Bugün, 8 Ocak 2025 Çarşamba

D. Mehmet ŞEKEROĞLU


KUNTA KİNTE, "APO" VE BAHÇELİ?

KUNTA KİNTE, "APO" VE BAHÇELİ?


 

USRAEL emperyalizmi, Konya Ovası'nı, İsrail pilotlarının uçuş ve savaş tecrübelerini artırma alıştırmaları yapmaları için uygun bir alan olarak belirlemişti. İsrail'le askerî işbirliği anlaşmaları, Necmeddin Erbakan'ın Başbakanlığı döneminde (bu konuda bilgi için, bkz.: https://mavivatan.net/turkiye-israil-savunma-is-birligi-anlasmasi-1996/) de sürdü. Yine, bugüne kadarki AK Parti iktidarı da bu işbirliği konusunda derin bir süreklilik arzetmektedir.

Makaleme bu girişle başlamamın nedeni şudur: Dünyayı olduğu gibi Türkiye'yi de arka planda "yönlendiren" küresel(ci) güçler/ "müesses nizam", Türkiye'nin milli çıkarlarına, ulusal birliğine ters düşen; zaman içinde Türkiye Cumhuriyeti'nin laik ve üniter yapısını ve dolayısıyla VARLIĞINI tasfiye amacı taşıyan kararları, "Milliyetçi", "İslamî" adı altında lanse edilen (gerçekte kendileri tarafından iktidara getirilen) hükümetlere aldırmaktadırlar. Bunun, emperyalizm lehine, hedef halkın tepkisini, "Bunlar Müslüman ve Milliyetçi; yaptıklarında ülkemizin geleceği için, bizim göremediğimiz derinlikte hayırlı bir niyet vardır, mutlaka!" dedirterek yumuşatma amaçlı, bilinçli bir strateji olduğu açıktır. a) Kendilerine, "Gel artık, bitsin bu hasret!" dedirtilenlerin bildikleri veya bilmedikleri şeyler nelerdi acaba? b) ABD'nin hâlâ sürdürdüğü "Ilımlı İslam"/ "abdestli kapitalizm" projesi, sözkonusu stratejinin en somut örneği.

*

Bu teorik girişten sonra, gelelim makalemin iki temel savına:

a) "APO"yu (sözümona; "Kürt sorunu"nu) Bahçeli aracılığıyla Türkiye Büyük Millet Mecĺisi'ne entegre etme ve böylece Türkiye'nin sürekli bir sorunu haline getirme çabalarının arkasında USRAEL/ "müesses nizam" vardır.

b) Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter varlığını hedef alan bu projenin AKP koruması altında "Milliyetçi Hareket Partisi"/ Devlet Bahçeli öncülüğünde yürütülmek istenmesi, bizim gibi "bağımlı" (!) ülkelerde sık sık uygulanan (bizim açımızdan) trajik bir emperyalist bölücülük oyunudur. Öte yandan: Üniter Türk kimliği, yani tüm alt kimlikleri kapsayıcı bir üst kimlik yanında, bir "Kürt(çülüķ) kimliği"ni palazlandırmaya çalışmak, anayasal bir suç teşkil etmektedir. Dolayısıyla, "kökü dışarıda", ama Bahçeli öncülüğündeymiş gibi gösterilen; "Milliyetçilik" ile de asla bağdaşmayan bu hareket, anayasaya aykırıdır! Bu girişimin, bir zamanlar yaşadığımız, FETÖ'ye; "Gel, bu hasret bitsin!" denmesinden de özde bir farkı yoktur.

*

Şimdi bu makalemi, onun başlığı bağlamında, birbiriyle içiçe geçmiş üç genel tezle ve KÖR NOKTA KÖŞESI'iyle de bütünlük içinde toparlamaya çalışayım:

1. "Kunta Kinte", ("Kökler" dizisini ve Kunta Kinte'yi tanımayanlar, lütfen Google'dan incelesinler), ABD'de egemen olan kapitalist sınıflar tarafından, bu ülkenin siyah tenli, çoğu Afrika kökenli işçilerini/ yoksullarını (yani Kunta Kinte'lerini), beyaz tenli çoğunluğa karşı kışkırtmak için Hollywood'a kotartılmış bir dizidir. Buna paralel olarak beyaz ırkçısı terör örgütü "Klu Klux Klan" ve "siyahçı" organizasyon "Kara Panter Partisi", aynı egemen güçler tarafından, "tavşana kaç, tazıya tut!" demek; yani, beyaz-siyah bölünmesini ve çatışmasını pekiştirmek/ canlı tutmak için kurulmuş ve desteklenmiştir. 

