Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Levent AKTAŞ


KARA BİR GÜNÜ NEDEN KUTLUYORUZ?

KARA BİR GÜNÜ NEDEN KUTLUYORUZ?


Toplum olarak her yıl 8 Mart Dünya Kadınlar gününü kutluyoruz, ama sonrasında aklımıza gelmiyor. Kadınlarımızı her zaman önemsemeli, sevmeli ve saygı duymalıyız.

8 Mart Dünya kadınlar günü nasıl kutlanmaya başlandı. Biraz bu konuya değinelim.

8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı.

26 – 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Martın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.

Burada asıl anlatılmak istenen erkeklerle eşit seviyede olabilmek, emeklerinin karşılığını alabilmek ve her şeye rağmen kadınların daha üstün bir nitelikle olduğunu ön görüp hak ve emeklerinin kendilerine iade edilmelerini istemeleridir. Emekçi olan her kadın yaptığı her işi hakkıyla yapıp, başarılı olup, ancak emeğinin karşılıksız kalmasının istemeyen kişilerdir. Bir anne olarak sevgiyi, bir öğretmen olarak saygıyı, her hangi bir bürokrat olarak da çalıştığı işin hakkını almak isterler. Buna istersek para diyelim, istersek sevgi saygı diyelim, istersek hoş görü diyelim ama bir şekilde kadınları mutlu edelim. Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün anası da böyle başarılı bir evladın ecdadı değil midir?  Kadınlar günü aslında kutlanması gereken değil, hak ve emeklerinin istenip de alınamadığı, 129 kişinin can verdiği kara bir gündür. Öyleyse bugünü kutlamak yerine onların bir gün, değil her gün hatırlanabileceği nice günler olması temennisiyle anmak gerekir.

Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlayıp bırakmayın. Kadınlar her gün değerli olduğunu bilmek ister.  Çok şey istemiyorlar aslında. Kadınlar yaptıkları işlerin, eylemlerin görevi olarak algılanmasını istemiyor. Her şeye yetişmeye çalışıyorlar. Hayatımızın her anında varlar. Hayat, kadınlarımız için zaten zor ve yorucu ama birde ayrımcılık olduğunda çok daha fazla kırılıyor ve üzülüyorlar. Onları önemsemek zor olmamalı.

Sevgisizlik, en büyük psikolojik şiddettir benim için. Eğer kadın olduğu yerde değerli hissetmiyorsa, yapılan hiç bir şey anlam kazanmıyor, demektir. Mutlu, huzurlu ve sevgi dolu kadınlar Dünya’yı güzelleştirir. Ben buna inanıyorum. Kadınların olağanüstü güçleri var, annelerimizden biliyorum.  Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında bile analarımız önemli çalışmalar gerçekleştirmişlerdir. Yeri geldiğinde cephede savaşmış, yeri geldiğinde cephe gerisinde savaşa destek vermişlerdir. Savaşın ardından da ülkenin kalkınmasında kadınlarımız, en ön saflarda yerlerini almışlardır.

Peygamber efendimizin dediği gibi, “ Cennet anaların ayakları altındadır” onları bir gün değil hakkını hiçbir zaman veremeyeceğimiz her gün hatırlayalım.