İnsanın doğasında, başkalarının hakkıında konuşmak güdüsü çok baskındır. Kendi ayıplarının binde birini görmez, görmezden gelir. Duvyduğu dedikoduya, "dur bakayım, önce bir aslı var mı, yok mu araştırayım, ya da benim üstüme vazife değil ...” demek yerine, “insandır çiğ süt emmiştir, yapar mı yapar, gözünün bebeği de olsa güvenmemelisin ..” demeyi çok sever, yeğler.
Suat oğlu Berat dedikleri, gerçekten de Ahmet Hoca ile yakından görüşen bir delikanlıydı. Evliydi de. Sık sık ailecek, gidip gelirlerdi birbirlerine. Muhtar, kolayca reddedilemeyecek bir noktadan hareket ederek, düzenlemişti iftirasını.
Hocanın hanımının da kulağına gelmişti kendisi ile ilgili bu iğrenç iftira.
Güzel, dolgun vücutlu ama namusu tertemiz bir hanımdı. Böyle yakıştırmalardan tamamı ile uzak, haysiyetli biriydi. Fakat derler ya hani, “Sen çamuru at, yapışmasa da izi kalır." Köylünün namus ve şerefinin temsilcisi ve hatta bekçisi olarak başına seçilen Muhtar, hem de sıradan birinin değil köyünün hocasının karısına bu kirli iftirayı atmakta ve kısa zamanda müzevir elçileri vasıtasıyla köyün her tarafına yaymakta parmak ısırtacak denli hünerli davranmıştı. Böyle çirkin hüner sahibi olmak da, ancak O’nun gibilerin harcıydı açıkçası.
Ahmet Hoca’ya bazı kimseler zoraki selam vermekteydiler iftira duyulalı beri. Bu kimselerin pek önemli bir kısmı, dindar geçinenler veya öyle görünenlerdi.
İmamı en çok kahreden de bu idi.
Sevim, her gün ağlamaktaydı. Gözlerinde yaş kalmamıştı.
Ahmet Hoca:
- Ağlama be hanım!
Nasıl olsa bu gün, yarın unutulur gider, Hz. Ayşe annemizin başına da geldi böyle bir iftira. Üzme tatlı canını, kendini yoktan yere paralama., yollu teselliler verse de, namusu müsellem bu bayan, pek kederliydi.
Fakat, gün geçtikçe unutulacak yerde bu çirkin uydurma haberler; büsbütün yayılıyor ta komşu köylere kadar ulaşıyordu.
Muhtar, İlçe Müftüsü’nün makamına çıkarak:
- Hocam, dedi, bu hocayı artık alın köyümüzden. Köyümüzün adı lekelendi. Cenazelerde, düğünlerde, hep hocanın namus meselesini soruyorlar bana. Siz almazsanız, durumu İl Müftümüze bildireceğim.
İlçe Müftüsü, beklemediği bir karşılık verdi:
- Muhtar, beni iyi dinle!
Ben bu olayı senden duymuyorum ilk. Çoktan geldi kulağıma. İşin dahi vahimi ne biliyor musun?
>>>devam edecek…