Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Tevrat İŞLEYEN


MERHAMET DUYGUSU

MERHAMET DUYGUSU


Ufuk çizgisinde gözlerden kaybolan güneş ve günübirlik koparılan takvim yaprakları yok oluşun değil, yepyeni bir hayatın habercisidir. Evet! Başlayan her yeni bir gün belki de ebedi hayata doğru adım adım gittiğimizin ifadesidir. Ama biz farkında olmadan bu fani dünyada ebedi kalacakmışız ve hiç hesaba çekilmeyecekmişiz gibi bir yaşam sürdürüyoruz çoğu kez.

 Aslında bu yaşam maceramızda bizi biz yapan, insanı insan kılan pek çok değeri de ne yazık ki yerle yeksan ediyoruz. İşte, insanı insan kılan ve bugün neredeyse mumla aradığımız değerlerimizden biri de merhamet duygusudur.

Bağışlamak, acımak, korumak, esirgemek, sevgi ve şefkatli olmak gibi duyguları ihtiva eden merhamet, Allah’ın Rahman ve Rahim sıfatlarının tezahürü olup;  bizi bir yetimin başını okşamaya, susuz kalmış can dostlarımıza su vermeye, kışın vahşi hayvanlar ölmesin diye doğaya yiyecek, içecek  bırakmaya teşvik eden içimizdeki o ulvî duygudur.

 Öte yandan milletleri ve devletleri ayağa kaldırıp şahlandıracak bir haslettir merhamet. Bir şairimizin ifadesiyle “Merhamet; hava gibi, su gibi muhtaç olduğumuz iksir… Baş aşağı bir cemiyeti, baş yukarı edecek bir kudret” tir. Allah’ın rahmetinin, bereketinin ve inayetinin sağanak sağanak yağmasına, semada bulunanlarının yeryüzündekilere rahmetle muamelede bulunmasına vesile olan bir güçtür merhamet.

Yüce Rabbimiz; dinimiz İslâm’ı bu minval üzere inşa etmiş, İslâm medeniyeti de bu güç üzerine kurulmuş bir merhamet medeniyetidir aynı zamanda. Dini kaynaklardan öğrendiğimize göre âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz (s.a.s.),  merhamet duygusunu peygamberliğinin merkezine koyarak bu medeniyeti inşa etmiş; onun izinden gidenler de dünyanın neresinde ve hangi dine mensup olursa olsun mazluma el uzatmış, hayvanların bile hukukunu gözetmişlerdir.

Üzülerek ifade etmek gerekir ki günümüz dünyasında insanlık,  pek çok değerini yitirdiği gibi merhamet duygusunu da yitirmiş durumdadır. Zira her geçen gün gerek haber bültenlerinde ve gerek se sosyal medyada yürek sızlatan bir haberle karşı karşıya kalıyoruz.

Ve yine esefle izliyoruz merhametsizlik örneklerini!  Yaşlı bir dedeyi nineyi, anne babayı, eşi, kadınları ve çocukları  tekme tokat döven, küçücük bir bebeğe akla hayale gelmedik işkenceler yapan, darp ettiği hayvanları ormana atıp giden, gözlerini oyduğu kediyi sokağa terk eden kişiler ve daha neler neler..!

Maalesef insanlıktan nasibini almamış bu kişiler, insanlık âlemine mensup olmuş ama ‘insan’ kalmada muktedir olamamışlardır. Örneklerine çokça rastladığımız annesiz bir kediyi emziren köpekte, yavrularını savunurken aslan kesilen tavukta bile merhamet duygusu varken, söz konusu kimseler, Rahman ile bağını koparmalarından olsa gerek  ‘adam’ olmak yerine adem olmayı tercih etmişler ve hem insanlara, hem hayvanlara, hem de çevreye zarar verecek pek çok nahoş  olayların   altına imza atmışlardır.

Netice olarak insan; Allah’ın halifesi olmakla müşerref, yeryüzünü imar ve inşa ile mükellef bir varlıktır. İnsanın bu halifelik ve imar vazifesini mükemmel bir şekilde yerine getirebilmesi için imanla birlikte merhameti de kendisine şiar etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde merhametten yoksun insan, bir canavara dönüşecek; adalet yerine zulmü, ıslah yerine fesat çıkarmayı ikame edecek ve böylece hem kendisini, hem de yeryüzünü felakete sürükleyecektir.

Bu anlamda Yüce Rabbim evlerimizden, ülkemizden, milletimizden ve tüm insanlık âleminden saadeti, yüreklerimizden hidayeti, sadakati ve kalplerimizden de merhameti eksik etmesin diyorum.