Şakacı biriydi, Dömbelek Hasan. Dömbelek lakabını, halk vermişti. Eni ile boyu ile bir dömbelek gibiydi. Fiziki görünümü hiç de hoş değildi.
Dömbelek Hasan, bazen şakayı şamataya çevirecek kadar işi, ileri götürürdü. Hiç samimiyeti olmayan kimselere bile, eliyle veya diliyle, ya da her ikisiyle olmayacak şekilde takılırdı. Bir çok kimsenin, ağır tepkilerini almasına, hatta küfürlü sözlere muhatap olmasına rağmen, bu kötü huyundan, bu berbat alışkanlığından asla vaz geçmezdi.
Bir gün, büyük bir şölen vardı ilçe merkezinde. Müzik vardı, güreş vardı, koşu vardı; çok farklı etkinlikler vardı bu şölende. İlçe kaymakamlığı ve Belediye, İlçe’nin 80. kuruluş yıl dönümü vesilesiyle böyle bir şölen düzenlemişlerdi birlikte. Muziplikte sınır tanımayan Dömbelek Hasan da şölen yerindeydi.
Bir kaç etkinlik bitmiş, sıra fakir ve kimsesiz çocukların sünnet edilme merasimine gelmişti.
Bir kaç saat, sadece bir kaç saattir, eliyle veya diliyle şaka yapmamıştı Dömbelek Hasan. Çünkü, halk oyunları uzun sürmüş ve Dömbelek Hasan, çok güzel oynayan halk oyunları ekibini, keyifli keyifli seyre dalmış ve birilerinin aşırı şaka ile canını yakmamıştı böylece.
Ama artık, sırada monoton bir etkinlik vardı.
Dömbelek Hasan’ın eli kaşınmıştı. İlla da birilerine el-kol-parmak atacak, ancak bundan sonra ra-hatlayacaktı.
Gözleri, hoyrat kıvılcımlar saça saça kalabalığın arasını dolaştı. Kime böyle bir şaka yapabileceğinin hesabını yapıyordu o anda.
Yanında bulunan ve O’nu çok yakından tanıyan biri:
- Dömbelek, dedi, yine birinin canını yakacaksın..
Dömbelek Hasan:
- Hay aklınla bin yaşa, nereden bildin lan?
Adam:
- Görünen köy, kılavuz ister mi be Dömbelek? Vücudunun bütün hatları oynuyor be senin.
Dömbelek Hasan, pis pis sırıttı ve dedi ki.
- Gözüme kestirdiğim biri yok şimdilik Ama , “öyle birine şaka yapmalıyım ki, burada bulunan herkes, gülmekten katılsın. Şölen tam şölen olsun.
Adam, uyardı:
- Bak gör de, muhatabını doğru seç!
Dömbelek Hasan:
- Bana akıl verme?
- Benden söylemesi lan.
Bu arada, Dömbelek Hasan, öteden beri gelen birine gözlerini dikti. Gelen kişi, halk arasında meczup olarak tanınan Kamil Derviş adlı biriydi. Saçı sakalı birbirine karışmış, bağrı tamamen açık, ayakları çıplak ve ayakkabısızdı. Ellerini arkasına kenetlemişti. Kimseyle bir işi yoktu.
Dömbelek Hasan’ın gözleri parladı. Tam şaka yapacağı adamı bulmuştu işte. Yavaşça, yanındaki adamın kulağına eğilerek:
- Mahmut emmi, dedi, bak şimdi, bu kalabalık, nasıl da kendinden geçecek.
>>>devam edecek...