Değerli okurlar bu yazıyı, İstanbul İstiklal Caddesinde meydana gelen bombalı terör eylemi sonrasının sabahı yazıyorum. 6 masum vatandaşımız terör eyleminde şehit oldular. Onlarca yaralılarımız var ve yüreğimiz, ciğerimiz yanıyor. İçimizi azıcık ferahlatan bu eylemin faillerinin tamamı ile elebaşlarının yakalanmış olmasıdır. Allah şehitlerimize rahmet eylesin, yakınlarına baş sağlığı ve sabırlar ihsan etsin. Empati yapamaya dahi cesaret edemiyorum.
Büyük Türk Milleti! Bu eylemin nereden geldiğinin, adresinin yerini İç İşleri bakanı açıkladı, hatta taziyelerini de kabul etmediler. 1950 yılından itibaren Türk devletinin her kademesini ele geçiren bu devletten ilk kez yakamızı kurtarmanın eşiğindeyiz. Bu kurtuluşun elbette kolay olmayacağı malumdur. ABD diye bir devleti tanımlamak yerine ABD’nin küresel nizamı kuran büyük şirketler topluluğu olarak tanımlamak daha doğru bir tanımlamadır. Orduları yine büyük şirketker ve bankerler topluluğuna hizmet eder. İngiltere de ki Silahlı kuvvetler nasıl ki Kraliyetin şahısların kendi malıdır. ABD’dekilerde tüzel kişilerin yani şirketlerindir. Kendi matbaalarında bastıkları bizim değerli zannettiğimiz, hiçbir karşılığı olmayan üzerinde yazan rakamlardan değerini alarak Tüm Dünya’daki merkez bankalarının rezerv parası haline getirip bu kâğıtlar üzerinden Dünya’yı sömürerek değerli olan her şeylerini aldılar ve almaya devam ediyorlar. İşte bu sisteme karşı çıkan her kim olursa olsun yok etmeye çalışıyorlar. Türkiye olarak karşılarında 1950’lerin teslimiyetçi milleti yok. İlk direnişimiz 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtıyla başladı. 1974’ten sonra başımıza gelenleri hatırlayın. Ülkemiz tam bir kaos ortamına sürüklendi. Aynı silahla, hem sağcılar vuruldu, hem de solcular vuruldu. Bunlar devletimizin kriminal kayıtlarında mevcuttur. 1974’ten,12 Eylül 1980’e giden süreçte yaklaşık, 9 bin vatandaşımız can verdi. Solcular eskiden Sovyetler Birliğinin hasretini çekerlerdi. Sağcıları ise ABD’nin kuklası olarak görürler ve ABD’nin köpekleri diyerek hakaret edilirdi. Aynı solcular şimdi ABD’den çıkmaz oldular. Sağcılar ise ABD karşıtlığının kalesine dönüştüler.
Değerli okurlar işin özeti şudur. Kapitalizmi kuran akıl ile Komünizmi kuran akıl aynıdır. Lenin ve Troçki’yi sınır dışı eden Çar’a karşı, 1917 yılında onlara ABD pasaportu vererek tekrar Rusya’ya gönderip halk ayaklanmasını Komünist devrime dönüştürmesini sağlayan ve onlara maaddi kaynaklar aktaran aynı akıldır. Dünya’nın en büyük silah sanayi sahipleri, Dünya’nın en büyük petrol şirketleri sahipleri ile Dünya’nın en büyük bankerlerinin oluşturduğu ve kurduğu Dünya müesses nizamına karşı ilk karşı duruş Anadolu’dan yeşerdi. 2. Dünya savaşından sonra onların süratle imarını ve inşasını kurarak yüksek refah seviyesine ulaştırdıkları Batı Avrupa ülkelerini aşırı tüketen ve çalışmadan maaş alıp yatan toplumlara dönüştürdüler. Almanları da çalıştırıp onlara baktırdılar. Bize ise tarım ülkesi olma görevi verdiler. Sanayileşmeyecek ve tarım ülkesi olarak Avrupa’yı besleyecektik. Avrupa Ekonomik Topluluğunu kurdurup Almanların ürettiklerini, yine Almanların parasıyla aldırdılar. Bizden de gıda alacaklardı. Yine Japonları çalıştırıp, onların ürettiklerini de, bastıkları kâğıtların karşılığı olarak ABD’lilerin hizmetine verdiler.
