Bugün, 17 Kasım 2025 Pazartesi

Mehmet Ali AYDIN


HATIRALAR HATIRLANDIKÇA -69-

SİYASİLERLE BİR TÜRLÜ ANLAŞAMADIM GİTTİ -3-


Atatürk Lisesi’ni kurduktan sonra bu okulun bünyesinde iki yeni okul daha kurduk ve ben onlarında Kurucu Müdür Yardımcısı olarak görevlendirilmiştim. Bu okullardan ilki Ordu Anadolu Öğretmen lisesi idi ki 1993 yılında Atatürk Lisesi bünyesinde kurulmuş, aynı okul bünyesinde eğitim-öğretime başlamış daha sonra da başka bir binaya taşınmıştı. 

Atatürk Lisesi bünyesinde kurulup eğitim ve öğretime başlayan ikinci okul ise 1994 yılında kurulan Ordu-Fen lisesi idi. Ben yine o okulun kurucu Müdür Yardımcısı olarak görevlendirilmiştim. Bir süre bizimle aynı binada eğitim ve öğretime devam eden Fen Lisesi daha sonra bugün ki binasına taşınmış ve bizim müdürümüz de kurucu müdür olarak Fen Lisesi müdürü olarak bu okula gitmişti. 

Ben de Atatürk Lisesi Müdür Başyardımcısı olarak yönetmelik gereği otomatikman Müdür Vekilliği görevine başlamıştım. Bilahare müdürümüzün tayini asil müdür olarak Fen Lisesine çıkınca ben de okulda müdür vekili onayım gelerek göreve devam ediyordum.

O yıllarda da iktidarda DYP-CHP Tansu Çiller Başbakanlığında koalisyon hükümeti vardı. Aradan yanılmıyorsam beş-altı ay geçti geçmedi Milli Eğitim Müdürlüğünden okula bir yazı geldi ki akla ziyan. Resmen bize hakaret içeren ve benim yerime başka bir okulun müdür yardımcısının müdür vekili olarak atanmasını yazıyordu. Atanma olabilirdi, nihayetinde oldum olası benim siyasetin hiç adamım olmadığı gibi ben de ne yazık ki kimsenin adamı olmayı becerememiştim.

Fakat asıl olan yazının içeriği idi. Aynen şöyle yazıyordu: “Atatürk Lisesi Müdürü ……. nın Fen Lisesi Müdürlüğüne atanması nedeniyle, okulda meydana gelebilecek disiplinsizliğin önlenmesi, eğitim ve öğretimin kalitesinin artırılması ve selameti için …… Lisesi Müdür Yardımcısı ….. nın asil müdür atanıncaya kadar Atatürk Lisesi Müdür Vekili olarak görevlendirilmesi. Daha önce Müdür Vekili olarak görevlendirilen Mehmet Ali Aydın’ın vekalet görevinin iptaline.”

Yazı resmen bize hakaret içeriyordu. Okulun kuruluşunda, kurucu müdür yardımcısı olan ve bir yıl sonrada Müdür Başyardımcısı olan ben okulda gerekeni yapamıyorum, okulu hiç tanımayan ve başka bir okulda müdür yardımcısı olan biri okulu benden iyi idare edecek. Halbuki herkes de benim iyi idareci olduğumu söylüyor ya da öyle zannediyordu. Demek ki ya onlar yanılmış ya da işin içinde başka bir iş var. Siyaset devreye girince işler böyle oluyordu demek. Bakanlık da Adalet Partisinde olduğu halde bir sol görüşlü müdür vekili olarak tayin ediliyordu.

Halbuki müdürümüzün tayini çıkınca okuldaki öğretmenler imza toplamışlar ve müdür yardımcısı arkadaşlarda benim müdür olmamı isteyen bu dilekçeyi birlikte Adalet Partisi il başkanı pastanesi olan birine götürmemizi ısrarla istiyorlardı. Ben ise şimdiye kadar hiçbir siyasiden hiçbir şey istememiş biri olarak buna sıcak bakmasam da arkadaşları kırmamak adına bu adama gittik. Durumu anlattık, dilekçeyi bıraktık ve o da bize ilgileneceğini “ağız ucuyla” söyledi ve bizde oradan ayrıldık. Ben zaten vatandaşın tavrından bu işin olmayacağını anlamıştım. O da konuşmalarımdan onlardan olmadığımı anlamıştı zannederim. 

