Bildiğiniz gibi diyeceğim ama çoğumuzun durumdan haberi olmadığına da biliyorum. Günümüz insanı kendi durumundan başka kimsenin durumu ilgilendirmiyor. Hayat denilen keşmekeşin içinde çoğumuz olup bitenin farkında olmadan akşam yatıp sabah kalmaktan başka faaliyetimiz yok. Şairin dediği gibi çoğumuzun hayattan anladığı şairin dediği gibi: “Yiyelim, içelim kam alalım dünyadan.
Bir derdimiz sıkıntımız olduğunda dünyayı ayağa kaldırır yardım bekleriz fakat bir başkasına yardım hususu gündeme geldiğinde “bana ne” huyumuz devreye girer yardım yapacak bir sürü insan var sıra bana mı geldi deriz.
Bildiğiniz gibi diyeceğim ama çoğumuzun durumdan haberi olmadığını düşünüyorum dediğim olay “3 Aralık Dünya Engelliler Günü” idi. Birleşmiş Milletler tarafından engellilerin durumuna dikkat çekmek amacıyla 1992 yılında kabul edilen bir Kararla 3 Aralık “Dünya Engelliler Günü” olarak kabul edilmiştir.
Dünya nüfusunun % 16 sı yani 1 milyardan fazla nüfus engellilerden oluşuyormuş. Bunların da 200 milyondan fazlasının çok ciddi işlev bozukluğu var. Aşağıda ilginizi çekmez ama engellilerle ilgili bazı istatistiki veriler ve çalışmalar var ve bize konunun ciddiyeti açısından bazı ipuçları vermektedir. Ve Bu veriler dikkate alındığında engellilerin durumu pek de iç açıcı değil.
Sayılarla Dünya’da ve Türkiye’de Engellilik
Engelliliğin dünyada, bireyler ve toplumlar üzerindeki etkilerini anlamamızı sağlayan araştırmalar ve bu konuda yapılan istatistikler, raporlar, engelli insanların karşı karşıya kaldığı farklı yapısal ve davranışsal, alanlara dikkat çekmek amaçlı bu verileri dikkate almak gerekiyor.
Engelliliğe çözüm yolları üretmenin öncelikli ihtiyaç olduğunu günümüzün en önemli gerçeklerinden biri olarak karşımızda durmaktadır.. Toplumsal yaşama katılımın önündeki engelleri kaldırmak ve engelli insanların sahip olduğu potansiyeli ortaya çıkarmak için yeterli kaynak ve uzmanlığı bu konuya yönlendirmek hepimizin üzerine düşen bir ahlaki sorumluluktur. Sağlık, rehabilitasyon, destek, eğitim ve istihdama erişimleri ve başarılı olmaları için onlara şans tanımalı ve ortam düzenlemesi yapmamız gerekmektedir.
Dünyada 1 milyar engelli birey yaşıyor
OECD-AB ve Türkiye verilerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık %15’i engelli bireylerden oluşuyor. Yani dünyada 1 milyar engelli var. Bu nedenle, dünyadaki “en büyük azınlık” olarak nitelendiriliyorlar. Türkiye’de ise Ulusal Engelli Veri Taban’ına göre engelli birey sayısı 1.559.222. (Ancak resmi olmayan rakamlara göre %13 düzeyinde, 9 milyon olduğu söyleniyor) Bunların %27’si 0-21 yaş, %36’sı 22-49 yaş, %37’siyse 50-64 yaş arasında… Yaşla birlikte engellilik oranı artıyor: OECD ülkelerinde 20-34 yaş arasındaki engelli birey oranı %6. Bu oran 35-49 yaş arasında iki katına çıkıyor. 50-64+ yaş arasında ise %24’ü buluyor.
Avrupa Birliği’nde 15-64 yaş arası temel etkinlik problemi yaşayan engelli birey sayısı 44 milyonken, hayat boyu süren bir sağlık problemi nedeniyle kısıtlı çalışma imkânına sahip engelli birey sayısı 35 milyon.
Dört engelliden ancak 1’i yardım alabiliyor
AB ülkelerinde ilkokuldan sonra okulu bırakan engelli oranı %25. Bu oran İsveç’te %11’ken, Türkiye’de %60
AB’de engellilerin %29,9’u yoksulluk/sosyal dışlanmışlık riski altında, Türkiye’de bu oran %77,1
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programına göre engellilerin %80’i gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.
Bunlar gerçek engelli olan insanlar ve bizlerin yardımı ve desteği olmadan çoğu hayatiyetini devam ettiremeyecek insanlardır. Birde engelli olduğu halde bunun farkında olmayan engelliler vardır ki bunlar toplum içinde gerçek engelli insanlardan daha fazla sayıdadır.
Bunların engelli oluşları engelli tanımına girmese de tavır ve davranışları ile engellilerden daha fazla engellidir. Mesela toplumsal kuralları hiçe sayarak kendi uydurduğu kurallarla yaşayan ve çevresindeki insanları umursamayan insan sizce nedir?
Başkalarının hak ve hukukunu gözetmeden menfaat ve çıkarından başka bir düşüncesi olmayan ve bunu gerçekleştirmek için yapmayacağı adilik olmayan insan sizce nedir? Trafik kurallarını hiçe sayarak trafikte seyreden bütün araçları ve insanları umursamayan ve onlar için tehlike saçan mahlûk sizce nedir?
Doymayan hırsı nedeniyle millete kazık atan ticaret erbabı, devletin kendisine verdiği makam ve mevkii vatandaşın hizmetine sınacak yerde kişisel istikbali için bir basamak olarak kullanan amir ya da memur sizce nedir?
Çok fazla uzatarak kafanızı karıştırmak istemem. Bizim esas derdimiz insanlık değer ve hasletlerini yitirmiş, dini ve milli hiçbir değeri tanımayan bütün inancı şahsi çıkar ve menfaati olan insanlıktan çıkmışlar marazi engellilerdir ve öncelikli tedavi edilmesi gerekenler bunlardır.
Gerçek engellilerle onlarla ilgilenip dertlerine çözüm üreterek engellerini ortadan kaldırabiliriz ama yukarda saydığım bilimsel verilere göre sağlıklı ve engelsiz olan ama kalbi, beyni, duyguları iğdiş edilmiş ve tedavisi mümkün olmayan madde tapıcılarını nasıl tedavi edeceğiz. Biz öncelikle toplum olarak bunu düşünmeliyiz derim.