Bugün, 17 Temmuz 2025 Perşembe

Muzaffer GÜNAY


İMECE RUHU ESKİLERDE KALDI


“Bir elin nesi var, iki elin sesi var.” Bu güzel atasözünü duymayan, bilmeyen yoktur. Her alanda böyledir. İmece usulünü şimdiki nesiller bilmezler. Nereden bilsinler ki.. Çoktan terkedildi. Tarım toplumları için vazgeçilemez bir usuldü. Ben, iyi hatırlıyorum. Tarlalar imece ile bellenir, ekilir ve hasat edilirdi. Sıra ile her hane bu yöntemle tarım yapardı.

Zorunlu idi birlikte iş görmek, bağ bahçe ve tarlalarda çalışmak. Herkes birbirine yardım ederdi. Ücret söz konusu değildi. Zaten para yoktu kimsede.  Daha doğrusu, yüz kişiden ancak on kişinin az, çok parası olurdu. İMECE RUHUNUN EN TEMEL ÖZELLİĞİ ÜCRTESİZ OLUŞUDUR. Adam etme denirdi bu usulle çalışmaya. Komşusuna yardım eden,” bir adam alacaklı” olurdu.

Böylece bahardan güze kadar bütün tarımsal faaliyetler, birlikte tamamlanırdı. İmece usulü, aynı zamanda bol bol sohbet etmek demekti. Gün akşama kadar çalışanlar, hep susacak değildi ya. Zaten gün akşam olmazdı ki. Sabahın ilk demlerinden gün batımına kadar habire  kazma vuran, bel belleyen, mısır biçen işçiler, ister istemez muhabbetleşmek durumundaydı. Kimi zaman da sesine güvenenlerin türküleri, naraları  yankılanırdı.

“Karadır kaşların benzer kömüre/Yardan ayrılması zarar ömüre.” 

“ Ham elmayı kopardılar dalından/ ayırdılar beni nazlı yârimden.”

Daha nice ezgiler.

Nice sevdalar…

Yardımlaşarak işlerin görüldüğü tarım toplumundan geriye pek bir şey kalmadı, yaşlıların hatıralarından maada.

Nereye gelmek istiyorum? Şuraya:

Yardımlaşma ruhunun yeniden kazanılması acaba mümkün müdür? Eğer mümkünse, ne kadar mümkün olur? Neticede insan tek başına yaşayamaz, işini göremez. Herkes birbirine bir şekilde muhtaçtır. 

Ücretle çalışmak başka bir şey. Buna imece usulü diyemeyiz. Bir zaruretti eskiden yardımlaşma. Bu usul elbette değerli. Değil mi ki, herkes herkese maddi karşılık beklemeden yardımcı oluyor. Tarım azaldı, imece ruhu kayboldu.

Günümüzde ücret esası geçerli. Ücretli olsa bile, eskilerin neşesi yok artık. Her birey kendi işinde gücünde, Köylerde kimse kalmadı. Tarlalar bomboş. Fındıktan fındığa köylerine dönenler Eylül başlarında terk etmekteler ata ocaklarını. Şehirlerin sıkıcı hatta boğucu ortamından memnun olan pek yok tabiatıyla. Bu da ayrı bir durum.

Yoksulluk had safhadaydı. Mısır ekmeği sofraların baş tacı idi. Ramazan aylarında yufka görenler bile nadirdi. Bilirim o çağları.

Fakat, huzur vardı, muhabbet çarık bağına çıkardı zaman olurdu ki. Düğünler, cenazeler çok kalabalık olurdu. Hesap bilinmezdi, hasbilik  baskın karakterdi.

İmece ruhu gitti, geriye posası kaldı.