Başlıkta olan soruyu tekrarlayacak olursak; müflis kimdir? Kısa tanımı ile iflas edendir. Bir başka tanım ile de parası, malı olmayan demektir. Çalışırsınız kazanırsınız, biriktirirsiniz malınız, mülkünüz ve servetiniz olur zenginlersiniz. Ummadık bir servete kavuşursunuz. Size külliyetli miktarda servet kalır bu yolla da zengin olursunuz. Bir eliniz yağda bir eliniz balda olur. Servetinize servet katarsınız halk arasında söylemi ile “Karun kadar malınız olur”.
Yunus’un deyimi ile “Malda yalan, mülk de yalan. Var biraz da sen oyalan” misali bunlarla oyalanırken bir de bakarsınız elinizdekilerin hepsi “Hak ile yeksan” olmuş, hatta elinizdekiler gittiği gibi borçlu duruma da düşebilirsiniz. İşte dünyadaki maddi iflas budur.
Bundan tekrar çalışarak kurtulabilir yeniden mal, mülk ve servet sahibi olabilirsiniz. Borçlarınızı da ödeyerek kurtulabilirsiniz. Toplumdaki değer ve itibarınıza yeniden kavuşmanız mümkün olabilir. Böylece müflis olmaktan kurtulabilirsiniz.
Müflisin Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre bir de mecazı anlamı var ki Allah bizleri böyle bir müflis olmaktan korusun inşallah. Bu tarife göre de Müflis: Günahkâr ve Allah’ın varlığını inkâr eden. Günahkârı anlarımda ikincisi çok dehşetli bir şey. Günahlardan tövbe ederek Allah’ın affına mazhar olup kurtulma imkanımız var da haşa “Allah’ı İnkar” ettiniz mi artık kurtuluş kapılarınız da kapanmış demektir ki sizin için kurtuluş yoktur.
Müflisin bir de Allah Resulü (SAV) tarafından tanımı var ki, aşağıda anlamlarını paylaştığım hadisi şeriflerde bunun tanımı gayet net ve açık olarak verilmiş. İşte size o hadisler. İnşallah bizler bu duruma düşmeyiz.
Ebû Hüreyre'den (ra) nakledildiğine göre, bir gün Resûlullah (sas), “Müflis kimdir, biliyor musunuz?” diye sordu. Ashâbı, “Bize göre müflis, parası ve malı olmayan kimsedir.” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sas), “Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekâtla gelir. Aynı zamanda şuna sövmüş, buna iftira etmiş, şunun malını yemiş, bunun kanını dökmüş ve şunu dövmüş bir hâlde gelir. Bunun üzerine iyiliklerinin sevabı şuna buna verilir. Üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yüklenir. Sonra da cehenneme atılır.” buyurdu.
Burada Ebu Hureyre’den (radıyallahü anh) nakledilen bir başka hadis bize yardımcı oluyor. Nebî (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden önce o kimseyle helalleşsin. Yoksa kendisinin salih amelleri varsa, yaptığı zulüm miktarınca sevaplarından alınır, (hak sahibine verilir.) Şâyet iyilikleri yoksa kendisine zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir.”
Yüce Rabbimiz, “Hiçbir peygamberin emanete hıyanet etmesi düşünülemez. Kim emanete, devlet malına hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı, boynuna asılı olarak gelir. Sonra da hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenir.” buyurmuştur. Rahmet elçisi (s.a.s) ise bu konuda ümmetini şöyle uyarmıştır: “Kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile almasın! Eğer alırsa, kıyamet gününde Allah yedi kat yeri onun boynuna dolar.” Bir başka hadisinde ise şöyle demiştir: “Kim bir işte görevlendirilip yaptığı işin karşılığı bir ücret alıyorsa, onun bu ücret dışında alacağı her şey emanete hıyanettir.”
Düşünsenize dünyada iken her türlü ibadet, itaat, tespihat, hayır ve hasenat yapmışsınız. Cennete gitmeyi umuyorsunuz ama Müslümanın en önemli özelliği olan “elinizden, dilinizden diğer insanların emin olduğu” vasfınızı uygulayamamış ve başka insanları bu konularda rahatsız etmişseniz boşuna ümitlenmeyin. Kul hakkına girdiyseniz yaptığınız bütün güzellikleri onlar adına yapmış olur ve Peygamberimiz (SAV)in yukarıda bahsettiği müflis durumuna düşersiniz.
Ayrıca kendiniz ne kadar İslam’ı yaşarsanız yaşayın bunları ailenize tebliğ edip, öğretip onlara da yaşamayı telkin edip yaşatamadıysanız onların vebali ve günahını da üstleneceğinizi unutmayın. Yarın hesap gününde eşiniz, evlatlarınız da sizden davacı olacaklardır haberiniz ola.