Bugün, 12 Aralık 2024 Perşembe

Muzaffer GÜNAY (GİZEMLİ HİKAYELER)


NAMUS LEKE KALDIRMAZ -4-

GİZEMLİ HİKAYELER


 

Ahmet Hoca, karısının göz yaşlarını gördükçe, derin derin kederleniyor. Muhtarın bu kadar kinci olmasına bir mantıklı izah bulamıyordu.

Köyün bir kısım aklı başında sözü dinlenir hanımları, Sevim’in yanına gelip, teselliler veriyorlar, başından ayağına ahlaksızın teki olan Muhtarın dedikodularına aldırmamasını tembihliyorlardı.

Ne var ki. Sevim de bir insandı ve bir kalb sahibiydi. Her gün duya duya, gına getirmişti.

Emekli nüfus müdürü Mustafa, fazlaca üzülmekten hasta olmakla karşı karşıya kalan Sevim’e hanımını göndererek, psikolojik destek vermesini sağlamıştı.

Ne var ki, yetmiyordu bütün bu ilgiler, destekler.

Bir yaz günü Ahmet Hoca ve Berat, ırmak kenarına piknik yapmaya gitmişlerdi. Biraz balık tuttular ve su kenarında yaktıkları ateşte kızartarak yediler. Bir güzel yüzdüler. Kumsalda yatıp güneşlendiler. Onları gören biri, Muhtar’a gelerek:  “Muhtarım, dedi, bu gün İmam dere kenarında idiler. Çok edepsiz yüzdüler, yediler içtiler..” ve Berat ailecek biçimde birlikte Muhtar için bu bulunmaz bir malzeme idi.

Bütün köye, bu uydurma bilgiyi yaydı.

 

Ahmet Hoca, bunu duyunca, doğru Muhtar'ın evine gitti. Aralarında çok sert münakaşalar oldu. Bu münakaşa evin içinden dışına taşıyordu.

Ordan geçmekte olan emekli Nüfus Müdürü sinirlendi. Pat diye Muhtar’ın evine daldı. Ağzına ne gelirse, Muhtar’a boca etti. Doğrusu, bu gün görmüş, hem de köylü tarafından sevilen adama, karşılık veremedi Muhtar; kem küm etti.

Bazıları da Ahmet Hoca’ya tayinini buradan aldırmasını söylediler.

Ama O, buna yanaşmadı. Muhtar’ın sevinmesini, “ben sürdürdüm“ demesini onuruna yediremedi. Zaten, her şeye rağmen, köylü kendisini seviyordu. Dedikodulara inananlar, inanmayanlara göre azınlıkta idi.

Emekli Nüfus Müdürü Mustafa, İmam ve hanımına çok acıyordu. Bunca iftiralar karşısında hala dayanabilmelerine şaşıyordu. Fakat, bir nokta vardı ki, İmam, yanlış yapıyordu.

Bu meyanda Emekli Müdür, İmam’a şöyle de di.

- Hocam, seni seviyoruz, hürmet ediyoruz. Bir kaç yıldır ayyuka çıkan dedikodulara inanmıyoruz. Köyümüzde kalmanı, gönülden istiyoruz.

İmam:

- Allah razı olsun Müdürüm. 

Müdür:

 -             Ne var ki...

Sözünü söylemekten sanki çekinirmiş gibi bir haldeydi Müdür.

İmam:

-              Buyurun, sizi dinliyorum.

-              Biliyorum, Suat’ın oğlu Berat ile iyi arkadaşsınız. Fakat, ilişkilerinizi biraz azaltsanız diyorum.

İmam:

-              Neden?

Müdür.

-              Bence, böyle çok fazla gidip gelmeniz, ailecek görüşmeleriniz, bazı kimseleri işkillendiriyor, "acaba aslı var mı?" dedirtiyor, dedikoduların.

Ahmet Hoca: 

>>devam edecek…