğumuz da “sol” denilince CHP akla gelirdi ve bizim aile de CHP denildiği zaman tek parti dönemi ve o parti döneminde özellikle bizim yaşlı dede ve ninelerimize yapılan muameleler ve zalimlikler akla gelirdi. Rahmetli büyük babaannem ve dedem o dönemi anlatırken gözlerinden yaşlar dökülürdü. Çekilen fakirlik, yoksulluk ve ellerindeki malların gasp edilmesi, çaresizlikler yandaş olanlara verilen imtiyazlar ve Müslümanlara yapılan kötü muamele bizim belleğimize işlenmişti.

Bu nedenle bizim aile de ve sülalede CHP’li olan kimseyi hatırlamıyorum. Ben de doğuştan CHP ve sola muhalif olarak dünyaya gelmişim. Hala da aynı yerdeyim ve istese de CHP’ye günahımı vermem.

Bu TÖS olayı benimde bu konuda belki de daha bilinçli olmama yardımcı oldu diyebilirim. Fakat farklı fikirde olanların çatışmasına, şiddet kullanmasına her zaman karşı oldum, hala da karşıyım. İnsanların konuşa konuşa anlaşmasına taraftarım. Fikirler tartışılmalı, çatışma ve kavgaya alet edilmemelidir.

Ve ben artık TÖS’cü öğretmenlere farklı gözle bakmaya başladım. Sanki onlar öğretmen değil de belli bir ideolojinin militanları idi artık. Ne de olsa aileden gelme bir kimliğimiz vardı ve bu kimliğimiz sola karşı idi.

Lise yıllarımız da oldukça zorluklarla geçti. Bir dersten hem lise birde hem de lise ikide sınıf tekrarı yaptım. Lise son sınıfta da bir bekledikten sonra <üniversiteye kapağı atabildik.

Bu günlük bu kadar kafidir sanırım… Lise anılarıma birkaç bölüm daha ayırmam gerekeceğini düşünüyorum. Epey enteresan hatıralarım var.