Mutlu yuva denince hatıra onlar gelir
Bilenler bilir elbet bilmeyenler ne bilir
Yirmi beş yıl boyunca almadı başka bir eş
Haticesi yanında sanki parlayan güneş
Tüccar olan o Hanım Mekke’nin en zengini
Ticarette, ahlakta bulamazsın dengini
Bir kervanın kazancı tüm Mekke’ye bedeldi
O bütün servetini islam yoluna verdi
Eski bir elbiseyle bir çadırda can verdi
Muhammedin uğruna ne yaşansa değerdi
-Son demini yaşarken; “diyorum ki özümden
Bak eşim, yaşadığın her şey benim yüzümden
Ey sevgili Hatunum, hakkın helal et bana
Yaptığın hizmet için çok şey borçluyum sana”
-“Olur mu hiç öyle şey, ey Allah’ın Resulü
Hayat denen bu yolda sen öğrettin usülü
Ne türlü hakkım varsa helal olsun hepsi de
Sen bahşettin her şeyi İslam denen tepside
Malım ve canımla kurban olurum sana
Eşin olmak şereftir, bu huzur yeter bana”
Öyle resuller vardı eşleri inanmadı
İman denen şerbetten içip içip kanmadı
Aile olmuşlardı yastığa baş koydular
Fakat ne acıdır ki davaya taş koydular
Peygamber hanesinde zevkü safa sattılar
İş imana gelince kafirlerle battılar
Tahrim süresinde anlatılır bu durum
Allahım bahsediyor, yapılmaz buna yorum
Biri Nuh, diğeri Lut; inanmamıştı eşi
Ne yazık kaybettiler, ellerinde güneşi