Bugün, 15 Ocak 2025 Çarşamba

Mehmet Ali AYDIN


İÇİM ACIDI

İÇİM ACIDI


 

Her fırsatta dilimize doladığımız bir laf var: ”Biz neden bu haldeyiz?” Bu soruya da hemen hemen hepimizin kendine göre makul ve mantıklı bir açıklaması var. Ama herkesin kendine göre var. Hepimizin kabul edeceği makul bir ortak sebepte uzlaşma yok. Çünkü olaya herkes kendi penceresinden bakıyor. Dolayısıyla da farklı farklı nedenler ortaya konuyor ve uzlaşamıyoruz.

Oysa gerçek neden üzerinde uzlaşabilsek, uzlaşma sağlayabilsek problem çözmek için ilk adımı atmış olacağız. Bir ülkede veya toplumda aynı konu üzerinde bu kadar farklı düşünce olabilir mi? Konu Türkiye ise olur. Öyle ki bizde olduğu kadar bölük, pörçük bir yapı dünyanın en geri kalmış ülkesinde bile yoktur sanırım. Bunu anlamak için de kâhin olmaya gerek yok.

Sosyal medya denilen gayya kuyusuna bir daldığınızda bunu daha net olarak görmeniz mümkün. Son günlerde aşırı derece de göçmen düşmanlığı almış başını gidiyor. Birisi haydin dese öyle faşizan beyinliler var ki ülkedeki göçmenleri bir avuç suda boğar. Yabancı düşmanlığı demiyorum dikkat ettiyseniz. Bizim özellikle Tanzimat’tan bu yana batı başta olmak üzere yabancı hayranlığı üzerine kurulmuş bir sistemimiz var.

İngiliz, Alman, Rus, Fransız, İtalyan veya başka bir batılı ülke ve vatandaşı olursa başımızın üstünde yeri var. Fakat Ortadoğu ve Yakın Doğu kökenli insanlar olursa o zaman iş değişiyor ve düşmanlıkta level atlıyoruz. Avrupalı ülkemizde mülk edinirse mesele yok ama bir Arap gelse mülk edinse anında Araplıyoruz. Ülke işgal ediliyor. Böyle bir abesle iştigal olur mu?

Tabii ki bunların psikolojik nedenlerini bilmek ve inmek gerekir. Toplumda neden böyle bir algı var araştırmak lazım. Azıcık tarih karıştırsak ve araştırsak göreceğiz ki ülkemizin kuruluş felsefesinde yabancı ideolojiler var. Kuruluşta, yapılanmada Selanik dönmelerinin etkisi var. Bu bizi rahatsız etmiyor. Neyse çok uzatmaya gerek yok ben asıl konuya dönmek ve bu günkü durumumuzu oraya bağlamak istiyorum. 

Maliye Bakanımız geçen günlerde bir açıklama yaptı ve açıklamalardaki bazı ayrıntılar benim dikkatimi çekti. Uzun açıklamanın arasında Vergide adaletin sağlanamadığını, vergi kaçakçılığının engellenmesi için gereken düzenlemelerin yapılacağını falan filan açıklıyor ve bunu örneklendiriyordu. Verdiği örnekler ilgimi çekti. Yazınca sizin de ilginizi çekecektir sanırım.

Bazı mesleklerden örnek veriyor ve şöyle diyordu: “Kuyumcuların ortalama aylık vergi matrahı 16.000 (yazıyla on altı bin lira), doktorların ortalama aylık matrahları 27.000 (yazıyla yirmi yedi bin lira), avukatların ortalama aylık matrahları da 17.000 (yazıyla on yedi bin lira) lira” diyordu. Ülkemizin en gözde meslekleri ve en fazla kazanç getiren mesleklerinde durum bu, geriye kalanını siz düşünün.

Buradan hareketle bir kuyumcunun yıllık kazancı 192 bin lira, bir doktorun yıllık kazancı 324 bin lira ve bir avukatın yıllık kazancı da buna göre 204 bin lira. Vah vah, acıdım vallahi zavallılar asgari ücretin de altında bir kazançları var. Gel de üzülme ve acıma. İçim yandı doğrusu. Bu koca koca anlı şanlı adamlar bununla nasıl geçinsinler. İnsan düşünmeden edemiyor. Bu zavallıların altında da biz fazla kazanana emekli garibanların hayalinde bile canlandırmaktan çekindiği milyonlarca liralık araçlar var. 

Maliye bakanı dert yanıyor vergi de adalet yok, vergi kaçırılıyor. Sayın bakanım hiç aklınıza gelmiyor mu sorsanıza? Mesela kuyumcuya bu kadar kazançla bu kadar malı nasıl edindiniz, Bu dükkân kimin, nasıl edindiniz, kira veriyorsanız bu kirayı nereden karşılıyorsunuz. Aylık geliriniz 500 dolar bile yok siz nasıl geçiniyorsunuz? Doktor efendi sen özel çalışıyorsun ve hasta başı ortalama 1000 lira vizite alıyorsun, sen günde sadece bir hasta mı muayene ediyorsun? Diye neden sorulmaz. 

Burada sayın bakanın beyanatları doğrultusunda sadece üç mesleği ele alabildik, diğer mesleklerde durum bundan çok farklı değil. Hatta bordro mahkûmu olmasalar memurlar ve işçilerinde aynısını yapacağından adım gibi eminim. Çünkü biz bize benzeriz. Kimlere benzemeyiz. Avrupa ülkelerinde böyle vergi kaçıracaksın öyle mi? Adamı anasından doğduğuna pişman ederler.

Çalışan memur, işçi ve emekçinin ümüğüne çökmüş kuruşu kuruşuna vergini almasını biliyorsan bunları da takip edecek ve tüysüz yetimin hakkını soracaksın. Hakkıyla vergisini ödeyenlere bir sözümüz yok onların başımız üstünde yeri var. Vergi kaçıranların hakkından gelmek suretiyle aynı zamanda dürüstlükle çalışan avukat, kuyumcu ve doktorlarında hakkını korumuş ve onları da bu usulsüzlükten lekelenmekten korumuş olursunuz.

Sayın bakanım bulunduğunuz makam ve mevki “ağlama duvarı” değil. Çare üretme yeridir. Enflasyon rakamlarını istediğiniz gibi açıklayıp, faizi istediğiniz gibi artırıyorsanız, bu hırsızlığa da çare üreteceksiniz. Üretemiyorsanız bizim de ahımızı almadan oradan şerefinizle ayrılacaksınız. Bilmem anlatabildim mi?

Sanıyorum sizlerde içinde bulunduğumuz durumun sebeplerden birini de anlamışsınızdır umarım. Ülkemizde hiçbir sorun yok, sadece ahlaksızlık sorunu ve insanlık sorunu var. Bu ikisini çözümlediğimiz takdirde diğerleri zaten çözülecektir. Ekstra bir çalışmaya gerek yok.

Anlattıklarımı anlayan varsa anlamayanlara anlatsın lütfen. Bütün sorunların sebebi ahlaksızlık, imansızlık ve insan olamamadır. Gerisi teferruat.