İstanbul'un eşsiz Camilerinden biri olan Sultan Ahmet Camii 1939-1945 yılları arasında Anadolu'dan toplanarak, Trakya'ya gönderilecek askerlerin sevkıyat durağı olarak kullanılmıştır.
Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın muhteşem camilerinden biri olan bu şaheserin içinde ocaklar yakılıp, yemekler pişirilip çamaşır kazanları kaynatılmış ve böylece o şaheser çinileri harap edilmiştir.
Siz camilerinize sahip çıkmazsanız birileri işte böyle yapar. Adım başı cami yapmak çok marifet değil, yapılan camileri amacı doğrultusunda kullanmaktır.
Cami ile cemaatle aranız nasıldır bilemem, bildiğim bir şey var ki o da camilerin son kullanma tarihi benim gibi geçmiş olanlara kaldığıdır.
Gençlerimizin; camiye, namaza ve ibadete pek ihtiyaçları yok gibi. Gerçi yaşlılarımızın önemli kısmı da onlardan farklı değil. Namaz saatlerinde bakıyorsunuz, kahveler ve meyhaneler camilerden daha kalabalık.
Bu aymazlık bizi, yakın zamanda camilerimizi aynı şekilde görmeye doğru götürecek gibi. Belki bu sefer camileri sevkıyat durağı olarak değil de başka amaçlara hizmet ederken görebileceğiz.
Adamların ayak sesleri duyulmaya başlandı bile. Ey Müslüman kim kiminle dans ediyor iyi bak, tahlil et ve ona göre yolunu belirle.
Benden bu kadar gerisi size kalmış. Camilerimiz cami olarak kalsın diyorsan akıllı ol!