Bugün, 18 Nisan 2024 Perşembe

Mehmet Ali AYDIN


KÖTÜLERE VE KÖTÜLÜKLERE KARŞI DURMAK

KÖTÜLERE VE KÖTÜLÜKLERE KARŞI DURMAK


Adı gazete olan ama varlığı necaset ve pislik olan bir yayın organının Ayasofya'nın cami oluşunu 2020 yılının felaketlerinden biri olarak görmesi ne kadar aşağılık bir davranışsa buna gerektiği gibi tepki koyamayan Müslümanların davranışı da bir o kadar sorgulanmalıdır.

Hz. Peygamber (SAV) Efendimiz bir hadislerinde bizlere hitaben şöyle buyurmaktadır: "Nerede bir kötülük görürseniz onu eliniz ile düzeltin, buna gücünüz yemiyorsa dilinizle düzeltin şayet buna da gücünüz yetmiyorsa; kalbinizle buğz edin. Bu da imanın en alt derecesidir"

Peki biz bu konuda ne yapıyoruz?

Ne yapacağız çoğu zaman camiye girerken denk geliyorum Müslümanın pantolonunun arka cebinde "SÖZCÜ" denilen tuvalet kağıdı ile camiye giriyor. Yani Müslüman kendisine ve inançlarına küfreden bu paçavrayı kendi parası ile besliyor ve kendisine ve değerlerine küfrettiriyor.

Halbuki kutsal kitabımız Kur'an'da kötülere ve kötülüklere karşı duyarlı olmamız ikaz ediliyor. "Fitneye karşı titizlik gösterin. Zira o içinizden sadece zalimlere değil, herkese sirayet eder." (Enfal suresi 25. ayet). "İçinizden bir takım beyinsizlerin işlediği günahlar sebebiyle bizi helak eder misin?" (A'raf suresi 155. ayet.). "Fitne tamamen yok edilinceye ve kulluk sadece Allah'a has kılınıncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur." (Bakara Suresi 193. Ayet)

Peygamberimiz (SAV) "Allah bazı kimselerin günahları sebebiyle topluma azap etmez. Ancak çoğunluk azınlığın hatasını engelleme gücüne sahipken engellemezse o takdirde Allah çoğunluğun helakine izin verir."

Yine başka bir hadislerinde: "Kudretiyle yaşadığım Allah'a yemin ederim ki, ya iyilikleri emreder veya kötülüklerden vaz geçirirsiniz, ya da Allah kendi katında yakın zamanda üzerimize bir azabı gönderir, sonra Allah'a yalvarıp dua edersiniz ama duanız kabul olmaz."

Biz Müslümanlar olarak yukarıda ki ayetler ve hadisler doğrultusunda üzerimize düşen görevi layıkıyla yapıyor muyuz?

Belki yapanlar vardır ama ne kadarımız?

Ondan sonra da üzerimize gelen bela ve musibetler karşısında feryadı figan ediyoruz. Yalvarıyor yakarıyor ve dua ediyoruz ama ne fayda. Her yeni gelen gün, gelen yıl bir öncekini mumla aratıyor.

O zaman bizi üzerimize düşen görevi layıkıyla yerine getiremiyor, olaylar karşısında pısırık davranıyoruz ve meydanı boş bulan "SÖZCÜ" gibi paçavralar, onunla aynı fikirde olan karakter yoksunları ve onalra çanak tutan hempaları da istedikleri gibi at koşturuyor, bizlere ve değerlerimize pervasızca ve patavatsızca hakaret edip saldırabiliyorlar.

Başka bir şey söylemiyorum...