Muzaffer GÜNAY

Tarih: 26.02.2025 11:02

KONTROLSÜZ AKIL, FELAKET ÖZNESİDİR

Facebook Twitter Linked-in

 

Aklı satılığa çıkarmışlar da herkes yine kendi aklını beğenmiş. Bu, gayet insani bir haldir. Hiç kimse aklını başkasının aklı ile değişmez. Akıl, şüphesiz, çok kıymetli bir nimet ve imkandır.

Allah, aklı eksik olanları sorumlu tutmaz. Zira iyi-kötü-, güzel-çirkin, faydalı-zararlı gibi değer hükümleri; sağlam aklın anlayabileceği, dahası ayırt edebileceği kavramlardır. Şüphesiz mantık, muhakeme yapabilmenin olmazsa olmazıdır. Malum, mantık, muhakeme yöntemiyle iyi ile kötünün, faydalı ile zararlının doğru ile yanlışın kıyaslanmasını ve ve böylece isabetli/ doğru olanı anlama imkanını, mümkün kılar. İyi-kötü, doğru -yanlış, faydalı-zararlı, verimli-verimsiz kavramları, akıl ve mantık sağlığı olmayanlar için bir anlam ifade etmez. Zira, anlama yetileri, zeka düzeyleri, doğru karar almaya ve uygulamaya müsait değildir.

Mantıklı düşünmenin olmazsa olmazı, yeterli olmaktır. İslam'a göre, çocuklar ve aklen yetersiz olan yetişkinler, ahirette dinin emir ve yasaklarından hesaba çekilmeyecekleri gibi dünya hayatında da yapıp ettiklerinden sorumlu tutulmayacakları, Kur'an diliyle beyan edilmiştir.

Allah'tan başka , her şeyin zıddı vardır ve her şey zıddı ile kaimdir. Çirkinlik olmasa, güzelliğin; hastalık olmasa sağlığın; zorluk olmasa kolaylığın; karanlık olmasa aydınlığın, soğuk olmasa sıcağın, tatlı olmasa acının vs... idrak edilmesi, künhüne vakıf olunması ve hikmetinin anlaşılması mümkün olabilir mi idi? Allah'tan başka, zerreden küreye her şeyin bir zıddı ve ve aynı zamanda benzeri vardır; "her şey zıddı ile kaimdir." ifadesi, ontolojik bir gerçekliktir.

Bir diğer hakikat de şudur:

İnsan teki, kendi aklını beğenmese, asla huzur ve rahat yüzü göremezdi. Fakat, aşırısı egoizm olarak tanımlanır ki, bir çeşit psikolojik/ruhsal hastalıktır; espri diliyle kafayı sıyırmış da haberi yok kendisinden. araz ve maraz psikolojisidir. (kişinin kendisini kutsaması, Bazı insanlar, akıllarına o kadar önem verirler, bile-isteye narsisizmin zirvesine çıkarlar. Şu cümle, bu tiplerin şeytanı dahi kıskandıracak hezeyanlarını odaktan ifade etmek için kelama dökülmüş olsa gerek:

"Büyük dağlar dedemden kalma, küçük dağları ise ben yarattım" (Haşa ve kella)

Fazla detaylandırmadan akıl eksenli yazımıza devam edelim:

Şöyle ki: 

İslam'a göre, aklı kıt ve yetersiz olanın (kim olursa olsun) şahitliği kabul edilmez. 

Allah'ın emir ve yasaklarına muhatap olmanın ilk şartı, akıllı ve yetişkin olmaktır. Çocuklar ile akli melekesi zayıf olanların, ahirette hesaba muhatap olmayacakları, Kur'an'da net olarak belirtilmektedir.

Aklı normal olmayan ile bir problemi, bir konuyu konuşmak, havanda su dövmek kadar saçmadır. 

Aklı yeterli olmayan, evlenmeye de ehil değildir. 

Sağlıklı karar vermek, kişinin özel ve toplumsal yaşamında zaman zaman büyük bir ihtiyaç olarak karşısına çıkar. İnsan, mükemmel değildir ve olma ihtimali de yoktur. O sebeple, insanın kendi kendini yönetebilmesi için sağlıklı akıl, en zaruri argümandır. insanın insanla ve eşya ille ilişkilerinin düzgün olması da keza akıl sağlığına bağlıdır.

