İnsan herhangi bir işe başlarken tertemiz niyetle başlar ve en güzel düşünce ve istekle yola çıkar. Hayatta gerçekleştirmek istediklerine iyi niyetle yaklaşır ve adımlarını atar. Niyetin halis olması işleri ve hayatı kolaylaştıran ve bereketlendiren bir durumdur aslında.
Niyet nedir sorusuna bir gôz atalım?
Niyet, kalbin bir şeye karar vermesi, hangi işin ne için yapıldığının açıklıkla farkında olunması demektir. Hayatta niyetin halis olması çok önemlidir, yani saf, temiz ve samîmî olması.
Hiç şüphesiz ki hayat niyete göre şekillenir!
Her hareketinde niyetin önemli olduğu Şair Eşref’in sözlerinde de ifade edilmiştir: “Niyeti halis olunca kişinin, hayır olur akıbeti her işinin.” İnsan iyi niyetli olduğunu, samimi yaklaşımı ve olumlu hal ve davranışlarıyla tasdik etmelidir. Niyetim halistir dese de, söylenen sözler, sergilenen davranışlar, yapılan hareketler, uygulanan işlerle kanıtlamalıdır. Makbul olmayan işlerin arkasında iyi niyete sığınmak anlamsızdır. Niyetimde “hiç bir kötülük veya ard niyet” yoktur sözü yapılanlarla ispat edilmelidir.
Niyetlerinde halis olanlarlar,mutlaka gerçek mutluluğa ve gerçek hedeflerine ulaşacaklardır.
İnsan, amelinin güzel ve kabule şayan olması için niyetininde güzel ve ihlâslı olması şarttır. Çünkü insanın kalbinde hayır niyeti bulunursa o niyet amele dönüşmese bile, hayra niyet ettiği için Allâh’u Teala o kişiye, yine o ameli yapmış gibi sevap verir.
İşlerimizde her zaman, Allah (c.c.)’ın Rızasını kazanmak düşüncesi ile dop dolu olmalıyız. Niyetlerimizin güzel oluşu amellerinde güzel olacağının işaretidir.
Niyet, amelin özüdür. Niyetsiz ameller boş ve ölü sayılır. Niyet, iyiliği kötülüğe, kötülüğü de iyiliğe çeviren nurlu ve sırlı bir iksir gibidir.
Ameller niyetlerine göre gerçekleşir veya niyetlere göre neticelenir” ifadesi insanın kendi iradesiyle yaptığı bütün ameller için geçerlidir. Kişinin kendi iradesi ile yaptığı ameller, onu hangi maksatla yaptığına göre değer kazanır. Kişi yaptığı niyete göre amelinden sevap veya günah kazanır.
Peygamber (s.a v) efendimiz bir Hadislerinde de şöyle buyurmaktadır.“Mü’min’in niyeti, amelinden hayırlıdır.” Buyurmaktadır. (Mecmeu’z-Zevâid, 1/61,109)
Biz burada Allah’ın öğüdü ile hayatımızı da bu öğüt çerçevesinde şekillendirelim inşallah: “De ki: ‘Herkes bulunduğu hal ve niyetine göre iş yapar. Bu durumda kimin en doğru yolda olduğunu Rabbiniz daha iyi bilir." (İsra Suresi, 84. Ayet)
Halis niyet denince burada Mecnun ile devesi arasında geçen bir örnekleme den bahsetmek istiyorum.
"Mecnun Leyla’nın köyüne gitmek için dişi bir deveye bindi. Bir süre yol aldılar. Mecnun’un bütün derdi; Bir an önce Leyla’sının köyüne ulşaşmak ve Leyla’sına kavuşmaktı. Dişi deve ise geride bıraktığı yavrularını düşünüyordu. Mecnun bir an dalıp gittiğinde deve geriye dönüyor, köye yavrularına kavuşmak için koşmaya başlıyordu. Mecnun kendisine geldiğinde devenin yolunu tekrar Leyla'nın köyüğne doğru çeviriyordu. Bu yolculuk iki üç gün böyle iki ileri bir geri devam etti. Mecnun yıllardır yollardaymış gibi şaşırıp kalmıştı. Baktıki bu yol böyle bitmeyecek devesinden indi ve "Ey deve! ikimizde aşığız ama sevdiklerimiz farklı yerlerde. Biz birbirimizle yol arkadaşlığı yapamayız. Bizim beraberliğimiz ikimizi de hedefe ulaştırmayacak. En doğrusu biz yollarımızı ayıralım." dedi ve deveyi serbest bıraktı."
Evet değerli dostlar! Mecnun İnsan ruhunu temsil eder: Ruh Rabbine aşık olduğundan O'na doğru gitmek ve bir an önce Rabbine kavuşup Rahmet ve mağfiret kapılarından istifade ederek Rabbinin nimetlerine kavuşmak ister. Fakat nefis, Maddi arzularının peşinden koşarak ona devamlı engel olur.
Netice itibariyle Yüce Rabbimizin en güzel bir şekilde yarattığı İnsan eğer Dünyada huzura Ahirette ise nimetlere kavuşmak istiyorsa; Ruhunun ve nefsinin arzularını dengede tutmalı ve ölçülü davranmalı…