Değerli okurlar, işte 21. Yüzyıl da bu sistem değişiyor. Sadece bizler değil AB ve ABD dışındaki tüm ülkeler bu sisteme karşı mücadele veriyor. ABD ve AB ise yani Atlantik kuşağı bölgesi ülkeler, NATO üzerinden mevcut müesses nizamın korumaya çalışıyorlar. Biz şu anda NATO’da bizim korunmamız için değil, NATO ile savaşmamak için varlığımızı sürdürmeye devam ediyoruz. Bu müesses nizamın içimizdeki adamları kimler biliyor musunuz? Sayayım, halen dahi batı kültürü ve demokrasisi üzerinden batı hayranlığının yobazları, Din üzerinden toplumların beyinlerini hipnotize eden tarikatlar ve onların liderleri, gördüğünüz ne kadar Mustafa Kemal Atatürk düşmanı, cumhuriyet düşmanı, sarıklı sarıksız, şalvarlı şalvarsız beyinleri yıkanmış tipler, müesses nizamın en kullanışlı aparatlarıdırlar. Etnik milliyetçilik üzerinden Kürtçülük, pontusçuluk vs. gibi etnik kimliğini özellikle öne çıkaran tipler yine bu düzenin en kullanışlı aparatlarıdır. Sünnilerden aleviye, Alevilerden Sünnilere karşı Mezhepsel ayrılıkçilık yapan herkes yine bu düzenin en kullanışlı aparatlarıdır.
Değerli okurlar bu ülkede Atatürkçülüğü batı medeniyetiyle özdeşleştirdiler. Hâlbu ki o batı medeniyeti diye bir kelimeyi hiçbir zaman kullanmadı. O hep çağdaş medeniyetten bahsetti. İşte o çağdaş medeniyetin merkezi her daim Anadolu olmuştur. Medeniyet tüm Dünya’ya bu topraklardan yayılmıştır. Hamaset yapmıyorum. Çok azıcık merak edin ve Konya’daki Çatalhöyük’ü araştırın. Şu anda yine Dünya’nın en eski medeniyeti Göbeklitepe’de bulundu ve daha da geriye gitti. Daha da gidecek. Biinlerce yıllık geriden gelen medeniyetlerimizden vaz geçip 500 yıllık batı medeniyetinin karşılıksız dolar, euro gibi kağıt parasının peşine düşen entelllektüel görünümlü müptezellere bakmayın. Halen yani bugün dahi ABD ve AB diyen biri ATATÜRK’çü olamaz. Ayrıca, Batının ne kadar sapkınlığı varsa bunu Atatürkçülüğe yamamaya çalışan dindar geçinen müptezel ahlaksızlar da ortalıkta kol geziyor.
Değerli okurlar, Dün gece Türk Devleti, bir kez daha saldırıya uğradı. Dışarıdan yani ABD’nin kontrol ettiği Suriye bölgesinden özel olarak görevlendirilerek bombalı terör eyleminin yaptırılması, bildiğiniz resmen o ülkenin saldırısıdır. O ülkeyle işbirliği yapan Yunanistan’da suçüstü yakalanmıştır. Türk devleti artık 70’lerin 80’lerin devleti değildir. Hesap sorabilen ve bu yeteneğe kavuşmuş devlettir. Bu saldırı dan sonra artık hiçbir şey bırakın 10 yıllar öncesini, daha üç ay öncesi gibi dahi olmayacaktır. Türkiye Devletini halen dahi hafife alanlar var. Gerek içeride, gerekse dışarıda Türkiye devletini ve bu günlere hazırlanan Türk Devlet aklını hafife alanlara verilecek cevapları hep birlikte göreceğiz. 21. Yüzyıl Türk Yüzyılıdır. Dün akşamdan itibaren görmek için Fazla bekleyeceğimizi sanmıyorum. Artık Türk Devletinin dur dediği yerde durulacak, yürü dediği yerde yürünecektir. Kalın sağlıcakla.