Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Abdullah ALTAŞ


İMTİHAN MI?   CEZA MI?

İMTİHAN MI?   CEZA MI?


 

 

Allahu Teala insanlara eylemleriyle konuşur. İnsanlara fiilleriyle nasihat verir, anlatır. Musibetler, insanlığa Allah tarafından gönderilen bir mektup gibidir. Bu mektubun maddi ve manevi olmak üzere içerdiği iki boyutu vardır.

Musibetler bize ne söyler? Neyi anlatır? Neyi hatırlatır? Musibetleri nasıl okumalıyız? Musibetlerden hangi mesajları çıkarmalıyız? Bu mektubu nasıl okumalıyız?

Musibetlere maddi boyuttan yaklaşacak olursak; zorluklarla mücadele yeteneklerimizi geliştirmek için fırsat olduğunu görebiliriz. Her zorluğu aşmanın bir çaresinin olduğu mesajını alabiliriz. Yaşam sürecinde; sağlık, eğitim, ekonomi, teknoloji, tasarruf ile ilgili tedbirlerin alınması, ülke olarak güvende olunması için tedbirlerin ve önlemlerin alınması gerektiği dersini çıkarabiliriz. Çağımıza uygun fiziksel donanım ve eksiklikleri yeniden tespit etme ve faaliyete geçme mesajını alabiliriz.

Tüm bu musibetler bizi çözüm odaklı olmaya sevkeder. Musibet kendi içinde adeta insana çözüm yolu gösterir. Malum olduğu üzere atalarımız "bir musibet, bin nasihatten iyidir." demişlerdir.

Musibetlere bir de manevi boyuttan bakacak olursak; Allahu Teala Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurur. "İnsanlar, sadece "inandık" demekle hiç imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannediyorlar?" (Ankebut 2)

Allahu Teala bizleri kullukla sınamak, tepkimizi ölçmek, kulluğumuzun derecesini meydana çıkarmak için sınava tabi tutmaktadır. Kulları sınamak Allahu Teala'nın kanunudur. Öğretmenler de öğrencilerin bilgilerinin hangi seviyede olduğunu tespit etmek için sınav yapmıyor mu?

Allahu Teala sınav sorularını kullarına önceden bildiriyor. "And olsun biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz mallardan, canlardan, ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Ey Peygamber! Sabredenlere mükafatı müjdele." (Bakara 155)

Peygamberimiz Hz. Muhammed de şöyle buyurur. "Müslümanın ayağına batan bir diken bile olsa, müslümanın başına gelen her musibeti Allah onun günahının silinmesine vesile kılar."

Izdıraplar insanı pişirip Allah'a yakınlaştırır. Musibetler yaradılışımızı takviye etme fırsatı verir. Zekamızı eğitir. İnsan için bir lütuf ve nimete dönüşür.

Dünyada en çok musibete maruz kalan başta peygamberimiz olmak üzere diğer tüm peygamberlerdir.

Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir. Kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık, kimi ayrılık acısı çeker, kimi maddi kayıp... Hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız. Kİmimiz bundaki hikmeti anlar ve yumuşar; kimimiz ise, ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.

Mevlana ne güzel söylemiş. "Sopayla kilime vuranın gayesi kilimi dövmek değil, tozu almaktır. Allah sana sıkıntı vermekle tozunu, kirini alır, niye kederlenirsin?"

Hz. Ali'ye sorarlar. "Başımıza gelen sıkıntılar "imtihan mıdır? " "yoksa ceza mı?" Hz. Ali cevap verir. "Allah'a yakınlaştırıyorsa "imtihandır." Uzaklaştırıyorsa "cezadır."