Öncelikle bir parantez açıp, yanlış anlaşılmamı önlemek isterim: Bu makalemde sözünü edeceğim konu, genellikle biyolojik, ama biraz da sosyal bir olgu olarak varlığını kabul etmek durumunda olduğumuz "eşcinsellik" değildir. Mesele, kendi ideolojik amaçları doğrultusunda dünyaya/ insanlara yeni bir yaşam tarzı dikte etme peşindeki "küresel çete"nin (benim deyimimle: "Üst DerinÇete"nin), eşcinsellik olgusunu da, aileyi/ kadın-erkek ilişkisini ve sonuçta insanlığı imha etme doğrultusunda kullanmasıdır ve bu, Çete'nin, "Tanrıcılık" oynama sapkınlığıdır.
*
Sözkonusu Çete'nin, eşcinselliği desteklediğini kanıtlayan bir çok veri/ örnek var elimizde. Çete, bu konuda ABD'de ve Avrupa'da büyük mesafeler katetmiş bulunuyor. Oralarda eşcinsel evlilikleri, eşcinsellerin toplumsal kurumların/ bürokrasinin her alanına ("kılcal damarlarına"!) BİLİNÇLİ olarak/ özellikle sokulmaları; bu olgunun eleştirilmesinin bile hukukî yaptırımlara maruz bırakılması da, üst düzeylerde gerçekleştirilmiş bulunuyor. Türkiye bağlamında ise, bu çabanın iki açık belirtisini görmekteyiz: 1) "İstanbul Sözleşmesi" adı altında aileyi imha etme projesinde ısrar edilmesi. (Bu planın resmi olarak uygulamaya koyulması, bugünkü T. C. Hükümeti tarafından - şimdiye kadar - başarıyla engellenmiştir) ; 2) Kanser hücreleri gibi, - başta büyük şehirler olamak üzere - Türkiye'nin her tarafına yayılmasına çalışılan eşcinsel(lik) dernekleri ve inisiyatifleri.
*
Şimdi, Küresel Çete'nin, geleneksel kadın-erkek ilişkisini imha etmeye neden böylesine önem verdiği sorusuna gelelim. Bunun muhtemel nedenlerini, makale çerçevesini aşmamak için, iki madde halinde kısaca özetlemeye çalışayım:
1. Küresel Çete'nin ana hedeflerinden birinin, dünya nüfusunu azaltmak olduğunu biliyoruz. Çete, bu hedefine, on binlerce yıldır kurumlaşmış kadın-erkek ilişkilerini, yani bildiğimiz Aile'yi (de) imha ederek ulaşmak istemektedir. "Gender" (cinsiyet) adı altında, aileyi yıkma projesini, bütün dünya üniversite ve yüksek okullarına araştırma ve uygulama dalı olarak koydurmuştur. Yazımın girişindeki açıklamayı, bir kere daha vurgulayayım: Çete'nin "Gender"den muradı, propagandasını yapmaya çalıştığı gibi, kadın-erkek eşitliği; kadın hakları veya cinsel özgürlük falan değildir. Bu ideolojiyle, aile kurumunun içine nifak sokma peşindedir! Cinsiyet sayısını sürekli artırmasının nedeni de yine aynıdır: Hem kadın-erkek ilişkisini ve dayanışmasını, hem de onun geleneksel tezahürü olan, analı-babalı ve kız veya oğlan çocuklu aile yapısını imha etmek!).
2. Küresel Çete'nin ana oyunlarından biri de, tümünü içiçe uyguladığı BÖL, GER, (kontrollü) KAOSA SOK/ SAVAŞTIR stratejisidir. Kadınla erkeği; feminizm gibi, "gender" (cinsiyet) gibi ideolojileri hem maddî yardımla, hem de medyasında/ ideoloji endüstirisinde destekleyerek birbirine düşman eder. Gerilim ve çatışmaların Çete çabalarıyla en üst düzeye çıkarıldığı durumda da, Türkiye gibi ülkelere (örneğin) "İstanbul Sözleşmesi"ni kakalamaya çalışır. (Bu durumu, Çete'nin has elemanlarından biri olan Bill Gates'in önce bilgisayar programını, sonra o programı çökerten virüsü; sonra da o virüsü yok eden antivirüs programını "kakalaması"na benzetebiliriz!).
*
Kısacası Çete, öjenist (küresel anlamda ırkçı) ideolojiyle hareket etmekte ve kendi elemanları/ yandaşları dışında kalan milyarları "İNSAN"/ özne olarak değil, "LÜZUMSUZ NESNELER" olarak algılamaktadır. Bu faşizan ideoloji, "Kendini Tanrı yerine koymak"tan başka bir şey değildir. Toplumun çekirdek hücresi olan aileye ve bu kurumun temelinde yatan kadın-erkek ilişkisine olan yıkıcı düşmanlığı bundandır. Tıpkı, çocukların cinssel kimliklerinin ikiden çok daha fazla olduğunu/ olabileceğini ısrarla, resmî yaptırımlara tâbi tutarak kabul ve dikte ettirmeye çalışması gibi.
KÖR NOKTA KÖŞESİ
1. Hükümet'in, Aile'ye destek vermesi fikir olarak doğrudur. Ancak, (abdestli) kapitalizmin ve buna bağlı olarak yoksulluğun böylesine acımasızca hüküm sürdüğü bir ülkede, geniş halk kitleleri için ne "üç çocuk"a bakabilmek, ne de huzurlu bir aile yaşamı sürdürebilmek mümkündür.
2. Bill Gates gibi Üst DerinÇete'nin has hizmetkarlarından biri de, Tel-Aviv Üniversitesi Tarih Profesörü Yuval Noah Harari'dir; kendisi, Çete ideolojisini yaymak için ısmarlama (belki de aslında yapay zekâya kotartılmış) kitaplar yazmaktadır. Türkiye'de de "bestseller" YAPILAN "Homo Deus. Yarının Kısa Bir Tarihi" bunlardan biridir. Homo Deus, insanlığın sonunu getireceği düşünülen "Tanrı İnsan" anlamına gelmektedir. Yani, eşcinselliği de desteklediğini yukarıda ortaya sermeye çalıştığımız Çete, kendini Tanrı yerine koymaktadır! (Bu arada: Yuval N. Harari'nin evli olduğu kişi de - kendisi gibi - bir erkektir).
3. Eşcinselliğin kurumsallaşması ve yaygınlaşması için gerekli büyük finansal kaynak, Çete'nin bir diğer has elemanı olan, "Açık Toplum Vakfı" kurucusu George Soros tarafından sağlanmaktadır. Macar Yahudisi Soros'un, Macaristan'a girmesi yasaktır.