Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Mehmet Ali AYDIN


HERKES HAK ETTİĞİNİ BULUR

HERKES HAK ETTİĞİNİ BULUR


Bir zamanlar, ülkenin birinde hükümdar ölünce millet toplanır, bir kuş uçururlarmış. Kuş kimin başına konarsa onu hükümdar seçerlermiş. Bir defasında hükümdar seçiminde uçurulan kuş, öyle bir adamın başına konmuş ki, onun fenalığı, zalimliği, hak ve hakikatlere karşı düşmanlığı malum olduğu için millet hep bir ağızdan; “Olmadı, olmadı” diye bağırıp ayaklanmışlar.

Kuş bir daha uçurulmuş, yine o zatın başına konmuş. Yine kavgalar, itirazlar, gürültüler olmuş. Kuş yeniden uçurulup da üçüncü defa aynı adamın kafasına konunca adetleri gereği, onun devletin başına geçmesine mecburen razı olmuşlar.

Devletin başına geçen adam, eski huylarından zerre kadar vazgeçmemiş, millete her türlü zulüm ve fenalığı yapmaktan geri durmamış. Millet onun zulmünden, baskısından bıkmış usanmış. Belki insafa gelir diye yalvarıp yakarmaya karar vermişler. Saraya bir heyet göndermişler. Gidenler kendisinden ihsan, acıma, merhamet ve insaf talebinde bulunmuşlar. O ne cevap vermiş, bilir misiniz? Demiş ki:

-Eğer Allah size hidayet bahşetmiş olsaydı, kuş içinizden Salih bir zatın başına konardı. Benim, huyum, meşrebim, karakterim belli… Üç defa kuşun benim başıma konması, size benim gibi bir adamın baş olması gerektiğine inanmalısınız. Bundan dolayı ben icraatımda en ufak bir değişiklikte bulunamam!...

Ve hakikaten zalimliğinde en ufak bir değişme göstermeden, sonuna kadar zulüm, şiddet ve baskıya devam etmiş!...

Kıssadan hisse alınır mı bilmem, herkes layık oldukları eliyle yönetilir. Sizde doğruluğu, dürüstlüğü, hakkaniyeti ve adaleti başkalarında ramak beyhude bir gayrettir. Kendi kusurlarını görmeyip, aynı kabahat ve kusurları başkasında gördüğünde mangalda kül bırakmayanların, tek dişi kalmış aslan misali kükremesi kusura bakmayın kimseyi korkutamaz.

Her türlü israfın içinde, lüks ve şatafat içinde yaşayan, arabaları, arsaları, evleri olan, yedi önünde yemediği arkasında olanların fakirlik edebiyatı yapmaları sizce komik olmuyor mu? Her gün televizyonlara çıkıp, sosyal medyada paylaşım yaparak fakirlik edebiyatı yaparak, millet aç, yoksul ve fakir diyenler size ne kadar inandırıcı geliyor.

Bu memlekette gerçekten fakir yok mu? Asgari ücretle zar zor geçinmeye çalışan insanlar yok mu? Kazancını çöpten toplayarak akşam evine ekmek, aş götürmeye çalışan belki yüz binler var. Sama onların hiç sesi çıkmıyor ama onların sırtından gelecek sağlamaya çalışan politik asalaklar, akşam sabah bağırıp duruyorlar. Ama hiç inandırıcı olamıyorlar… Neden acaba… Hiç düşündünüz mü?

Çünkü bahsettikleri kesimle hiç alakaları yok, onlar için bu insanlar sadece politika malzemesi. Dedesi, babası ve kendisi dahil olmak üzere üç kuşak hem milletvekili hem bakanlık yapmış adamlar, bir de çıkıp halk edebiyatı yapıyorlar.

Şayet %99’u Müslüman geçinen bu ülkede İslam’ın gereği yerine getirilse, herkes zekatını (zekat miktarı malı olanlar için) verse, sadakasını verse, hak, hukuk ve adalet rafta kalmasa fakir, fukara da kalmaz. Sen milletin gözünün içine baka baka milletin hakkını yalamadan yut, ondan sonrada fakirlik edebiyatı yap.

Önce kendi durumumuza bir ayna tutalım, sonra da başkalarına bakalım. Her zaman söylüyorum, Hz. Ömer gibi yöneticiler arıyoruz. Peki siz Hz. Ömer’in döneminde onun yönettiği Müslümanlardan mısınız? Önce ona bakın. Kendiniz her türlü haksızlığı yapın, çalın çırpın, sonra da Hz. Ömer gibi adaletli birini arayın. Kusura bakmayın “yok öyle “üç kuruşa beş köfte”.

Cenab-ı Allah yarattığı hiçbir mahlukata zulüm etmez, hele kullarına karşı “bir annenin yavrusuna karşı gösterdiği merhametten daha merhametlidir.” Ama siz yoldan çıkarsanız, azıtırsanız, sapıtırsanız o zaman ilahi azabı hak edersiniz.

Kuran’da kıssaları geçen Sodom ve Gomore’yi bilir misiniz? Toptan helak edilmiş kavimlerdi. Neden helak olduklarını da artık öğrenirsiniz. Onların içinde salih kullar vardı, çok namuslu, ahlaklı ve düzgün insanlar var ama içlerindeki bir avuç azgın azınlığın sapıklıklarına ses çıkarmadıkları, onları lanetlemedikleri ve gevşek davrandıkları için içlerindeki sapıklarla beraber helak oldular.

Sapıtan milletlere Allah’ın azabı haktır. Önce kendimiz düzeltmemiz lazım, yoksa başkalarından başlarsak daha ilk adımı yanlış atarız!...