Hayat dediğimiz şey, devasa taşların değil, küçücük çakıl taşlarının üstünde yükselir.
Kimi zaman bir tebessüm, çökmüş bir kalbi ayağa kaldırır; kimi zaman ihmal edilen bir selam, insanın içine karanlık bir sessizlik salar.
İnsanlık, büyük zaferlerden değil, görünmez iyiliklerin sessiz bir zincir gibi birbirine eklenmesinden doğar.
Küçük bir iyiliği ertelemek, aslında koca bir hayatı ertelemektir.
Çünkü sen farkında olmazsın, verdiğin bir bardak su, bir ömrün şükrü olur; tuttuğun bir el, karanlıktan kurtarır.
Tersi de doğrudur: küçücük bir haksızlık, bir göz ardı ediş, bir kırıcı söz; yıllarca taşınacak bir yük doğurabilir.
İnsan kendini büyük işlere saklamamalı.
Çünkü hayat, küçük ayrıntıların büyük yankısıdır. Göz göze geliş, omza dokunuş, gönül alışı...
Bütün bunlar, birinin dünyasında yeni bir bahar başlatabilir.
O halde, en küçük iyiliklerden bile kaçınmamak gerekir.
Zira bazen koca bir hayat, minicik bir jestin gölgesinde filizlenir.
Kim bilir, belki senin küçücük iyiliğin, birinin yeniden yaşama tutunma sebebidir. alıntı