Bugün, 27 Nisan 2025 Pazar

Muzaffer GÜNAY (ÇOCUK MASALLARI)


KADIN İLE TİLK

ÇOCUK MASALLARI


Bir varmış, bir yokmuş. Develer tellal iken, pireler berber iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken bir köyde bir kadın yaşarmış. Bu kadının birde kızı varmış.

Bir gün kadın, kızını ziyaret etmek istemiş. Giderken biraz yağ götürmeyi düşünmüş. Keçilerini sağmış, sütü pişirmiş. Sütten yoğurt yapmış. Yoğurdu ayran yapıp ayrandan da yağ çıkarmış. Bu yağı, bir çömleğe koymuş. Çömleği eline almış. Kızının evinin yolunu tutmuş. Yolda giderken, önüne bir tilki çıkmış:

-Ana, nereye gidiyorsun?

-Kızımın yanına gidiyorum.

-Beni de yanına alır mısın? Sana yol arkadaşı olurum.

-Peki, gel, memnun olurum.

-Tilki, gizlice sevinmiş. Hemen kadınla beraber yola koyulmuş. Ama tilkinin gözü çömlekteymiş. Kadına:

-Anacığım, demiş. Sen yoruldun. Şu çömleği bana ver de ben taşıyayım.

Kadı, tilkinin kurnazlık yaptığını düşünememiş. Çömleği tilkiye vermiş.

Tilki, kadının ardından yürümeye başlamış. Kadıncağız:

-Neden ardım sıra geliyorsun, yanımda yürümüyorsun? Demiş.

Tilki:

-Şey!... Sana saygımdan dolayı böyle yürüyorum, diye cevap vermiş.

Bu şekilde yürümeye devam etmişler…

Bu arada tilki, yavaş yavaş çömleğin kapağını açmış. İçinden biraz yağ alıp midesine indirmiş. Kadının hiç haberi olmamış. Yol boyunca çömlekte ki yağı bitiren tilkinin karnı doymuş. Kurnaz tilki, bununla yetinmemiş. Kadın, yağı yediğini anlamasın diye, çömleğin içine toprak doldurup ağzını kapatmış.

Kadın, kızının evine yaklaşınca:

-ana! Sen kızının yanına gir. Baş başa biraz konuşun; ben az sonra gelirim diyerek uzaklaşmış.

Kadın, kızının evine varmış, çömleği vermiş. Kızı, annesinin elini öpmüş. “Hoş geldin” demiş. Annesinin ne getirdiğini merak etmiş. Çömleğin ağzını açıp bakmış. Birde ne görsün? Çömleğin içi toprak dolu!... Şaşkınlıkla:

-Anne, bu toprağı niçin getirdin? Diye sormuş.

Kadın şaşırmış. Tilkinin oyununu anlamış ve öfkelenmiş. Kızına her şeyi anlatmış.

Kız, annesinden daha çok öfkelenmiş. Kendi kendine:

-Ah, alçak tilki! Diye konuşmuş.

Kadın:

-Vay, hayin vay! Demiş.

Meğer tilki bu sözleri bacadan dinliyormuş:

-Oh! Canıma değsin. Yağı yedim, karnımı doyurdum, diyerek anne ile kıza sesini duyurmuş. Kıs kıs gülüyormuş.

Anne ve kızı, başlarına gelen bu olaya çok üzülmüşler. Kendi aralarında tilkiye nasıl bir ceza vereceklerini konuşmuşlar. Annesi:

-Şimdi, hiç bir şey demeyelim. Sen bana biraz kara sakız bul, demiş.

Kız, kara sakız bulup getirmiş.

Kadın, tilkinin çıktığı bacanın etrafına kara sakız sürmüş.

Ertesi akşam yine bacanın kenarına gelen tilki, kuyruğunu bacadan sarkıtmış ve:

-İşte, yine geldim, diyerek anne ve kızı ile dalga geçmek istemiş.

Bu sefer, anne ve kızı kıs kıs gülüyormuş. Çünkü tilkinin kuyruğu kara sakızlı bacaya yapışmış. Tilkiyi büyük bir korku sarmış. Uğraşmış, uğraşmış… Sonunda kuyruk kopmuş.

Annesi ve kızı, buna çok sevinmişler. Tilki o günden sonra, artık hiçbir kimseye kötülük yapmamış.

(Avrupa Masalı)