2. USRAEL güdümünde ve dışa bağımlı Türkiye kapitalizminin himayesinde, "Kürt asıllı" milyonlarca yoksul/ dar gelirli vatandaşımızın, aynı durumdaki "Türk asıllı" vatandaşlarına düşman edilmesi ve bölünmesi "gerekiyordu" (!). Bu "düşmanlık/ kötü paratonerliği" (benim uydurduğum bir kavramdır) görevini, egemen güçler Abdullah Öcalan'a verdiler. Bu nedenle, o da tıpkı Kunta Kinte gibi, büyük bir senaryonun "zavallı" (!) bir figüranından başka bir şey değildir. Sahnelenen BÖLME, GERME VE ÇATIŞTIRMA oyununun önemli unsurlarından biri de, her iki tarafı MAĞDUR ederek, iki cephe arasındaki dayanışma, barış ve birleşme ihtimallerinin, kapitalizm lehine ortadan kaldırılmasıdır. (Örneğin: terör eylemleri, şehit cenazeleri bir yandan; Kürt asıllı vatandaşarımıza yapılan bilinçli zulümler öte yandan).

3. "Kunta Kinte"cilik nasıl ki milyonlarca siyahî Amerikalının eşitlik ve özgürlük umutlarını yanlış (kimliksel) kanallara yönlendirerek (yine kapitalizm lehine) çarpıttırdı ve heba ettirdiyse; "Apoculuk" da yine milyonlarca "Kürt asıllı" vatandaşımızın eşitlik ve özgürlük umutlarını ekonomi alanından "ırksal kimlik" (!) alanına/ etnik safsatalara yönlendirerek asıl amacından çarpıttırmış ve heba ettirmiştir. "Sınıf yerine ırk" (race stead class/ Rasse statt Klasse) sloganı, bu hegemonya planının tam bir özetidir. "Apo'ya af" da bu amaca hizmet etmek için gündeme koydurulmuştur. Emperyalist bir "yem" olarak kullanılan ve ünitelik yerine güya etnik ve dinsel kimliklerin çoğulculuğunu hakim kılmak isteyen "Yeni Osmanlıcılık"; Dimyat'a efsunlu pirince gönderilirken, evdeki Üniter Cumhuriyet'i yıktırma projesidir.

KÖR NOKTA KÖŞESİ 

1. Donald Trump'un 2017'deki şef stratejisti Steve Bannon, o dönemde "The American Prospect"e verdiği bir röportajında, Amerikan solunu kastederek şöyle demişti: "Onların her gün ırkçılık üzerine konuşmalarını istiyorum!" Yani, asıl gündem olması gereken "ekonomik eşitsizlikler" yerine; sonu gelmeyecek "ırksal" (!), dinsel ve cınssel farklılıklar ve "mağduriyetler" (!) üzerine... (Bu oyuna, dün - Türkçülüğünden Kürtçülüğüne; Türbancılığından, Alevîciliğine; LBGT'ciliğinden "cinsiyetlerin çoğaltılması"na kadar - "çok kültürlü toplum" deniyordu; bugün ise İngilizce "WOKENESS" denmektedir).

2. Demek ki neymiş! Bugünkü, "Apo"yu Meclis'e getirip konuşturma çabası gibi, bir zamanlar ortalığa yağlı idam urganı atmak da (FETÖ'ye: "Gel, bu hasret bitsin!" demek de!) Türkiye dışındaki bir "Emir Komuta Merkezi"nin fikriymiş! Tıpkı, - yukarıda da ima ettim - "Yeni Osmanlıcılık" adı verilen "büyüklük fantazileri"nin (Almanca: Allmachtsphantasien) emperyalist bir "Üniter Devleti yıktırma tuzağı" olması gibi. (Bu konuda bir kitap tavsiyesi: Cengiz Özakıncı: "Türkiye'nin Siyasi İntiharı. Yeni-Osmanlı Tuzağı").