Akıl elbette İlahi bir vergidir. Ve o nedenle değeri çok yüksektir. Akıl, doğru kullanılmak şartı ile verilmiştir. Kur'an'ın şu ayeti ( mealen) bunu net olarak ortaya koymaktadır:

" ALLAH, AKILLARINI GÜZEL KULLANMAYANLARI PİSLİK İÇERİSİNDE BIRAKIR." (Yunus/100) 

Bir kaynakta bu ayetle ilgili olarak şöyle bir değerlendirmeye yer verilmektedir: 

"Allah'ın iradesiyle bilgilendirme gerçekleşmeden , hiç bir kimsenin iman etmesi mümkün değildir. Allah'ın vahiyle, melekle, kitapla, peygamberle iradi bilgilendirmesine rağmen, akıllarını kullanmayan, gelişmeyen, iman edip cehaletten kurtulmayan fertlerin ve toplumların boynuna Allah kirli, pis, cahil, kafir ve ceza mahkumu yaftası asar." (Ahmet Tekin, Kur'an'ın Anlaşılmasına Doğru, Lügatli Tefsirî Meal, s. 221, Kelam yayınları, İst. 2015). Mekke döneminde inzal olan bu ayetin hikmetleri üzerinde ne kadar durulsa az gelir. 

Bu ayetin Mekke döneminde nazil olmuş olması, dikkat çekicidir. Mekke dönemi, daha çok iman etmeyi ve kulluk bilincini önceleyen ayet ve surelerin öncelik verildiği dönemdir.

Akıl, dengeli bir şahsiyet oluşturabilmenin de ilk şartıdır. Nasıl ki, motor çalışmadan araba hareket edemez; tıpkı bunun gibi akıl da işletilmeden insan gibi davranmak ve yaşamak, pek olası değildir. Bireyler, akılları sayesinde birbirleri ile sağlıklı münasebetler kurmak suretiyle toplumsal hayatı normal seyrinde sürdürebilirler.

Bilim ve teknik aklın ürünüdür. Aklı kullanmayan tepe yöneticilerin durumu, anlayabilene çok önemli mesajlar verir. Sanayide, ekonomide, ticarette, savunmada güçlü olmak için aklı gerektiği gibi daima devrede tutmak, milletlerin, ülkelerin huzur ve barış ortamında yaşamalarının nirengi noktasını oluşturur.

Bir önemli noktaya dikkat çekmek yerinde olacak ki şöyle:

İnsani değerleri ıskalayarak, kaba gücüne yaslanarak, hoyratça, başka milletlerin, ülkelerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne göz dikmek, saldırmak, zalimliktir, sömürücülüktür.

Bilinmeli ki, ahlaktan bağımsız akıl, faydalı olmaktan ziyade zararlıdır. Akıllı muhterisler, tarih şahittir ki öteden beri dünya insanlığına kan kusturmuştur ve bu süreç günümüzde de artarak sürüp gitmektedir.

Demek ki, insani erdemleri hiçe sayan bir zihniyetin güçlü olması, insanlık için bir nevi kıyamettir. Ahlakı dışlayan akıl ancak zulüm ve felaket üretir. Nokta.

Nitekim, ABD, ve İsrail bu minvalde verilebilecek en ibretlik misal olarak yeterlidir. 

Bunlar için, insani değerlerin hiç bir kıymeti harbiyesi yoktur. Bütün yeryüzünü kendilerinin tapulu malı-mülkü olarak görmektedirler.

İşte, ahlak ve daha geniş bir ifadeyle insani olan bütün değerler, bu zamane firavunlarının nezdinde kıymetsiz, manasız, içeriksiz şeylerdir.

Evet, akıl büyük bir değer.. çok kıymetli bir İlahi imkan. Fakat, misalen bıçak, doktorun elinde şifa aracı olurken, bir muhterisin elinde topyekun katletme silahına dönüşebiliyor.

Bütün mesele, aklın nasıl ve ne amaçla kullanılması gerektiğinde düğümleniyor.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —