Mehmet Ali AYDIN

Tarih: 28.04.2025 10:11

MİDE BULANDIRIYOLAR

Facebook Twitter Linked-in

 

Zaman zaman beni takip eden ve yazılarımı okuyan bazı arkadaşlar mı desem ne desem bilmiyorum? Onlar bazı arkadaşlarıma diyorlar onlarda bu mesajı bana iletiyorlar. Diyorlarmış ki: “Hocam bu kadar siyasi yazılar yazmasanız iyi olur. Çünkü bu yüzden kimleri sizinle ilgili iyi konuşmuyorlar. Hoşlarına da gitmiyor. Alınganlık gösterip kırılıyor ve küsüyorlar.”

Valla benim inancım olan İslam dini hem dünya hem de ahiret hayatını düzenleyen bir siyasi metin aslında. Hak ve doğru olan meselelerin konuşulması yanlış olan şeylerin de dile getirilmesi ise kusura bakmayın ben dilimin döndüğü ve aklımın yettiği kadar yazarım. Kimse kusura bakmasın ve gocunmasın. Eğer yazdıklarımda bir yalan ve yanlış varsa onu herkesle konuşmaya tartışmaya varım.

Yok, bazılarının umduğu gibi, hoşuna gittiği gibi yazmıyorsam bırakın o kadar da farkımız olsun. Müslümanın görevi gördüğü yanlışı birilerinin hoşuna gitmek uğruna görmemek ve dile getirmemek diye bir kaygısı olamaz. Ayrıca siyasetle ilgilenmeyen Müslümanı siyasetle ilgilenen Yahudi, Hristiyan ve dinsizler yönetir. Bu da böyle biline.

Özellikle son zamanlarda bazı belediye başkanlarının çeşitli nedenlerle görevinden alınması, bazılarının bazı isnat edilen suçlar neticesinde ve bunun üzerine düzenlenen kanuni ya da kanunsuz bir takım eylemler, boykotlar ve polisle çatışmalar oldukça gergin bir ortamın doğmasına yol açtı. Artık ne yazık ki ülkemiz bir araya gelemeyecek kutuplaşmalara sahne oldu.

Bir gizli el lise öğrencelerinden tutunda üniversite öğrencilerine, marjinal gruplara varıncaya kadar kullanılmaya müsait bütün aparatlarını sahaya sürdü. Ülkemizin etrafı ateş çemberine dönmüş, her taraf karışıklıklar içinde biz onlarla mücadele edelim derken bunu fırsat bilenler bizi içerden karıştırmak için harekete geçtiler. Sokaklar yangın yerine döndü.

Aslında biz bu filmi ülkemizde defalarca izlemiştik. Ne yazık ki hala hiç ders almamışız. En son “Gezi Parkı” olaylarında ülkemizde her şey yolunda giderken, enflasyon dibe vurmuşken, ne oldu, nasıl oldu “Taksim’de bir parkta bulunan birkaç ağaç sökülerek başka yere nakledilmek istendi. Önce belki de masum bir grup buna karşı çıkmak için eyleme geçti, burada çadır kurdu ve ne hikmetse kimin polisi olduğu belli olmayan (Fetönün polisi) emniyet görevlileri çadırları yıktı, eylemcileri tartakladı ve yangının fitili ateşlendi. 

Sonrası hepimiz biliyoruz, eylemciler bu günde Ak Partinin içinde mikser görevi gören bir zatla görüştüler ve kabul edilemez ve siyasi amaç taşıyan isteklerde bulundular istekleri kabul görmeyince ortalığı karıştırdılar. Ve O sırada bu gün yurtdışında kaçak olan müptezelin biri “Siz hala anlamadınız mı bu birkaç ağaç olayı değil” dedi verdi ve ağızlarındaki baklayı çıkardı. Meğer maksat o günkü meşru hükümeti yıkmak ve ülkeyi ele geçirmekmiş dertleri. Olan garibana oldu, ülkemiz milyarlarca dolar zarara uğradı, enflasyon fırladı, ekonomi altüst oldu. Bu gün de hala onun acısını çekiyoruz.

Şimdide İstanbul’u haraca kesen organize hırsızlık şebekesine dokunulup, bazı ilçe belediye başkanları, çalışanlar ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı tutuklanınca (henüz yargılama başlamadı kuvvetli suç şüphesi nedeniyle tutuklandılar, belki de suçsuz bulunup çıkacaklar) ana muhalefet partisinin başını çektiği bir protesto, boykot ve sokak terörü hareketleri başlatıldı. Ortalık toz duman.

Derken İstanbul’da bir araya gelen ne öğrencisi olduğu belli olmayan bir grup gösteriler eşliğinde bir basın açıklaması yaptılar. Ben beklerdim ki öğrenciler mevcut eğitim sisteminden memnuniyetsizliklerini dile getirip, daha iyi bir eğitim görebilmek için isteklerini sıralayacaklar. Fakat heyhat acar bir delikanlı elinde mikrofon, arkadaşlarına göre biraz yüksek bir yere çıktı ve sekiz maddeden oluşan isteklerini sıraladı.

Gayet ateşli, önündeki topluluğu galeyana getirecek hararetli bir şekilde istekleri bir bir sıraladı. O da ne; istekleri içinde öğrencilerin dertleri ile ilgili tek bir madde, bırak maddeyi bir cümle bir kelime bile yok. Hükümeti ve devleti tehdit eden ve öğrencilikle hiç alakası olmayan ve tamamen siyasi içerikli istekleri sıraladı. Ana muhalefet lideri Özgür Özel bile böyle isteklerde bulunmadı. Bulundu işse de benim haberim olmadı. Aman Allah’ım Gezi Parkındakilerin istekleri bunun yanında neredeyse masum kalır. 

Gariban, masum ve çalışkan öğrencilerimizin istekleri mi? Aşağıda yazacağım ve bu istekler karşısında benim susmamı isteyenler benimle alakalarını kesebilir ve bana küsebilir. Ben bunların öğrenci olabileceğine inanmıyorum. Bunlar eline tutuşturulan bildiriyi okuyan memleket düşmanı bindirilmiş kıtalardır. Mesele bu kadar basit.

1-İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ve tüm siyasi tutukluların serbest bırakılması, haklarında açılan davaların düşürülmesi.

2-Kayyum atanan belediye başkanlarının haklarının iadesi.

3-Eylem hakkını engelleyen, işkence ve orantısız şiddet uygulayan polislerin ve bu emri verenlerin amirlerin; başta İstanbul ve Ankara valileri olmak üzere, tüm sorumluların görevden alınması.

4-Eyleme katıldıkları gerekçesi ile gözaltına alınan yurttaşların serbest bırakılması. Haklarında soruşta açılmayacağına dair güvence verilmesi. Taksim, Saraçhane, Çağlayan ve ODTÜ gibi yerlerdeki polis ablukalarının kaldırılması ve ifade özgürlüğünün önündeki baskıların son bulması.

5-Yüksek Öğretim Kurulu YÖK’ün aldığı bütün diploma kararlarının iptali. Özgür ve özerk üniversite taleplerinin kabul edilmesi.

6-Lise öğrencilerine uygulanan baskının kaldırılması, hiçbir öğrenci hakkında soruşturma başlatılmaması, sürgüne gönderilen öğretmenlerin eski görevlerine iade edilmesi.

7-Samandağ’daki vatandaşların arazilerinin geri verilmesi, yaşadıkları haksızlıklar konusunda soruşturmanın başlatılması. (Burada bir açıklama zarureti doğdu. Hatay Samandağ’ında devlet arazisine çökenlerin elinden arazileri devlet geri almış bu gaspa göz yummamış (M.A.AYDIN)

8-HÜDAPAR’ın 18 Nisan tarihinde verdiği kanun teklifinin geri çekilmesi. (Bu teklifte sokaklarda çiftleşenlere, aykırı evliliklere cezai müeyyide uygulanması gibi maddeler var.)(M.A.AYDIN) 

9-Kanal İstanbul projesinden vaz geçilmesi.

Bu isteklerin yıkıcı, bölücü hain gezicilerin isteklerinden ne farkı var. Siz hala anlamadınızsa ben ne diyeyim.

Bunların öğrencilerin masum istekleri olduğuna inanan ve kabul eden varsa lütfen bana darılabilir gücenebilir. Hatta bunlar masum birer öğrenci, başkalarının kullandığı birer aparat değil, bindirilmiş kıtalar değil diyenler varsa onlar bana darılabilir. Sıkıntı yok. Ama ben bunları yazmaya devam edeceğim.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —