Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Levent AKTAŞ


KARA BİR GÜN!

KARA BİR GÜN!


16 Şubat 2022, günlerden Çarşamba...

Kara bir gün...

Tarih sayfalarında kara bir gün diye alacak yerini...

O kara günde komşumuz Giresun'da 16 yaşındaki bir çocuk, zorla nişanlandırılan eski nişanlısı tarafından boğazı kesilerek katledildi! Kara gün diyorum, çünkü böyle bir günün ne gecesi aydınlık olur, ne de gündüzü....

16 Şubat'ta 16 yaşında bir kız çocuğunun bedeni vahşice bıçaklanarak, toprağa düştü. Benim bildiğim bu aylarda havaya, suya ve toprağa düşen cemreydi. Oysa bu kez küçük bir kız çocuğunun vucüdundan akan kanlar sulamıştı havayı, suyu ve toprağı....

16 yaşında fidan gibi bir kız çocuğu. Geleceğe umutla bakan, hayalleri olan, tazecik, körpe, henüz etrafında olup bitenlerden habersiz masum bir kuş misali.

O ana, o baba onu çocuk yaşta nasıl nişanlamaya kalkarlar? Hangi çağda yaşıyoruz. Eğitim seviyesi düştükçe, halk da böyle cahilleşiyor işte. Ya para uğruna satılmıştır ya da bir boğaz eksik kalsın sofradan diye başlarından atılmak istenmiştir. Bir kız çocuğunun anası-babası tarafından zorla evlendirilmek istenmesinden daha iğrenç ne olabilir ki şu dünyada? Bu evladını bile bile ateşe atmaktan başka nedir ki? Nasıl anlatılır bilemiyorum.

Aynı gün, aynı saatlerde yaşamından koparılan henüz 19 yaşında bir anne adayı da Giresun'daki kızımız Sıla Şentürk gibi katledildi. 4 aylık hamile hem de imam nikahlı eşi tarafından.

19 yaşında ve hamile Hazal Alpyörük, Balıkesir'de iman nikahlı eşi Kadir Meşe tarafından kıskançlık bahanesiyle bıçaklanarak öldürüldü. Fail gözaltına alındı. Yine giden bir can, yine bir ana kuzusu.

Henüz 4 aylık hamile olan ve anne olacağı günü sabırsızlıkla bekleyen bir kadının acılı bağışları duyuldu sokağın ta ötesinden. Karnına aldığı bıçak darbeleri hem O'nu, hem yavrusunu hayattan kopardı. Ellerin kırılsın adam senin. Kıskançlık sebebi diye uydurduğun bahanen de işin bir başka yüzü. İnsan sevdiğini elbet kıskanır, ancak O'nun canına kıyacak kadar değil! Bir kadını sevmek, sana O'nu öldürme hakkı asla tanımaz. İnsanlığınızdan, adamlığınızdan utanın.

Bizler, özellikle kız çocuklarımıza sahip çıkmak zorundayız. Her ne olursa olsun, O'nun kararlarına saygı göstermeli ve daima yanında olmalıyız.

Peygamber efendimiz zamanında diri diri toprağa gömülen kız çocuklarını onların elinden alıp, başının üstünde gezdiren bir peygamberin ümmeti değil miyiz? Dünyada hiç bir kadına söz hakkı verilmezken, Atatürk sayesinde seçme ve seçilme hakkına sahip olan tek millet değil miyiz?

Şimdi ne değişti? Kadına olan bu öfke, bu kin niye? Sizleri de bir kadın doğurmadı mı? Neyin kafasını yaşıyorsunuz, Allah aşkına?

Sıla'nın ne o  anasına, ne de babasına asla acımıyorum. Ömür boyu o çocuğun ahında boğulsunlar. Sadece çocuğa rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun, güzel yavrumun...

Resmi nikahının bile olmadığı genç anne adayı Hazal kızımıza da Allah'tan rahmet dilemekten başka çarem yok.

Kadınlarımızın, kızlarımızın sebep her ne olursa olsun, öldürülmeye, katledilmeye, yaşamlarının ellerinden alınmasına kimsenin hakkı yoktur ve olamaz da. Allah'ın verdiği canı Allah'tan başka kimse alamaz.

Umarım adalet dediğimiz terazi güzel işler de, suçlular en ağır cezayı alırlar. Umarım kimsenin yaptığı yanına kar kalmaz.