Bugün, 17 Mart 2025 Pazartesi

Mehmet Ali AYDIN


İŞTE ESERİNİZ

İŞTE ESERİNİZ


Basında yer alan bir habere göre; Kocaeli’de bir lisede düzenlenen mezuniyet töreninde bazı kız öğrenciler “uygunsuz kıyafet” gerekçesi ile törene alınmayınca aileler tepki gösterdi. Okulun bahçesinde düzenlenen mezuniyet töreni öncesinde okulun oluşturduğu “mezuniyet komisyonu tarafından velilere “veli izin onay formu” gönderildi.

Formda, “Milli manevi değerlere, kılık kıyafet yönetmeliğindeki temel sınırlandırmalara (Yırtık ve delikli kıyafetler ile şeffaf kıyafetler giyemez. Vücut hatlarını belli eden şort, tayt gibi kıyafetler ile diz üstü etek, kısa pantolon kolsuz gömlek ve tişört giyemez. Siyasi sembol içeren simge, şekil ve yazıların yer aldığı fular, bere, şapka, çanta ve benzeri materyalleri kullanamaz” ifadeleri yer alırken, velilerin imzalaması istendi.

Bazı kız öğrenciler yönetmeliğe aykırı kıyafetler giydikleri için törene alınmadı. Öğrencilere kapılar kapatılırken bazı veliler ve öğrenciler, okul yönetimine tepki gösterdiler. Okul yönetimi ile veliler arasında çıkan tartışma sonucunda olaya jandarma müdahale etti. Olaylar üzerine okula gelen ilçe milli eğitim müdürü kapıları açtırarak öğrencileri içeri aldırdı.

Kocaeli Valiliği olaylar üzerine konuyu araştırmak için iki eğitim müfettişi görevlendirdi.

Yukardaki satırlara benim şahsen bir katkım ve ilavem yok. Tamamen haber sitesindeki şekliyle aldım. Özellikle okulların yaz tatiline hazırlandığı şu günlerde anaokullarından başlayarak üniversitelere kadar furya halinde devam eden bir “mezuniyet töreni” olayı var. Ya hu bizlerde yıllarca okuduk, dirsek çürüttük, bir sürü de diplomamız var ama hiç birinde böyle bir halt görmedik. Ya bizi eğitenler çağdışı, gerici ve yobazdı. Ya da bizde törene katılacak şekil ve şimal yoktu.

Bu törenler okulu bitirmenin mutluluğu içinde yeni bir okula ya da hayata başlamanın heyecanı için düzenlenmiş bir etkinlik değil de adeta bir teşhir ve cinsi cazibelerin sergilendiği bir arenaya dönmüş vaziyette. Aksini söyleyecek ve ispat edecek varsa alnından öpeceğim.

Bugün aklı başında bir Müslümanın yüzü kızarmadan ve utanmadan şehrin sokaklarında dolaşması mümkün değil. Sokaklarda arzı endam edenlerin büyük çoğunluğu “edebe mugayir” kılık kıyafetle dolaşıyor ve sizin elinizden bir şey gelmiyor. Peygamberimizin bir hadisi şeriflerinde buyurduğu gibi: “Nerede bir kötülük görürseniz elinizle müdahale edin, elinizle edemiyorsanız dilinizle edin şayet bunu da yapamıyorsanız kalbinizden buğz edin, bu da imanın en alt derecesidir”. Sizce sokaklardaki kılık kıyafetler normalse bir şey diyemem.

Neyse biz yine konumuza dönelim. Bana göre bu iktidarın eğitim alanında okulların modernize edilmesi, yeni teknolojilerle donatılması, her türlü maddi imkânları sağlaması son derece başarılı. Ama gerek öğretmen yetiştirme, gerekse eğitim konusunda ne yazık ki çok beceriksiz ve başarısız. Yaptığı yanlışların en büyüğü ise “kılık kıyafet yönetmeliği” konusunda zırvalamasıdır. 

Kılık kıyafeti serbest bırakmak suretiyle hem öğretmenleri rezil ettiler hem de öğrencileri. Ben de otuz üç yıl bu mesleği yaptım ve her kademede görev aldım. Bizim zamanımızda giyeceğimiz kıyafetimiz belli idi. Gömlek, kravat ve takım elbise yada renk ve desen farklı olsa bile ceket, pantolon. Öğrencilerde önceleri siyah önlük ve yakalık iken bu renk değişimi olsa da bile kıyafet olarak devam etti. 

Hatta idareciliğimiz zamanında her sabah içtimada saç, sakal ve kıyafet kontrolü yapılırdı. Hatta kız öğrencilerden saçı kısa olanlar dışındakilerden tek ya da çift örük aranırdı. Etekler dizden en az dört parmak aşağıda olurdu. Sağ olsun bu iktidar bunun içine etti ve kıyafet serbestîsi getirdi. Evimizin yakınlarında ilkokul, ortaokul ve lise düzeyinde okullar var. Hepsinde de öğrenciler ve öğretmenler var. Fakat ne yazık ki kılık ve kıyafetine bakarsanız ne yazık ki bunlardan hiçbiri yok. Öğretmenine erkek öğretmende saçlar uzun ve arkadan bağlanmış, çenesinde üç beş tane kıl güya top sakal bırakmış. Affedersiniz kıçında yırtık pırtık bir pantolon, üzerinde hırpani bir kazak, tişört veya kırışık bir gömlek, ayağında boyasız kirli bir bot ayakkabı. Sorsan ben öğretmenim diyor.

Hanım öğretmenlerimizde onlardan çok farklı değil. Mini etek, kolsuz bluz, saçlar rengârenk boyanmış. Kimisi sözüm ona pantolon giymiş ama giymese o kadar tahrik edici olmaz. Neresine baksanız bir garip durum var. Tabii ki öğretmenler böyle olunca öğrenciler onlardan aşağı kalacak değiller ya onlarda öğretmenleri ile yarışıyorlar. Kızlarımızın maşallahı var her biri mankenlik ajansının defileye göndereceği mankenlere taş çıkartıyor. 

Ortaokuldan itibaren hepsinin birer manitası var. (o neyse) Her köşe başında arlanma yok, utanma yok edebe mugayir bir halde el ele göz göze diz dizeler. Anne ve babaların kimisi çocuğunun bu durumundan hiç şikâyetçi değil. Şikâyetçi olanlarsa “ne yapayım, sokağa mı atayım, sözümü dinletemiyorum” bahanesine sarılıp durumu idare ediyorlar. 

Sonra da “kılık kıyafet yönetmeliğini” ileri sürüp mezuniyet törenlerine kısıtlama getiriyoruz. Adama demezler mi:" Geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye”. 

Bu rezaletin günahı bunun müsebbibi olanlara yeterde artar bile. 70-80’li yıllarda müstehcen filmlerin gırla gittiği bir dönemde filmin birinin adı “Ar, namus tertemiz” di. Evet şimdi büyüklerimiz sağ olsunlar ar namusu tertemiz ettik. Hepimize geçmiş olsun… Başlıkta da söylediğim gibi işte eseriniz artık onunla övünebilirsiniz!!!