Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Abdullah ALTAŞ


KULAK OLMADAN BOYNUZ OLMAYA KALKMAK!

KULAK OLMADAN BOYNUZ OLMAYA KALKMAK!


Bilindiği üzere ülkemizde çok sayıda siyasi parti mevcuttur. Bu siyasi partilerin kamuoyunda çoğunun isimleri bilinmiyor bile... İsimleri bilinen bazı siyasi partiler ise kamuoyunda bu tanınmayı, ülkemiz çapında almış oldukları ortalama %2 lik oy oranına borçludurlar.... 

Ülkemiz çapında ortalama bu yüzde ile oy alan bazı parti veya partiler kendilerini "Kilit parti" olarak görmekte ve kendilerini "tatlandırmakta!"  "naz" yapmaktadırlar....

Bu yüzdelik orana sahip olan parti ve partiler, kendilerinden kat kat daha fazla oy alan, hatta iktidar olan partinin veya ittifakın, kendi almış oldukları % 2 lik veya %3 lük oy oranına ihtiyaç duyduğunu düşünmekte, böyle bir durumu fırsata çevirip, adeta bir taşla iki kuş değil üç kuş vurmak istemektedirler. 

Hakkaniyetli bir paylaşım elbette makul ve normal olabilir, ancak, "Bunlar bize muhtaçlar! Biraz daha bastıralım! Bir koyup beş alalım! onların çaresiz kalmış durumundan istifade edelim ondan sonra kamuoyunda bize" Helal olsun adamlara! " desinler  düşüncesi, tek kelime ile" İtici! " dir. 

Bu durum şuna benzer ; paraya ihtiyacı olan bir kimsenin malını, onun bu zor durumundan istifade ederek düşük bir ücretle almak! Ondan sonra etrafa, ne kadar açıkgöz olduğunu bu alım satımdan ne kadar karlı çıktığını anlatmak! 

Türkiye çapında %2 veya %3 oranında oy alan siyasi partinin yöneticilerinden bir tanesi televizyonda şöyle demişti ;  "Bugün iktidar olan siyasi birtakım isimler bundan dört beş sene sonra siyasette olmayacak , onların yerine biz geleceğiz! " 

Bu ifade "Hüsnü kuruntu" ve ayrıca "İtici"  bir  durumdur.

Bazen de siyasette "Parlatma!"  yapılır. Parlatılan şahıs, hiçbir emek vermeden, siyasetin yükseliş merdivenlerini aşındırmadan, bu parlatılma sonucu kendinde bir "Varlık!"  görür, kendisini "Vazgeçilmez!"  zanneder. Bu algı, artık kendisine verilmiştir, hop diye hazıra konmak ister. Kulak olmadan boynuz olmaya kalkar. Bu tipler de "İtici!" dir, sevilmezler, siyasi olarak hüsranı yaşar...

Her iki durum da, yani siyasi parti olarak ve siyasi kişilik olarak böyle düşünce ve hesaplar sadece "Zan" ve "Ümit" etmekten ibarettir, kamuoyunda "İtici!" olarak kabul görür, vatandaş nezdinde hiç bir karşılığı yoktur! 

"İtici" olanlar,  bırakın çoğalmayı, sempati  kaybetmeye ve erimeye mahkumdurlar!