Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Kemal MENCELOĞLU


MEKKE’DEN MEDİNE’YE KAYAN GÜNEŞ HİCRET

MEKKE’DEN MEDİNE’YE KAYAN GÜNEŞ HİCRET


Doğumunu şairin:

“Mekke’de bir hane binlerden bir tane

  Güzel adı Muhammed odur aleme rahmet.”

 

       Diye tanıttığı Efendimiz, 63 yıllık ömrünün 53 yılını Kâbe’ye komşu olarak geçirdi. Orada doğdu, orada yaşadı. Dağlıktı, taşlıktı ama dünyanın Kâbe’sini de içinde bulunduruyordu. Arafat, Mina, Müzdelife, Safa ve Merve hepsi oradaydı. Bunlar büyük değerlerdi.

        Daha sonra bunlara Hıra ve Sevir dağları da eklenecekti. Onlar da önce sayılanlar gibi bir çok sırları ve hikmetleri içlerinde saylayacaktı. Biri Kuran’ın gelişine, diğeri güneşin Medine’ye gidişine şahitlik etmişti. Bu az bir şey değil, çok önemli bir olaydı.

 

“Hıra ve Sevir her gün selam verirler

  Canlı canlı olanlara şahidiz derler.”

 

      Mekke’de verilen ve yıllarca süren bir mücadele var. Gücün hakimiyetine inananlar, hakkın gücünü inkar etmekte, maddiyatı maneviyata tercih etmekte. Haklı olan değil güçlü olan kazanır, çalışan değil hak yemeye alışan kazanır.

       Efendimiz geliş nedenini açıklarken:” Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” buyurur. Ahlak bozulmuş, hak-hukuk kalmamış, herkes sosyal statüsü ve kazancına göre değer kazanmış. Bu kötü gidişe dur demek için Yüce Allah(cc) Hz. Peygamberimizi görevlendirdi. Görev yeri önce Mekke ve cihanşumül olduğu için de bütün dünya olmuştu. 571 Doğum, 610 yılı ise Kuran’ın yer yüzüne geliş yıllarıydı.

  

      Gök yüzünden sadece yağmur gelmiyor,

      Sağanak yağmur halinde ayetler iniyor.

 

       Fakat gönüle değil gövdeye, öze değil söze, hizmete değil ücrete bakmayı yeğleyenler öpeceklerdi eli ısırmaya, tutacakları eli itmeye başladılar. Çok yazık ediyorlardı. Son pişmanlık fayda vermeyecekti.

      “Ver elini Ya Muhammet sen bizim Muhammedül Eminimizsin. En güvenilir insanımız sensin. Ne yalanına ne de talanına şahit olmadık. Bize hep doğruyu, güzeli öğrettin” demeleri gerekirken onu taşlarla taşlamaya, kavurucu sıcakla haşlamaya başladılar. Çok az da olsa inananlar hariç.

     Mekke çekilmez hale gelince Akabe biatları sonucu Medinede kazanılan müslümanlar “ Bize gel Ya Muhammet, her türlü şartına razıyız; canlarımızı, mallarımızı koruduğumuz gibi seni koruyacağız” diyerek yüce bir davette bulundular.

      Mekkeli müşriklerin en yakınlarına bile emanet edemedikleri değerli eşyalarını kendisine teslim ettikleri için cesaret timsali Hz. Aliyi yatağına koyup, dostu Ebu Bekiri   yol arkadaşı olarak yanına aldı, yollara koyuldu. Her peygamberin bir hicreti vardır, Efendimizinki de bu olacaktı. Üstte sıcak, altta kum yakıyordu kutsal yolun yolcularını. Önce Sevirde düşmanlarla yüzleşme, üç günlük dağ misafirliği ve sonra kumların üzerinde bitmeyen yollar. Üstadın ifadesiyle:

 

“Mekke’yle Medine arası yollar

  Çizik çizik, hasret yarası yollar

  Bittiği her nokta yine bir başlangıç

  Git gide Allah’a varası yollar

  Mekke’yle Medine arası yollar...

Mekke’de batan güneş Medinede doğdu, alemi nura boğdu.

1442.Hicri yılımız kutlu olsun!