Hüseyin DENİZ

Tarih: 01.09.2023 16:31

İSLAM DİNİNDE HELAL KAZANÇ

Facebook Twitter Linked-in

Değerli dostlarım; Öncelikle bugünün konusu olan helal ve haramın tarifini yapalım.

HELAL: Dinen izin verilmiş, hakkında şer'î bir yasaklama ve kısıtlama bulunmayan davranışı ve onun dinî-hukukî hükmünü; 

HARAM İSE: Dinen yapılması kesin ve bağlayıcı bir tarzda yasaklanan ve yapılması durumunda da uhrevi cezayı gerektiren fiilleri ifade eder.

Allah’a iman etmiş Müslüman bir kimsenin en başta yapması gereken vazifelerinden birisi, Cenab-ı Hakk’ın rızası istikametinde helal sınırlar içinde yaşamak ve rızkını helalinden kazanmaktır. Allah Teala bizi imtihan etmek için bazı şeyleri helal, bazı şeyleri haram kılmıştır.

Haramla iş görmek, haksız tartıda hile yapmak, emeksiz kazanç, yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırmak hırsızlık karaborsacılık kazanımlardır.

Yüce Rabbimiz emir ve yasağını da sırf bizim iyiliğimiz, dünya ve ahiret mutluluğumuz için koymuştur.

Dinen kazanımların, helal olması oldukça önemlidir.

Kazanımların helal olması için alın terinin olması, birde Allah'ın izin verdiği işlerde çalışmak, helal olan şeylerin ticaretini yapmak, alım satımı haram olan şeylerden (içki, eroin, esrar, kokain) gibi insanları bağımlı ve sarhoş eden şeylerin hepsini kapsar.

İslâmın emri kişinin uygun işlerle hemhal olmak gerekirken yaptığı işlerde de asla hile hurdaya yer vermemesi, hırsızlığa yolsuzluğa haksız kazanca tevessül etmemesi gerekmektedir.

İslâm’ın haram kıldığı yasak ettiği işlerden ve yerlerden kazanılan paranın artısı ve eksisi tartışma konusu yapılmadan bunu kabul edilmesi gerekir. Helal yollardan ve  işlerden kazanılan para ise helal olarak nitelendirilir ve helal kazanç dinimizce ibadettir.

İslam dini, tembelliğe, sorumsuzluğa ve çalışmadan kazanmaya, alın teri olmadan kazanca izin vermez. Her insanın alın teri dökerek, el emeğiyle, göz nuruyla çalışarak kazanmasını ister. Resûl-i Ekrem’in, "Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir şey yememiştir.(Buhârî,büyü 15)        

Buyurarak alın teri helal kazancın önemine vurgu yapmıştır. İslam dini, bizi her zaman Allah’ın helal ve temiz nimetlerine davet eder. Haram ve kötü şeylerden kaçınmamızı emreder. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır. "Allah’ın size verdiği helal ve temiz rızıklardan yiyin ve kendisine inanmakta olduğunuz Allah'a karşı gelmekten sakının (Maide 5/88) Mümin, Rabbine gönülden bağlıdır. O’nun emirlerine uyar. Yasaklarından uzak durur. Kazancını meşru yollardan temin eder. Haram yollardan kazanılan her türlü kazanca başvurmazlar.

Maalesef günümüzde kısa yoldan para kazanmak ve emek hırsızlığı yapmak, tartıda hileye başvurmak başarıymış gibi gösterilmektedir. Hâl bu ki! Kul ve kamu hakkına riayet etmeden, her türlü emeğin çalınması başkalarının bin bir emekle sahibi olduğu mahsulünü çalmak ve kamu malını zarara uğratmak, usulsüz ihaleler akarak kazandığını sanmak aslında kaybetmektir. Aldatarak, hile ile insanları kandırıp haksız kazanç elde etmek inancımızla asla bağdaşmaz. Allah Resulü (SAS) şöyle buyurmuştur: “Bizi aldatan, bizden değildir.

Mümine düşen, alın teriyle yetinmek, rızkını helal yoldan temin etmek için çalışıp çabalamaktır. Eğer bir kişi Devlet’te olsun veya özelde olsun, çalışıyorsa oranın şartları esasına uyarak verimli çalışması gerekir.

Kişi biranda iki yerde çalışması uygun olmaz, çalıştığı ister kurum olsun, isterse özel olsun mesai saatleri içinde başka işten kazanç sağlaması islâma göre haramdır. 

Dostlarım! Rızık için endişeye mahal yoktur. ”Allah Kur’an-ı Kerim Ankebût 60’ta mealen şöyle buyurulmaktadır: “Nice canlılar var ki, hayatları için gerekli olan rızkı yanlarında taşıyamaz. Onların da sizin de rızkınızı veren Allah’tır. Allah yarattığı bütün canlıların rızkına kefildir.

Rabbimiz, kendi rızası yolunda harcanan hiçbir alın terini ve emeği karşılıksız bırakmaz konu ile ilgili bir hadiste Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Hiç kimse (Allah'ın (cc) kendisine takdir ettiği) rızkı —geç de olsa— elde etmeden ölmeyecektir. Öyleyse Allah'tan (cc) (hakkıyla) sakının ve rızkınızı güzel yoldan isteyin. Helâl olanı alın, haram olanı terk edin!" buyurmuştur

(İbn Mâce, Ticaret, 2)

 İslam'da ticaretin meşru bir kazanç yolu olduğunu ilan ederken tartıda hile yapmak, hırsızlık, gasp, rüşvet, faizcilik ve tefecilik, fahiş fiyat, karaborsacılık ve aldatma gibi haksız kazanç yöntemlerini de yasaklamaktadır. 

Bu yöntemlerde güçlü olan karşı tarafı ezmekte, bu şekilde ticaret ahlakı kaybolmakla birlikte, zaaf ve ihtiyaç içinde olmasından yararlanmakta, rızası olmadan zayıfın malını alıp yemektedir.

Birde malum olduğu üzere Ağustos ayı fındık hasadının başladığı aydır. Sahil kesimleri toplayıp bitirdi şimdi sıra yükseklere geldi hasat devam etmektedir. Toplanan fındık çuvalları ya bahçede yada yol kenarlarına mecburen bırakılmaktadır. Çoğu üretici kardeşlerimiz kurutup depoya kaldırıldığı da oluyor. Bu aylarda bazı nahoş olmayan art niyetli insanlar tarafından çalındığına şahit oluyor yada duyuyoruz, başkalarına ait fındıkların çalınması doğru bir şey değildir ve de haramdır. Haksız kazançtır, kul hakkına tecavüz, alın terini çalmaktır.

Malum mevsim fındık hasat etme zamanı. Gurbettekiler hep köylerine döndüler. Haliyle alış verişin bol, bol yapıldığı bir mevsim olmasından dolayı bazı AVM’lerin haksız  kazanç yöntemlerinden biride elindeki malı stoklamak yoluyla fahiş fiyatlarla satma yoluna tevessül etmekteler.

Bunu daha öncesinden pandemi döneminde Ülkemizde ne yazık ki! Büyük marketlerden bazıları ürün stoklama yoluna başvurduklarına şahit olmuştuk. Bu yöntem fiyatların artmasına sebebiyet verdiler. Halkı galayana getirdiler. İşte İslam dini bu yolla kazanç sağlamanın çok tehlikeli bir yol olduğunu ve haram olduğunu beyan etmektedirler.

Bu yollara tevessül edenleri Cenabı hak şöyle uyarmaktadır. "Mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin. Bile bile, günaha saparak, insanların mallarından bir kısmını yemeniz için onun bir parçasını yetkililere aktarmayın. (Bakara, 2/188) 

Kardeşlerim: Maalesef günümüzde tevessül edilen yöntemler haksızlık, hırsızlık, yoksuzluk, karaborsacılık ve sosyal adaletsizlik maalesef anarşiyi ve ahlaksızlığı doğurur ve de körükler. Buda toplumun düzeninin bozulmasına, asayişin ortadan kalkmasına, toplumdaki herkesin can güvenliğinin de tehlikeye düşmesine sebep olur. Haksız yoldan kazanç sağlayan kişilerin birde dualarının kabul olmayacağı söz konusudur. Allah Resul’ü ibadet ve dualarımızın kabul olması için, neye dikkat etmemiz gerektiğini çok açık bir şekilde göstermektedir: 

"Bir kimse uzun bir yolculuğa çıkar. Saçı başı darma dağınık. Yüzü, gözü toza toprağa bulanmış bir vaziyette ellerini semaya uzatarak; Yarabbi! Yarabbi! Diye dua eder. Halbuki yediği haram, giydiği haramdır. Böylesinin duası nasıl kabul edilir.!"(Müslim 

Haram rızık mü ‘minin bu nezâhetini, temizliğini ahlakını bozan âdeta bir zehir mesâbesindedir. Bulaştığı her şeye zarar verir. Mesela kazanca bulaşınca, bereketini yok eder; bedene bulaşınca, kişiyi harama meylettirir âhlak kalmaz, gönle bulaşınca, onu hantallaştırır. Ne güzel bir sözdür Hz.Ömer’den Haramda huzur ararsan, huzur sana haram olur. “Haramı olanın huzuru asla olmaz”

Rabbimiz! Nasibiniz helâlinden olsun 

Hepinize selam olsun


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —