Bugün, 5 Ağustos 2025 Salı

Abdullah ALTAŞ


KAHROLSUN İSRAİL!

KAHROLSUN İSRAİL!


.... demekle İsrail kahrolmuyor! Eğer "Kahr okumakla" iş bitseydi, Allah'ın kulu ve peygamberi, peygamberimiz Hz Muhammed Aleyhisselam düşmanlara sadece "beddua" eder, savaşmazdı. 

Oysa peygamberimiz, düşmanlarla bizzat savaşmış, savaşın içinde bulunmuş ve yaralanmıştır. 

O, bir sözünde "Kuvvet, atmaktır!" buyurmuş ve bu sözü 3 defa tekrarlamıştır. 

Eğer, "Falanca Kahrolsun!" demek ile iş bitseydi, Malazgirt savaşında Alpaslan 'ın ordusu "Kahrolsun Bizans!"  der, savaşa gerek kalmaz, iş olur biter, Bizans mağlup olurdu! 

Osmanlı ordusu, Fatih Sultan Mehmet idaresinde Bizans' ı yıkıp, İstanbul'u fethetmeden önce "Kahrolsun Bizans!" demekle Bizans kahrolsaydı, savaşacak askere, silaha, araç ve gereçe lüzum kalmaz, hiç bir asker ölmez, iş olur biter İstanbul feth edilirdi. 

"Kahrolsun Avrupa emperyalist ve sömürgecileri!"  demekle iş hallolsaydı, Çanakkale savaşına ve Kurtuluş savaşına gerek kalmaz, hiçbir can kaybı olmaz, hiçbir aile askere giden oğul özlemi çekmezdi! 

"Kahrolsun Rumlar!" demekle, Rumlar kahrolsaydı 1974 te, Türkiye, "Kıbrıs Barış harekatı" yapmak zorunda kalmaz, şehitler vermezdik! 

Demek ki hiç bir gayret ve eylem gösterilmeden, teorik olarak, sözel olarak "Kahrolsun" demekle iş bitmiyor! Karşı taraf kahrolmuyor! 

Kişi, şeytanla, kendi nefsiyle mücadele ederken bile kendisinin, kendisiyle bir mücadelesi ve gay reti söz konusu! "Kahrolsun şeytan!" demekle iş bitmiyor!... 

Allah Celle Celalühü, yaratmış olduğu mümin kullarına, kötülerle mücadele görevi vermiştir. Kur'an ve hadislerde bu buyruklar söz konusudur. 

"Ey mü’minler! Düşmanlarınıza karşı bütün imkânlarınızı seferber ederek kuvvet hazırlayın..." (Enfal suresi. 60.Ayet)

Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir.... 

(Hadisi Şerif) 

Elbette, kötülük ve kötülerle, düşmanlarla yapılan bu mücadelede, Allah 'ın yardımı söz konusudur. Allah, düşmanlarla yapılan mücadelede, ilave olarak kendisinden  yardım istenmesini mümin kullarına öğütlemiştir. 

Onun için, mümin ve müslüman bir kulun, kötülükle, kötülerle, düşmanlarla yapacağı mücadelede, fiziksel mücadeleden kaçınıp sadece "Beddua"  ile bu işin neticelemeye çalışması doğru değildir! 

Mesela ; Allah’ın "Fakiri doyurun!" buyruğu karşısında, bizim yapmamız olan bir görevi  "Allah'ım Fakiri doyur!" diye dua edersek, Allah 'ın "Yetimi koruyun, gözetin!" buyruğu karşısında, bizim yapmamız bir görevi, "Allah' ım! Yetimi koru!" diye, (Haşa!) görevi Allah'a havale edersek! 

Allah , bizlere, "Acize merhamet edin!"  buyurduğunda, Biz de, "Allah 'ım! Acizlere merhamet et! " 

diyerek, Allah ın bizden istediği görevi, biz yine ona devredersek, görevimizi anlayamamışız! demektir.