İsrail, geçtiğimiz Ramazan ayında hiçbir kutsal gözetmeksizin anlaşmalara riayet etmeden, çoluk çocuk, ihtiyar genç, kadın erkek demeden, Gazzeli savunmasız masum insanlara gene saldırdı, saldırmaya devam etmektedir. Bu saldırıyı 18 Mart'ta yapması da düşündürücü.
İsrail'in, Gazze 'li masumlara yaptığı saldırılardan sonra her zamanki gibi kınamalar yapıldı...
Kınamalar havada uçuştu... Kınamalar kına yaktırdı.... Kınamalar artık yalama yapmaya başladı....
Allah 'tan "Kınama" kelimesi sözlüklerde var, yoksa ne yapardı bu insanlık?
Devamlı kınamak, sürekli kınamak zayıflığın bir göstergesidir. Elinden başka bir şey gelmemektir.
Düşman bunu bilmekte, bundan cesaret almaktadır. Kınama, zalimin yaptığına ceza olmamaktadır.
O halde ne yapmak lazım? Ceza çıtasını yükselt mek lazım! Zalimin tekerine çomak sokmak lazım.
Zalimin işleyen çarkına çelikten bilye atmak lazım. Bakın o zaman herşey biraz daha farklı olacağı görülecek, zalimler şöyle bir başlarını kaldırıp işin ciddiyetini anlayacaklardır! Zalimlere kınama cezası yeterli gelmemektedir. Zalimlere anladığı dilden konuşmak lazımdır.
Atasözümüz ne der :"Demir tavında döğülür!" Tavında döğülmeyen demiri soğuduğu zaman mı döğeceksiniz? Atı alan Üsküdar 'ı geçtikten sonra mı aklınız başınıza gelecek? "Bade harabül basra" olduktan, iş işten geçtikten sonra mı meseleyi anlayacaksınız?
Zalimlere "dur!" dememek, zâlimlerin zulmünü ve azgınlığını artırır!
Allah bizden mazluma sahip çıkmamızı istiyor, bizde, "Allah' ım mazlumu sen koru!" diye tekrar Allah 'a havale ediyoruz!
Allah bize, zalime fırsat vermememizi emrediyor, bizde "Allah' ım sen zalime fırsat verme!" diyerek tekrar Allah 'a havale ediyoruz!
İsrail' in 4. Başbakan 'ı olan Golda Meir, başbakanlığı sırasında 1969 yılında İsrail askerleri Mescid-i Aksa' da büyük bir yangın çıkarıyor. Bunun üzerine İsrail başbakan 'ı Golda Meir şöyle diyor :"O gece sabaha kadar korkudan uyuyamadım! Zannediyordum ki, müslümanlar dört bir taraftan İsrail' e girecekler! Lakin sabah oldu korkulan olmadı!.. İşte o zaman idrak ettim ki, biz dilediğimizi yapabiliriz, zira bu ümmet uyuyan bir ümmettir!...."