Bugün, 8 Eylül 2024 Pazar

Mehmet Ali AYDIN


KARAR SİZİN

KARAR SİZİN


Allah Resulü (SAV) “Beni ihtiyarlattı dediği surelerden biri de “Hud” suresidir. Özellik bu surede geçen “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” ayeti biz insanlara en büyük ikaz ve emirdir. Bu ne demektir Cenab-ı Hak Kur’an’da müminin vasıflarını sayar bizde bu vasıflarda olabilmek için Allah’ın emrettiği istikamette dosdoğru olmak zorundayız.

Bu surede geçe15-16. Ayetler ile 23 ve 24. Ayetler hepimizin dikkat etmesi gereken ibareler ihtiva etmektedir. “Kim dünya hayatı ve onun ziynetini istiyorsa, orada onlara işlerinin karşılığı eksiksiz veririz orada onlar hiçbir zarara uğratılmaz (15. Ayet). “Onlar, ahirette paylarına ateşten başka bir şey düşmeyen kimselerdir. Dünyada ürettikleri boşa gitmiştir; yapıp ettikleri de geçersizdir. (16. Ayet)

“İman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapan ve rablerine gönül huzuru ile teslim olanlara gelince; işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır. (23. Ayet). “Bu iki grubun durumu, kör ve sağır kimse ile gören ve işiten kimsenin durumuna benzer. Bunlar eşit olur mu? Hala ibret almıyor musunuz? (24. Ayet)

Yüce Kitabımızda bazı ayetlerin akabinde bizlere ikaz Hiç akletmez misiniz, hiç düşünmez misiniz, hiç ibret almaz mısınız, gidişiniz nereye gibi sorular yöneltir. Müslümanlığı kimselere bırakmayan bizler yaşantımıza baktığımızda ne yazık ki bunları kulak arkası eder istediğimiz gibi yaşarız. 

Peygamberimiz bir hadisi şeriflerinde bize şöyle buyuruyor “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahiretinize çalışın”. Bu demektir ki iki tarafı da ihmal etmeyeceğiz. Dünyada rahatça geçinebilmemiz için harcadığımız emek ve zaman kadar ahireti kazanmak içinde harcayacağız yani terazinin kefesini dengede tutmaya çalışacağız.

Yine Peygamberimizin tabiri ile “Dünya hayatı bir ağacın gölgesinde kısa bir mola vermektir” dediğine göre gelip geçici bir zaman dilimi ne kadar yaşarsan yaşa akıbet belli. Ve esas hayat da ahiret hayatı olduğuna göre onu kazanmanın yoluna bakmalıyız. Onun da yolu belli Kur’an’a ve Allah Resulüne tabi olup onun yolundan gitmek. Bunun dışında kurtuluş yolu aramak beyhude bir çabadır.

Günümüzde insanoğlunun ne yazık ki şirazesi kaymış durumda. Kısa bir dünya hayatını süslemek için her yolu denerken öbür âlemi aklının ucundan bile geçirmez. Kendilerine dini konulardan, ahiret hayatından hela ve haramlardan bahsedildiği zaman da gayet rahatlıkla “hocam hangi yüzyılda yaşıyoruz. Sen hala oralarda mısın, boş ver bunları geç. Bu hikâyelere karnımız tok” diyebiliyor.

Düşünsenize yıllarca dirsek çürütüp okuyorsunuz, bir meslek sahibi oluyorsunuz, bir işe giriyor yıllarca belki 30 belki 40 belki de daha uzun yıllar çalışarak birikim yapıyorsunuz. Sonra o birikiminizle bir ev, araba alıyorsunuz rahatça dünyalığınızı sağlayacak bir gelir elde ediyorsunuz. Bütün ömrünüzü bunun uğruna çalışarak geçiriyorsunuz. Ticarete atılıyorsunuz veya başka bir meslekte serbest çalışarak milyonlar kazanıyorsunuz nerede akşam orada sabah ediyorsunuz.

Bütün bunları niçin yapıyorsunuz? En fazla 90 bilemedin yüz yıllık bir dünya hayatı için. Peki, ne kadar süreceği belli olmayan ve inancımıza göre de ebedi olan bir hayat için ömrünüzün ne kadarını harcıyorsunuz. Mesela bir günlük mesaiye sekiz saat ayırıyoruz da acaba öbür dünyayı kazanmak adına ne kadar zaman ayırıyoruz. Hiç düşündünüz mü?

Bir araba alırken gözünüzü kırpmadan milyonları döküyorsunuz da acaba “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyen bir Peygamberin ümmeti olarak fakir fukaraya ne kadar yardım yapıyoruz? Bir bardak kahveye 80-100 lirayı gözümüz kırpmadan verirken acaba yolda bizden harçlık isteyen bir garibana kaç lira verebiliyoruz? Ceplerimizi karıştırarak en küçük bozukluğu mu arıyoruz?

Çocuklarımızın istikbali için harcadığımız paralar kadar onların ahireti içinde yatırım yapıyor muyuz? Örneğin onları özel okullarda okutuyoruz, özel öğretmenlerden ders aldırıyoruz, özel servislerle ya da özel araçlarımızla okullarına götürüp getiriyoruz. Onlara maddi imkânımız varsa özel araçlar alıyoruz da, acaba öbür dünyası da mamur olsun diye özel çaba gösteriyor muyuz? Unutmayın onlar bize emanet. 

Kısacık bir dünya hayatı için onlara elimizden geldiğince imkânlar sunuyoruz. İyi güzelde bütün bunlar niçin? Gelip geçici bir dünya hayatı için. Peki ya öbür dünyası için gereğini yapmadığımızda onların bizden şikâyetçi olacağını da biliyor muyuz? Allah korusun canımız öz evladımız günahkâr bir kul olarak öbür dünyada karşımıza çıkarda bize anne ya da baba bana dünyalık için bu kadar yatırım yaptınız ben doktor oldum, mühendis oldum ama bana dinimi öğretmediniz yaşamama yardımcı olmadınız ve şimdi ben burada zelil durumdayım ve sizden şikâyetçiyim dediğinde ne yapacağız.

Lafı uzatmaya evelemeye ve gevelemeye gerek yok. Halimiz ortada, sokaklara iniyorsanız durumu yakından gözlüyorsunuzdur. Lafın tamamı da deliye söylenir. Benden bu kadar, önce kendime söyledim sonra bana da söylemiyor musun diyene söyledim. Nasıl yaşayacağınız ve tercihiniz ne olacak karar sizin. Vesselam…