Toplumsal olarak birlikte yaşamanın en önemli hususlarından biri de komşuluk ilişkileridir. Toplumda huzur ve mutluluğun temini noktasında komşuların birbirlerinin hak ve hukukuna riayet etmeleri, karşılıklı sevgi, saygı ve dayanışma içinde bulunmaları, incitici ve kırıcı her türlü davranışlardan kaçınmaları büyük bir önem arz etmektedir.
Komşuların birbirleriyle iyi geçinmeleri ve huzur içinde yaşamaları neredeyse aile huzuru kadar önemlidir. Komşu hakkının önemi, kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de açıkça dile getirilmiş ve iyilik yapılması istenen sınıflardan biri de komşu olarak nitelendirilmiştir.
Hazreti Kur’an’da yer alan bir ayeti kerime mealinde iki tür komşuya dikkat çekilerek “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, akraba olan komşuya, akraba olmayan komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.” buyurulmuştur.
Birçok ayette olduğu gibi bu ayet mealinde de dikkat çekici bir sıralamayla bizden istenen görevler özetlenmiştir. Burada bize düşen ilk görev, Allah’a ibadet etmek ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmamaktır. İyilik edilmeye en öncelikli hak ana-babanın, sonra da akrabalarındır. Arkasından, uzakta da olsalar yetim ve yoksullar gelir.
Bilinmesi gerekir ki, muhtaçlık yönüyle bunlar komşudan daha önceliklidir. Devamında akraba olan ve akraba olmayan komşular gelmektedir. Ayet mealinde iyilik etme sıralamasında gerek akraba komşular, gerekse de yabancı komşular, yakın arkadaşların önüne geçirilmiştir. Çünkü; insan komşusuyla sık sık yüz yüze gelir, birçok yönden birbirlerine ihtiyaç duyar.
Yardım gerektiren herhangi bir olumsuzluk sırasında imdada yetişecek olan arkadaş değil, komşudur. Böylesi durumlarda uzaktaki akraba yetişemeden komşu yetişir. Arkasından sıra yolda kalmış iyiliğe muhtaç olan yolcuya gelir ki, bu da sıkça yaşanan bir durum olmadığından sıralaması sonlardadır.
Son olarak da, “Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.” mealindeki ayet ile, iyiliğin önemi ve mahiyeti açıklanmaktadır. Yaptıkları iyilikleri başa kakan kibirli ve kendini beğenmişlerin iyilik yapmış sayılmayacağı, Allah’ın sevmedikleri gruba girmiş olacakları bildirerek uyarıda bulunulmuştur. Birlikte, toplu olarak yaşamak adına önemli olan bir diğer hususta, huzur ve düzenin sağlanmasında etkin rolü bulunan akrabalığa büyük değer veren dinimiz İslam, komşuluğu da bir çeşit akraba konumunda değerlendirmiştir.
Dini kaynaklarda yer alan sahih bilgilere göre Peygamberimiz (s.a.v); "Cebrail (a.s) bana komşu hakkını o kadar çok tavsiye etti ki, neredeyse komşuyu komşuya varis kılacak zannettim.” buyurmuşlardır.
Ancak ne yazık ki, günümüz dünyasında İslam coğrafyasını büyük ölçüde istila eden ve Merhum Mehmet Akif’in ifadesiyle 'Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar’ misali, Avrupalının çelişkili ve ikiyüzlü medeniyet anlayışı ile komşuluk ilişkileri bir hayli zayıflamış, İslam kültüründeki komşuluk ilişkileri zedelenmiştir.
Hal böyle olunca biz Müslümanların bu konularda dikkatli olmaları, komşuya eziyet vermekten sakınmaları gerekir. Bundaki temel ölçü, kendi için istediğini komşusu için de istemek, kendi için istemediğini komşusu için de istememek olmalıdır. Bu anlamda aslolan; İslam kültüründeki komşulukla ilgili bazı güzellikleri devam ettirmektedir. Unutulmamalıdır ki, komşuya eziyet, eza ve cefa etmek, çok sayıda iyilikleri yok edebilir.