Değerli okurlar, elimden geldiği ölçüde günün gündemine özel konularda yazmaya gayret ediyorum. Bugün bahsedeceğim konu, tahmin edeceğiniz gibi, Can Azerbaycan’ın son Karabağ harekatının sonuçları neler olabilir, bu konuyu analiz etmeyi tercih ettim.
Tek Millet, İki Devlet, TEK ORDU şiarına dönüşen bunu ŞUŞA Antlaşmasıyla resmi hale getirerek tüm Dünya’ya ilan eden Türkiye- Azerbaycan ittifakı ile birlikte Jeopolitik yeni bir oluşum meydana gelmiştir. Bu antlaşmaya sadık kalındığı sürece, ki buna karşılıklı ihtiyacımız ve mecburiyetimiz vardır, Türk Ordusunu, Azerbaycan Ordusu ile birlikte değerlendirilmek zorundadır. Tabi ki Azerbaycan Ordusunu da bölge ülkeleri , Türk Ordusu ile birlikte değerlendirmek zorunda kalmışlardır. Bu durum coğrafyamız da lehimiz de jeopolitik olarak yeni bir kırılmaya yol açmıştır. 1992 yılından itibaren Azerbaycan Ordusu, Türkiye Ordusu tarafından eğitilmiş ve gelenekleriyle birlikte vücuda getirilmiştir. Dolayısıyla şuur olarak, 40 yıldır devam eden PKK ile yaptığımız savaşın tüm tecrübeleri, günün koşullarına göre değişen muharebe yöntemlerinin tamamını dahası tüm hafızalarımız Azerbaycan Ordusuna nakledildi. 2020 yılındaki savaş başarısı ile Salı günü başlayan ve 24 saatte Düşmana beyaz bayrak sallatılması asla tesadüf değildir. Buraya her şey tamam. Karabağ büyük ihtimalle tamamen Azerbaycan’ın egemenliğini teyit eden entegresyon süreciyle birlikte sorun olarak ortadan kalkmış olacaktır. Fakat, Türk Dünyası açısından 21. Yüzyılın en stratejik projesi olan ZENGEZUR Koridoru ne olacak?
Değerli okurlar, Zengezur Koridoru, Türkiye açısından, sağlayacağı ekonomik, politik, askeri, ulaşım açısından ve daha da önemlisi, Asya’daki enerjilerin Türkiye üzerinden Batı’ya ulaşmasını sağlayacak ve bu anlamda enerji anahtarının tamamen Türk inisiyatifine ve hakimiyetine geçirecek ve piyasanın Türklerin eline geçmesini sağlayacak stratejik ve jeopolitik olarak gücün el değişmesine sebebiyet verecek öneme sahiptir. İran bu durumu görerek ilk karşı çıkan ülke olarak karşımıza dikilmiştir. Zengezur koridoru projesinden feragat etme lüksümüz yoktur. İşte bu süreç eninde sonunda bizi İran ile hesaplaşmaya götürmektedir. İran’da yaşayan 30 milyon Azerbaycan Türkleri’nin uyanış süreci de başlamış ve İran 1. Liginde mücadele eden Futbol takımlarından TRAKTOR Takımının maçlarındaki sloganları sosyal medyalardan izlerseniz, iç işlerinde İran’ın tarihinde ki en kırılgan süreci yaşadığına tanıklık edersiniz. Rejim olarak da İran akıl tutulması yaşamaktadır. Türkiye olarak İran’a karşı mutedil ve mümkün olduğunca yumuşak politikalar izleniyor olsa da mevcut politikanın sürdürülebilir olması mümkün değildir. İran’ın doğrudan bizi düşman olarak nitelendirerek, Müesses Nizam’ın amaçlarına uygun politika ile örtüştüğü görülmektedir. Müesses Nizamın en büyük amaçlarından bir tanesi de Türk-İran savaşıdır. İran bu istikamette dolu dizgin gidiyor. Umarım akıl galip gelir.
Ermenistan Başbakanı Paşinyan, Ülkesi’nin geleceğinin Türk Dünyası ile barışmaktan geçtiğini ve ekonomik rahatlamanın tek anahtarı olduğunu biliyor. Ancak, ABD ve Avrupa’daki Ermeni Diasporası, barışa gidecek her türlü süreci baltalamak için ellerinden gelen tüm engellemeyi yapmaktadırlar. Ermenistan nüfusundan daha kalabalık olan Ermeni Diasporası olduğu sürece bana göre “Her şey Tamam” değildir. Gidilecek daha çok yol ve daha çok mücadele vardır. Anlayacağınız Küresel Müesses Nizama karşı vuruşa vuruşa mücadele ederek ilerlemekten başka çare yoktur. Gördüğüm, yolumuz uzun, çok fazla engellerle dolu olmakla birlikte, gelecek nesiller açısından muhtemelen AB gibi Türk Birliğine giden, daha güçlü Türk Dünyasının tesis edileceğini tahmin ediyorum. Umuyorum. Şunu da biliniz ki bu yola çıkıldığı aşikar olan günümüz de hiç kimse bize ne güzel yapıyorsunuz demeyecektir. Bu sürecin engellenmesi için gerekirse sayısız sıcak savaşlar ve soğuk savaşlara da maruz kalacağız.
Kalın sağlıcakla…