Tayin yazısı geldiği halde bizim yeni müdür vekili bir türlü gelemiyordu. O da biliyordu ki bu iş usulsüz ve yakışıksız. Bir okulda baş yardımcı varken başka bir okulun müdür yardımcısı müdür vekili olarak atanamaz. Atanırsa da teamüllere aykırı ve ayıp olur. Bende bu tayin yazısını görünce müdür yardımcısı arkadaşları topladım ve istifa ederek görevi bırakacağımı söyledim. Onlarda bu olanlardan dolayı rahatsız olmuşlardı. Okulda herhangi bir problem olmadığı gibi Ordu’nun en disiplinli ve başarılı okulu idi. Atama yazısı bana olduğu kadar okuldaki diğer idareci ve öğretmenlere de hakaretti.

Benim istifa kararımda ciddi olduğumu anlayan arkadaşlar Milli Eğitim Müdürüne durumu iletmişler, o da müdür yardımcısı ile bana telefonda mesaj gönderiyor ki “sakın istifa etmesin bu iş benim rızam dışında vali beyin baskısı ile oldu, direnemedim. İlk fırsatta ben bunu (atanan vekili kastederek) yiyeceğim, o okula müdür olarak gelemeyecek.

Nihayet bizim vekil okula teşrif ettiler ama yanında geldiği okulun Müdürü ve Müdür Başyardımcısı da yanında. Tek gelse biliyor ki hiç hoş olmayacak ve karşılanmayacak. Gelenlerin hepsini de idareci olmam ve onlarında idareci olması hasebiyle tanıyorum samimiyetimiz ve merhabamız var. Onlar ortamı yumuşatmaya çalışıyorlar, siyasetin böyle olduğunu, bu işin yanlış olduğunu söyleyerek beni sakinleştirmeye çalışıyorlar. Vekil arkadaşım da böyle olsun istemediğini, kendisinin de oldubittiye geldiğini, beni çok sevdiğini ve beraberce çok iyi çalışacağımızı falan söyleyerek ortamı yumuşatmaya çalışıyordu. Kendisiyle de daha önce çok iyi ilişkilerimiz vardı. Artık yapacak bir şey yok duruma katlanacağız. Pireye kızıp yorgan yakmanın da alemi yok. Mahkeme kadıya mülk değil. 

Her sabah erkenden geliyor, içeri giriyor ve beni görünce “günaydın” diyor bende karşılık olarak “aleykümselam” diyorum. Bir böyle iki böyle derken artık mecburen oda selam vermeye başladı. Arada da “sabah namazını Yalı Camii de kıldım, oradan da buraya geliyorum” demeye başladı. Buradan da anlaşılacağı gibi demek ki geldiği tarihler kış mevsimi imiş. Yine de sağ olsun bana hiç müdürlük taslamaya kalkmadı, hep alttan aldı.

Nihayet okul müdürlüğü için ilan açılınca Milli Eğitim Müdürümüzde “puan olarak onun benden fazla olduğunu bu nedenle puanı ondan fazla olan üç kişinin müracaat etmesi gerektiğini söyleyerek gerekeni yapmamızı ve müracaat edecek arkadaşlar bulmamızı” söyleyince ben de bizim arkadaşlardan puanı yüksek üç kişinin müracaat etmesini sağladım ve bizim vekil müdür ilk üçe giremeyince otomatikman elendi. Nihayet bir ilköğretim okulunun müdür başyardımcısı bize müdür olarak atandı ve vekil müdürümüz okuluna dönmek zorunda kaldı.

Siyasilerin alicengiz oyununa bizde aynı oyunla karşılık vermiş ve onların hesabını boşa çıkarmıştık. Siyasilerde ayak oyunları bitmiyordu ki. Yeni müdürümüzle epey zaman uyumlu çalıştık. Daha sonra da Ordu üniversitesinin nüvesini teşkil eden Fen Fakültesi açılınca müdürümüz yine siyaseten işini hallederek Fen Fakültesi sekreteri olarak atanınca okul müdürlüğü yeniden boşaldı. Ben bir süre daha vekaleten görevi yürüttüm. Bu dönem de okulumuzun iki binada eğitim öğretime devam ediyordu ve iki bina arasında bir kilometreye yakın mesafe vardı.

Bu arada da okul mevcudu azalınca idareci kadrosu da düşmüştü. Boş olan kadrolara da atama yapılmayınca bir yıl boyunca okulu bir baş muavin ve bir müdür muavini olarak yürüttük. Baş muavin olarak ben ana binada müdür yardımcısı arkadaş da ek binada idari işleri yürüttük ve o yıl okulun en başarılı olduğu yıl oldu. Artık müdür ataması yapılacak zaman geldi ve yine siyasiler devreye girdi ve bizi yeni bir macera bekliyordu.